Günümüzde pek çok kişi stresin neden olduğu çeşitli sağlık problemleriyle karşılaşabiliyor. Bu problemler arasında en yaygın görülenlerden biri ise bireylerin gece uykuda dişlerini gıcırdatması. Diş sıkma rahatsızlığının genellikle fark edilmeden ilerlediğini belirten Dt. Özlem Özhan Yatar, birçok hastanın bu durumu ancak diş kontrolü sırasında öğrendiğini ifade etti. Yatar, diş sıkmaya bağlı olarak baş ve boyun bölgesinde ortaya çıkan ağrıların, sıklıkla migrenle karıştırılabildiğine dikkat çekti.
MİGRENLE KARIŞTIRILIYOR
Medicana International İzmir Hastanesi Ağız ve Diş Sağlığı Uzmanı Dt. Özlem Özhan Yatar, diş sıkmanın migren benzeri baş ve yüz ağrılarına yol açabileceğini belirterek, tedavi yöntemleriyle ilgili önemli açıklamalarda bulundu.
Diş sıkma problemi yaşayan birçok kişinin bu durumun farkında olmadığını dile getiren Dt. Yatar, hastaların çoğunlukla diş ağrısı şikayetiyle başvurduğunu ifade etti. Muayene sırasında diş gıcırdatmanın belirtilerinin kolaylıkla fark edilebildiğini söyleyen Yatar, “Hastanın çene kaslarında, eklemlerinde, ağız içinde hatta dilinde bile bu alışkanlığın izlerine rastlanabiliyor. Özellikle dil ve yanak içi izleri ile diş yüzeylerindeki aşınmalar, diş sıkma sorunu yaşayanlarda en belirgin bulgular arasında yer alıyor.” dedi.
BAŞ VE BOYUN AĞRISI DİŞTEN KAYNAKLANABİLİR
Diş sıkmanın en dikkat çekici belirtilerinden birinin sabah saatlerinde hissedilen baş, boyun ve çene ağrısı olduğuna vurgu yapan Dt. Yatar, “Bu ağrı kimi zaman şakaklara, kimi zaman enseye doğru yayılım gösterebiliyor. Pek çok kişi bu durumu migrenle karıştırıyor. Oysa bu ağrı, diş sıkma ve çiğneme kaslarının aşırı zorlanmasından kaynaklanıyor.” ifadelerini kullandı.
Diş sıkmanın alt ve üst çeneyi birleştiren masseter kasını etkilediğini açıklayan Yatar, “Dişleri sürekli sıktığınızda masseter kası kısalır. Bu durum devam ettikçe çene eklemine binen yük artar ve eklem pozisyonu bozulur. Böylece ağrı kronik hale gelerek kısır döngü oluşturur.” diye belirtti.
SPLİNT TEDAVİSİYLE KASLAR YENİDEN EĞİTİLİYOR
Diş sıkma tedavisinde eklem splintlerinin oldukça etkili bir yöntem olduğunu vurgulayan Dt. Yatar, bu plakların gece boyunca kullanıldığını ve yaklaşık üç aylık bir süreçte kasın yeniden eğitildiğini aktardı. “Bu yöntem, kasın kısalmış halini uzatarak çeneyi doğru pozisyona getirir; tıpkı bir fizik tedavi uygulaması gibidir. Genellikle üç ay içinde hastaların ağrı şikayetleri büyük oranda ortadan kalkar.” dedi.
Bazı hastaların botoks uygulamasını da tercih ettiğini belirten Dt. Yatar, “Botoks yalnızca kısa vadede, özellikle ağrının çok şiddetli olduğu akut dönemlerde rahatlama sağlar. Ancak kronikleşmiş diş sıkma vakalarında kalıcı bir çözüm değildir. Uzun süreli rahatlama için en etkili yöntem splint tedavisidir.” açıklamasında bulundu.
Hastaya özel olarak hazırlanan splintlerin bakımına da değinen Dt. Yatar, “Plaklar mutlaka ayrı bir diş fırçasıyla temizlenmeli, bakteri oluşumunu engellemek için özel temizleyici solüsyonlar kullanılabilir.” önerisinde bulundu.