Sarıkamış harekatı Türk tarihinin çok önemli kilometre taşıdır. Türk askerinin kahramanlığı ve hangi şartlarda olursa olsun savaşma azmi ve yeteneği bu savaşla bir defa da zirve yapmış ve daha sonraki kurtuluş mücadelesine ilham ve şevk vermiştir. Çanakkale, bu yüzden geçilmez olmuş, Kurtuluş savaşının milli direniş ateşi burada tutuşmuştur.

         Sarıkamış haraketanın 104’nci yılındayız. Tarihin akışını değiştiren bu herakatı sığ, kaba, tarihi gerçeklerden uzak, saplantılı bir bakış açısı ile değerlendirenlerin eleştirilerini de, değerlendirmelerini de ciddiye almak mümkün değildir. Sarıkamış harekatını doğru değerlendirmek ve doğru sonuçlara ulaşabilmek için o günün şartlarını, Osmanlının içinde bulunduğu durumu, tarihin akışını iyi analiz etmek gerekiyor.

HAREKATIN GEREKÇELERİ

         Sarıkamış harekâtının yapılması için her biri diğerinden önemli birçok gerekçe vardı. Doğu cephesinde Osmanlı İmparatorluğu Rusya’ya değil, Rusya Osmanlı’ya saldırmıştı ve tehdit giderek büyüyordu. Rusya’dan cesaret bulan Ermeniler, isyan ve çetecilik hareketlerine başlamışlardı. Devlet kendi toprakları içinde güvende değildi. Rusya’nın birinci dünya savaşındaki durumu ve Kafkas cephesindeki zayıflığı da büyük bir fırsat oluşturuyordu. 3’ncü Ordu Komutanı Hazan İzzet Paşa Köprüköy muharebelerinde Rusları en zayıf anlarında yakalamasına rağmen, bu fırsatı kullanamamış ve tarihin akışını değiştirecek bir imkan heder edilmişti. Erzurum’da bulunan ve 200 bin asker ve 11 bin hayvandan oluşan 3. Ordunun iaşesi kışı çıkarmaya asla yeterli değildi. Kışın harpsiz geçirilmesi ya da müdafaa da kalınması durumunda, Ankara, Sivas, Erzincan, Elazığ, Erzurum veya Basra, Musul, Urfa, Mardin, Diyarbakır, Muş hattında insan sırtında ve yük hayvanlarıyla taşınacak erzakla ordunun beslenmesine imkan yoktu. Kars, Ardahan ve Batum’un ivedilikle Ruslar’dan alınması iaşesi ve cephane ikmali için tek çıkar yoldu. Diğer taraftan Balkanlardaki huzursuzluk gittikçe büyüyordu ve Osmanlının birkaç cephede aynı anda savaşmaya ne gücü ne de imkanı kalmamıştı. Kafkasya’da kazanılacak bir zafer hem büyük bir moral sağlayacak, hem de Balkanlara kuvvet kaydırma imkanı sağlayacaktı. Neresinden bakılırsa bakılsın, bu harekatın hemen yapılması bir mecburiyetti.

ENVER PAŞA’NIN BÜYÜK HEDEFLERİ VARDI

        Sarıkamış harekatıyla ilgili tartışmaların düğümlendiği bir nokta da Enver Paşa’nın Almanya ile işbirliği yapmak istemesidir. Sarıkamış harekatına Enver Paşa'nın Alman hayranlığı ve Almanların Osmanlı'yı kendi hesapları için savaşa sürükleme oyununu olarak bakmak, son derece yanlış ve yanıltıcıdır. Enver Paşayla ilgili çok şey söylenebilir. Ancak, vatanseverliğinden, iyi niyetinden ve kahramanlığından kimse şüphe edemez.  Enver Paşanın büyük hedefleri ve idealleri vardı. Bu hedefler asla ulaşılmaz değildi. Dr. Ramazan Balcı, "intihar girişimi sayılabilecek bu hareketlerin psikolojik arka planında, son bir çılgınlıkla, ölümle pençeleşen İmparatorluğu kurtaracak mucizeyi aramanın yattığını" söylemektedir. Harekat planının çok doğru ve ustalıkla yapıldığı bugün de kabul edilmektedir. Felakete yol açan yanlışlık ve eksiklik bu planın uygulamasında yaşanmıştır. Özellikle Onuncu Kolordu Komutanı Hafız Hakkı beyin plana uymak yerine, gereksiz inisiyatif kullanması ile meydana gelen gecikme, savaşı kaybetmenin temel sebebidir. Onbirinci Kolordu Komutanı Galip Paşa'nın da harekat sırasında kendisinden bekleneni yapmakta çok zayıf kaldığı, üzerinde ittifak edilen bir gerçektir. Neredeyse her yıl büyük toprak kayıplarına uğrayan, daha 2 yıl önce Balkan Harbi felaketini yaşamış olan Osmanlı, uzun zaman sonra ilk defa bir cephede üstünlük kuracak ve galip gelecekti. Bu üstünlüğün Ruslara karşı olması hayati derecede önemliydi. Sarıkamış Hareketi bütün bu kayıpların telafisi ve bir ölçüde intikamı anlamına da geliyordu. Planlanan gibi sonuçlanması durumunda can çekişen İmparatorluk yeni bir nefes alma imkanı bulacak ve dünya dengeleri büyük ölçüde değişecekti.

İNSİYATİF TÜR TARAFINDAYDI

           Yaklaşık 15 gün süren taarruz ve geri çekilme sonucunda her iki ordu da taarruzdan evvel bulundukları hatlarında hareketlerine son verdiler. Muharebe alanında Rus ordusunun kayıpları Türk ordusundan az değildir. Geri çekilme esnasındaki son birkaç güne kadar taarruz inisiyatifi devamlı olarak Türk kıtalarının elinde kalmıştır. Türk kıtaları son ana kadar çok çetin şartlarda Ruslara ağır kayıplar verdirdiler. Rusları Türk taarruzlarından kurtaran, nispet kabul etmeyecek derecede üstün olan ikmal imkanları ile Türk kıtalarını arkadan çeviren hastalık, açlık ve fırtınalardır. Kayıplar konusunda çok farklı rakamlar verilmiştir. Çeşitli kaynaklar 60 bin ile 90 bin arasında bir kayıptan söz eder. Hangi rakam esas alınırsa alınsın, çarpışmalarda verilen şehit sayısı, toplam kayıp sayısının üçte birini geçmemektedir. Harekat sırasındaki donukların toplamıyla ilgili verilen rakamların en büyüğü dahi 13 binden fazla değildir. Bit ve salgın hastalıklar ve firarlar  diğer kayıpları oluşturmaktadır. Rus kayıpları, 20 bin ölü 9 bin donuk olmak üzere 30 bin civarındadır. 12 bin hasta vardır.

SONUÇ

             Sarıkamış hareketı 3. Ordunun büyük kısmının kaybıyla neticelenmekle birlikte, Ruslara’da kendilerini mağlup ilan ettirecek kadar büyük zarar vermiştir. Rusların Erzurum cephesini Mart 1916’da yardıkları düşünülecek olursa, Sarıkamış harekatıyla Erzurum’un düşmesi arasında bir yıllık sürenin geçtiği görülür. Sonuç alınamamış olsa da, bu harekat Türk tarihinin çok önemli kilometre taşıdır. Ermeni hainlerinin gözü korkmuş ve bir süre sinmişlerdir. Hepsinden önemlisi Türk askerinin kahramanlığı ve hangi şartlarda olursa olsun savaşma azmi ve yeteneği bu savaşla bir defa da zirve yapmış ve daha sonraki kurtuluş mücadelesine ilham ve şevk vermiştir. Çanakkale, bu yüzden geçilmez olmuş, Kurtuluş savaşının milli direniş ateşi burada tutuşmuştur. Bütün bunların yanında bir de sadece o bölge insanına, yani bize özel bir durum vardır; Doğu Anadolu'da bölgesinde Rus işgaline uğramış olan ve zulüm görenler, bizim dedelerimizdi. Enver Paşa bizim yurdumuzu işgalden, bizim dedelerimizi esaretten kurtarmaya gidiyordu. Sonuç felaket de olsa, sadece bu niyetinden dolayı kendisine müteşekkiriz.

         Her santimetrekaresi şehit kanıyla sulanmış mübarek vatan Sarıkamış’ın bir evladı, dedesi bu harekatta esir düşmüş bir dedenin torunu olarak, bütün şehitlerimizi, gazilerimizi, tarihe yön veren kahramanlarımızı saygıyla, şükranla ve rahmetle anıyorum.