Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkan Yardımcısı Mevlüt Karakaya, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada Merkezi Yönetim Bütçesi’nin demokratik rejimler açısından taşıdığı öneme dikkat çekti. Karakaya, bütçenin yalnızca bir mali tablo olmadığını; bir ülkenin ekonomik, sosyal ve mali önceliklerini, adalet anlayışını ve gelecek vizyonunu ortaya koyan en kapsamlı belge olduğunu vurguladı.
Merkezi Yönetim Bütçesi’nin aynı zamanda yasamanın yürütme üzerindeki bütçe ve denetim hakkının kullanıldığı temel araç olduğunu belirten Karakaya, bütçe hakkı fikrinin toplumların demokratik olmayan rejimlere karşı yürüttüğü mücadeleyle ortaya çıktığını ifade etti:
"MHPli Karakaya: "Merkezi Yönetim Bütçesi; bir ülkenin ekonomik, sosyal ve mali önceliklerini somutlaştıran, adalet anlayışını ve gelecek vizyonunu ortaya koyan, aynı zamanda yasamanın yürütme üzerindeki bütçe ve denetim hakkının kullanıldığı en kapsamlı ve bütüncül belgedir.
Bütçe hakkı fikri, toplumların demokratik olmayan rejimlere karşı verdiği demokrasi mücadelesiyle ortaya çıkmıştır.
Bu, 1215 yılında Magna Carta’nın Kral John tarafından imzalanmasıyla başlar ve parlamentoların gelişmesiyle “bütçe hakkı” olarak kavramlaştırılır.
Bugünün demokratik rejimlerinde, erkler ayrılığı durumu elbette farklılaştırmaktadır.
Mutlak monarşi karşısında elde edilen bütçe hakkının; seçilmiş iktidarların maliye politikası oluşturma ve uygulama hakkını olumsuz etkilememesi de, günümüz demokrasilerinde en çok tartışılan konularının başında gelmektedir.
Değerli Milletvekilleri
Dünyaya baktığımızda, büyük ekonomilerde dahi bütçe krizlerinin yaşandığını görüyoruz.
ABD’de yaşanan son kriz, dünyanın en büyük ekonomisinde bütçenin siyasete esir kaldığını göstermiştir. Bugün dünyada, borçlarını ödeyip ödeyemeyeceğini birkaç yılda bir tartışmak zorunda kalan, devleti kapatan, kamu çalışanlarına maaş ödemeyen, küresel piyasalarda güvensizliğe neden olan tek ülke ABD’dir.
Buradaki temel sorun gelir-harcama dengesi değil, siyasi kutuplaşma ve kısa vadeli hesaplardır.
Bütçenin halk için değil, seçim takvimi için yapıldığı kanaati ülkede yaygın bir anlayıştır.
Sadece ABD’de değil, Birleşik Krallık, Fransa ve Japonya dahil olmak üzere birçok ülkede yaşanan tıkanmalar, bütçenin giderek “siyasi krizlere” dönüştüğünü gösteriyor.
Bir bütçenin parlamentoda kabul edilmemesi, sebebi her ne olursa olsun, elbette bir siyasi krizin başlangıcını oluşturur.
Burada temel sorun hükümetlerin iktisat ve maliye politikası uygulamasının zorlaşacağıyla alakalıdır.
Bu sebeple, bütçe hakkı ile maliye politikası uygulama hakkı arasında optimum bir dengeye ihtiyaç vardır.
Parlamento tarafından belirlenen sınırlar dahilinde, bütçe kompozisyonu içinde, değişiklik yapma yetkisinin tanınması da, genelde iktisat, özelde ise maliye politikası uygulama hakkının bir gereği olarak görülmektedir.
Ancak tüm bunların anayasal ve yasal çerçevesi iyi belirlenmeli, parlamentonun bütçe hakkını fiili veya yasal olarak etkisiz hale getirmesi de engellenmelidir.
Bütçenin; hazırlık ve teklif, yetkilendirme ve onay, uygulama ve denetim gibi bir işlemler silsilesi vardır.
Esasen her bir aşama kendi sınırları içerisinde bir bütçe hakkı doğurur. Bütçeyi hazırlama, teklif etme ve uygulama hakkı yürütmenindir.
Teklif edilen bütçeyi değiştirerek veya olduğu gibi millet adına onaylama (kanunlaştırma) ve daha sonradan uygulama sonuçlarını denetim hakkı parlamentonundur.
Sayıştay raporları ve Kesin hesap kanunu teklifi parlamentonun denetim hakkı kullanımıyla alakalıdır.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak, TBMM’de bir Kesin Hesap Denetim Komisyonu kurulması talep ve isteğimiz, Plan Bütçe Komisyonunun iş yoğunluğu açısından değil; bütçe hakkının layıkıyla kullanılması içindir. Hepimizin malumu, Kesin Hesap Kanun Teklifleri, parlamentonun hükümeti denetleme işlevinin en önemli aracı olmasına rağmen, bütçe görüşmeleri sırasında yeterli ilgi ve alakayı görememektedir.
Temsili demokrasilerde bütçe hakkının layıki veçhile yerine getirilmesinde temsilde adaletin sağlanmış olması da önemlidir.
Bu konuda, CBHS’ne geçişten sonra oluşan parlamentolarda temsilde adalet tarihin en yüksek düzeyine ulaşmıştır."