MHP Kırıkkale Milletvekili, TBMM Adalet Komisyonu ve TBMM Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu Üyesi Av. Halil Öztürk MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin talimatlarıyla tertip edilen Asırlık Birlik Sonsuz Kardeşlik Terörsüz Türkiye için Milli Birlik ve Dayanışma Buluşmaları Toplantısının Ankara toplantısında konuştu. Öztürk, Terörsüz Türkiye idealinin amacına, olası neticelerine değinerek Komisyon Üyesi olarak komisyondaki çalışmaları ifade etti.
MHP'li Öztürk'ün açıklamasını tamamı:
Sayın Divan, Değerli Milletvekillerim, İl Başkanlarım, MYK ve MDK Üyelerim, Kıymetli Dava Arkadaşlarım, Muhterem Misafirler;
Yüreği memleket için çarpan koca yürekli Hanımefendiler, Beyefendiler;
Hepiniz hoş geldiniz, şeref verdiniz…
Bugün burada bir toplantının çok ötesinde; bir iddiayı, bir iradeyi, bir ideali mühürlemek için toplandık. Biliyorum ki bugün burada, Milliyetçi Hareket Partisi’nin muhterem Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli'nin ufkunda buluşan her yürek, Türkiye Cumhuriyeti’ni terörün gölgesinden çıkarmak ve çocuklarımıza güven içinde bir gelecek bırakmak için çarpmaktadır.
Saygıdeğer Dava Arkadaşlarım;
Sayın Genel Başkanımızın iradesiyle ortaya koyulan “Terörsüz Türkiye” hedefi; bir temenni değil, bir beka şuurudur. Bu şuuru diri tutmak, bu iddiayı ete kemiğe büründürmek ise Milliyetçi Hareket Partisi’nin bu topraklara bir vefa borcudur. Biz, tarihin bu kavşağında, “devlet ebed müddet” diyenlerin safında, Türk milletinin vakarına yakışır bir duruşu yeniden sergiliyoruz. Sözümüz nettir, hedefimiz bellidir, yolumuz açıktır.
Her şeyden önce bilinmelidir ki Terörsüz Türkiye meselesi yalnızca güvenlik meselesi değildir. Mesele yalnızca sınır değildir. Mesele yalnızca bugünün telaşı değildir. Mesele; milletimizin istikbali, devletimizin istiklâli, vatanımızın bütünlüğüdür. Bu mesele; beka ile kalkınmayı aynı hatta buluşturan stratejik bir zorunluluktur.
Kaldı ki, terörün silahı cana kast ederken, zehri ekonomiye, kini toplumsal huzura ve kiri de geleceğimizin berraklığına sızmaktadır. O nedenle; bir elimizle güvenliği, diğer elimizle üretimi, gönlümüzle de birliğimizi ve dirliğimizi tutacağız.
Şunu da açıkça ifade etmek isterim: Bizim için terörle mücadele, hiçbir zaman bir pazarlık masası olmamıştır, olmayacaktır. Ne himmet bekleriz ne de iltimas veririz. Devlet, devlet gibi davranır; hukuk, hukuk gibi işler; millet, milletçe kenetlenir. Çizgimiz nettir, duruşumuz sarsılmazdır, kararımız kesindir. Bu meselede geri adım yoktur, Türk milletinin haysiyetini gölgeleyecek hiçbir ara yol yoktur.
daha uyanık, temkinli ve sağduyulu olmamız gerekmektedir
Kıymetli ülküdaşlarım, bu zemin ve bu irade öyle bir zamanda doğmuştur ki, biz Türk milliyetçileri Sayın Genel Başkanımızın önderliğinde tarihe yine mührümüzü vuracağız. Zira bu kutlu irade bölgesel gelişmelerden uzak okunamaz. Suriye’de 2011’den beri süren iç savaş ve kaos zalim Esad yönetimin devrilmesiyle son bulmuştur. Elbette Suriye’deki şu anki huzur ortamından rahatsız olan iç ve dış güçler var. Bunların başında da İsrail gelmektedir. Suriye’nin Güneyi’nde Dürziler, Kuzey’de de PYD üzerinde doğrudan Türkiye’ye yönelik açılmaya çalışılan “Davut Koridoru” projesi söz konusuyken bizim daha uyanık, temkinli ve sağduyulu olmamız gerekmektedir.
Çeşitli sebeplerle İran’ın üst düzey yöneticilerinin hedef alındığı ve katil İsrail tarafından etrafımızın adeta ateş çemberine çevrilmeye çalışıldığı bu dönemde Sayın Genel Başkanımız tarafından ortaya konulan “devlet iradesi” ve “politikası” kıymetini daha da çok artırmaktadır. Hedef en nihayetinde Türkiye’dir. Şüphesiz her daim hazır ve nazırız. Amacımız ve gayemiz içeride birlik ve beraberliğini tam anlamıyla sağlamış, yek vücut olmuş, huzurlu, müreffeh, refah seviyesi gelişmiş, şuurlu bir Türkiye Cumhuriyeti’dir. Bu şartlara haiz Türk devleti dışarıda her masada istediğini alır. Er meydanında da gerekeni yapar evelAllah…
PKK terör örgütünün tüm unsurları teröristbaşının çağrısına uyacak koşulsuz ve şartsız silah bırakacak
Aziz Dava Arkadaşlarım, bizim kitabımızda örtülü girişimler, tavizler ve gri bölgeler yoktur. Hukuk devletinin şemsiyesi, millî iradenin rotası, güvenlik güçlerimizin fedakârlığı bizim pusulamızdır. Şehitlerimizin ruhunu incitecek, gazilerimizin onurunu kıracak hiçbir adım atılmadı ve atılmayacaktır. Bu duruş, siyasi hesapların değil, millet vicdanının emridir. Ne şehit ailelerimizi üzecek bir harekete tevessül ederiz ne de gazilerimizi üzeriz. Biz Türk milliyetçisiyiz asla böyle bir durumun içerisinde olmayız. Bir şehit yakını, nüfusuna oranla en çok şehit veren Anadolu’nun bağrındaki Kırıkkale’nin bir evladı, Türk milliyetçisi ve Milliyetçi Hareket Partisi mensubu olarak elbette şehidin, şühedanın ve Türk milletinin âli menfaatlerinin savunucusu olacağız. Durum gayet açık ve net: PKK terör örgütünün tüm unsurları teröristbaşının çağrısına uyacak koşulsuz ve şartsız silah bırakacak…
Bu mukaddes emrin hukuki omurgası bellidir. Anayasamızın ilk dört maddesi tartışma konusu değildir; bu maddeler bağımsızlığımızın mührü, cumhuriyetin irfanı, millet varlığının sınır taşlarıdır. Devletin dili, bayrağı, ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü; yönetim şekli ve nitelikleri üzerine tezgâh kurulmaz, kurulamaz. Bu maddeler sadece hukuk normu değil, Türk milletinin binlerce yıllık iradesinin yazılı ifadesidir.
Terörsüz Türkiye, Huzurlu Türkiye’dir, Sakin Ortadoğu’dur
Milliyetçi-Ülkücü Hareketin Kıymetli Mensupları;
Yapılan bazı araştırmalara göre; PKK’dan kaynaklı terörün hesaplanabilir, yaklaşık maliyeti 3 trilyon 423 milyardır. Yine hesaplamalara göre; şayet terör olmasaydı bu parasal maliyetle tahmini olarak 100 adet İstanbul üçüncü köprüsü, 100.000 km hızlı tren demir yolu, 100.000 km duble yol, 1000 adet hidroelektrik santrali, 1000 adet orta ölçekli uluslararası havalimanı, 1000 adet 1000 yataklı şehir hastanesi, 1000 adet 100 yataklı hastane, 1000 adet 1000 kişilik kütüphane, 1000 adet 24 derslikli okul yapılabilirdi.
Dolayısıyla terörün maliyeti bilanço satırlarında yalnızca bir rakam değildir; kaybolan fırsattır, ötelenen projedir, geciken refahtır. Yollarımız, demiryollarımız, limanlarımız, okullarımız, hastanelerimiz; her biri terörün yok etmek istediği birer hayattır. O yüzden diyoruz ki: “Terör biterse yalnızca silah susmaz; emek konuşur, üretim konuşur, helal kazanç konuşur.” Lojistik koridorları birbirine bağladığımız gün Anadolu; doğudan batıya, kuzeyden güneye bir tedarik yıldızı gibi parlayacaktır. Sanayi kümeleri, teknoloji üsleri, üniversite–üretim iş birlikleri işte o iklimde filizlenip yeşerecektir.
Çatışmanın hüküm sürdüğü coğrafyada ticaret büyümez, diplomasi nefes alamaz. Barışı kalıcı kılmanın yolu, terörün lojistiğini, finansını ve propagandasını kurutmaktan geçer. Bu sebeple diplomasi masasında aktif, sahada kararlı, içeride müteyakkız olacağız. Hiç kimse unutmasın ki Terörsüz Türkiye, Huzurlu Türkiye’dir, Sakin Ortadoğu’dur.
Bizim derdimiz koltuk değil, memleketin yarınlarıdır
Kıymetli Misafirler;
Kadim bir öğretidir: “Gafleti uzun olanın, devleti yok olur.” Biz gafletten sıyrılıp, olup biten tüm bu gelişmeleri iyi okumalıyız. Çevremizde cereyan eden hadiselerin nihai hedefi Türkiye Cumhuriyeti’ni çevrelemektir. Türkiye’ye dönük kuşatma senaryoları dün vardı, bugün de vardır, yarın da olabilir. Fakat bilinmelidir ki Türk devleti bu oyunları bozacak iradeye, bu tuzakları dağıtacak kudrete sahiptir. İşte bu kudret bugün Terörsüz Türkiye parolası ile baş göstermiştir. Terörden arındırılmış, iç cephesi sağlamlaşmış bir Türkiye’ye kimse pranga vuramayacaktır. Terörsüz Türkiye hedefinin asıl amacı işte budur.
Bu yolda provokasyonlara kapı aralamayacağız. Biz ne öfkeyle hareket ederiz ne de gafletle susarız. Ölçümüz vardır, ilkelerimiz vardır, kırmızı çizgilerimiz vardır. Adalet tecelli ettikçe özgüven artar; özgüven arttıkça terörün zemini çöker. Bu döngüyü kalıcı hale getirmek, hepimizin müşterek vazifesidir.
Siyasetin dili de bu doğrultuda netleşmelidir. Üslubumuz berrak olmalı. Milliyetçi Hareket Partisi’nin, sözü milletten, cesareti tarihten, dayanağı hukuktandır. Doğru konuşur, vakarla yürür, kararlılıkla sonuç alırız. Türk milletinin huzurunu, Türk devletin bekasını önceleyen bir kararlılık içindeyiz. Bizim derdimiz koltuk değil, memleketin yarınlarıdır. Bu yüzden büyük fotoğrafı konuşuyor, küçük hesapları tarihin tozuna bırakıyoruz.
Kapımız millete açık, fitneye kapalı
Aziz Dava Arkadaşlarım;
Uluslararası tecrübelerden biliyoruz ki devlet otoritesinin yanında hukuk, adalet ve toplumsal birlik güçlendiğinde terör zemin kaybediyor. Dünyanın farklı köşelerinde tavizsiz güvenlik politikasıyla kapsayıcı toplumsal siyaset yan yana yürütüldüğünde silahın cazibesi sönüyor. Darbelerle sınanmış Türkiye Cumhuriyeti de köklü devlet aklı ve millet irfanı ile her türlü zorluğu aşmıştır. Bizim tarihimiz, ortak vicdanın başarı hikâyeleriyle doludur. Bugün de Allah’ın izniyle aynı başarıyı göstereceğimizden kimsenin şüphesi olmasın.
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kurulan ve şahsımın da üyesi olduğu Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu ise işte bu sebeple kıymetlidir. 51 üyeden oluşan ve millet iradesinin % 98 temsil edildiği bu komisyonda, Terörsüz Türkiye için güvenlikten sosyolojiye, hukuktan ekonomiye kadar meselenin bütün boyutlarını ilgili kişi ve kurumlarla aynı masada, aynı ciddiyetle konuşuyoruz. Kapımız millete açık, fitneye kapalıdır. İftiraya, algıya, manipülasyona set çekiyoruz. Zira biliyoruz ki; yalanın en sevdiği zaman hakikatin geciktiği zamandır. Biz hakikati geciktirmeyeceğiz; tüm gelişmeleri milletle paylaşıyor, devlet aklını toplum vicdanıyla buluşturuyoruz.
Türk milliyetçilerini, Milliyetçi Hareket Partisi’ni layıkıyla temsil ediyoruz
Komisyonumuz ilk günden bu yana tamamen demokratik teamüller ve usullere göre hareket etmektedir. Kimse kamuoyunu yanıltmaya kalkmasın. Toplantıların gizliliği kararı da dahil olmak üzere tüm kararlar oy birliğiyle alınmıştır. Toplumun tüm kesimlerini dinledik, dinlemeye de devam ediyoruz. Herkese kulak veriyoruz. Siyasi, fikri görüşü, mezhebi, dini, ırkı ne olursa olsun herkesin düşüncesi saygıdeğerdir. Elbette herkesin fikrine katılmıyoruz, bizim görüşümüz açık ve nettir. Her konuşanı ciddiyet ve dikkatle takip ediyoruz. Bu minvalde ilgili bakanlarımız, kurum başkanlarımız, başımızın tacı Şehit Ailelerimiz, gazilerimiz, insan hakları kuruluşları, baro başkanları, geçmiş dönem TBMM Başkanlarımız, memur sendikaları ile işçi sendikaları, iş insanları, esnaf, sanayici ve çiftçilerimizin temsilcileri, uzman akademisyenler ve Doğu Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin sivil toplum kuruluşlarını dinledik. Herkes kendi penceresinden görüşlerini, isteklerini iletti. Katkı sunan herkese teşekkür ediyoruz. Komisyonumuzun ortaya koyacağı çalışma ve çıktılar sorunun çözümü açısından kıymetlidir. Sayın Genel Başkanımızın bizlere olan güvenini boşa çıkarmayacağız. Türk milliyetçilerini, Milliyetçi Hareket Partisi’ni layıkıyla temsil ediyoruz, etmeye de devam edeceğiz.
Şehitlerimizin emanetine sahip çıkmak devletimizin asli vazifesi, bizim namus sözümüzdür
Ve şimdi sözlerimi kalbimizin en hassas yerinde toplayarak tamamlamak istiyorum.
Bu topraklar; peygamberlikten sonra en şerefli makama eren aziz şehitlerimizin kanıyla, hepsi cesaret timsali olan gazilerimizin kahramanlığıyla destanlaşmıştır. Minarelerden yükselen ezan, göklerde dalgalanan al bayrak, onların sayesindedir. Bunu en iyi biz biliriz. Nice şehitler vermiş bu kutlu hareketin bir mensubu ve her şeyden öte bir şehit yakını olarak ifade etmeliyim ki şehitlerimizin, gazilerimizin ve aziz Türk milletinin yüksek menfaatlerini son nefesimize kadar savunacağız. Şehitlerimizin ruhunu muazzep edecek, gazilerimizin onurunu incitecek hiçbir adım atılmadı, atılmayacaktır. Şehitlerimizin emanetine sahip çıkmak devletimizin asli vazifesi, bizim namus sözümüzdür.
Yüce Allah’tan şehitlerimize rahmet, gazilerimize sağlık ve afiyet diliyorum. Onları yetiştiren anaların babaların mübarek ellerinden, emanetleri olan evlatlarımızın gözlerinden öpüyorum. Bu destansı mücadele de bugüne kadar emek veren Türkiye’nin 7 bölgesinde alın teriyle gayret gösteren Türk insanına, asker ve sivil bütün bürokratlarımıza, güvenlik korucularımıza, milli kaynağını terörle mücadele de kullanan aziz Türk milletine özverili ve fedakâr çabasından dolayı teşekkür ediyorum. Sözün özü şudur: Türkiye bugün yeni bir eşiğin arifesindedir. Terörsüz Türkiye ufku, Türk milletinin ortak paydasında birleşirse gerçeğe dönüşecektir. Bu salonda yankılanan inanç ve kararlılık, yarın memleketin dört bir yanında birer meşale olacaktır. Yüce Allah yâr ve yardımcımız olsun; birliğimizi ve dirliğimizi daim kılsın. Aklıyla, irfanıyla, cesaretiyle ve ön görüsüyle hepimize yol gösteren Liderimiz Devlet Bahçeli'yi başımızdan eksik etmesin.
Bu duygu ve düşüncelerle hepinizi saygıyla selamlıyorum.