Türk Milleti hem kudretli hem de anlamlı bir tarihe sahiptir.

Bu anlamlı ve kudretli mazi dünya tarihinden soyutlanamaz.Böyle bir zenginliği terkedip bakış açımızı güncel meselelere hapsetmek siyasetten eğitime zihin dünyamızı olumsuz etkileyen bir talihsizliktir.

Tarihi anlamak meselesi apaçık ortadadır.

Tarihi ele alış açısından partilere bakalım: AK Parti için mazi altı asrı içerir; Osmanlı’nın yıkılışından geriye gider; oradan Hülefa-i Raşidine bağlanır.CHP için mazi 1923’te başlamış,bugüne gelmiştir.Bu kurgulanmış mazi algısını tetikleyen de hiç şüphesiz 1789 Fransız İhtilali’dir.

MHP’nin mazi anlayışı Türk kelimesi ile irtibatlıdır ve bütün bir tarihi kapsar.MHP için Göktürk’lerle,Selçuklu’lar iki ayrı bölüm değil Türk Milletinin devlet kuruculuğu ve yaşatıcılığının sonuçlarıdır.

MHP’nin sistematik bir siyasi hareket olarak ortaya çıktığı zamandan bugüne kadar attığı adımlar tarihi tutarlılık taşır .İddiasını içeren Dokuz Işık Doktrini bir tarih yorumudur.Dokuz Işık Doktrini, Türk Milletinin maddi ve manevi varlığını gözeterek sosyal,ekonomik,siyasi çözümler önermekte ve çareyi milli tarih coğrafyasından çıkarmaktadır.

Güçlü bir dünyevi kütüphane desteğine sahip sosyalist sol ve Hayek,Popper,Drucker gibi düşünürlerin öncülüğündeki Anglo-Sakson dünyanın deneyimlerini içeren kapitalist sağa karşı Dokuz Işık Türk’ün direncini ve doktriner ileri hamlesini temsil ediyordu.

Sosyalist sol,” tarih sınıflar mücadelesidir” diyordu.Kapitalizmin teorisyenleri ise ferdi esas alıyor ve indivüdializmi yani bireyciliği kutsuyorlardı.MHP’nin tarih tezi,”Milletler mücadelesi “ esasına dayanıyordu.Sol ve sağ,tarihte millet yoktur,millet Fransız İhtilalinden sonra ortaya çıkmıştır, derken MHP,”Bilge Kağan’ın Fransız Devriminden on üç asır önce taşa kazınan manifestosunu kaynak gösteriyordu.

Bugün Parti Genel Merkezi önündeki Orhun Anıtları temsilinde tarihi iddiası ve aydın birikimi ile MHP dimdik ayaktadır.

Tarih anlayışı MHP’ye zihinsel bir üstünlük sağlamaktadır.Sadece Osmanlı’da donuklaşmamak,Selçuklu’nun devlet ve bürokratik dönüşümlerini de tahlil etmek,Göktürk’lerin yıkılışındaki kusurları Bilge Kağan perspektifince günümüze uyarlayarak siyaset dili kurmak,Yusuf Has Hacip’in,Saadet Veren Bilgi” kitabındaki çağları aşan uyarılarını siyasetin ruhuna yansıtmak maziperestlik değil beşeriyetin asırları aşan ortak davranışlarını değerlendirmek şeklinde anlaşılmalıdır.Zira bilim adamları insanoğlunun iki yüz bin yıldır aşağı yukarı ortak davranışlar gösterdiğini beyan ediyor.

Tarihçi Şükrüllah’ın, Behçetü’t Tevarih’te kaydettiği bilgilere bakılacak olursa,Osmanlı Devletinin büyük hakanı İkinci Murat ve dönemin Karakoyunlu hükümdarı Cihanşah, köklerini Oğuz Han’a kadar götürürlerken günümüz tarih anlayışının altı asırlık Osmanlı tarihi ile yetinmesi kabul edilemez.

Türk tarihini 95 yılla sınırlamak da komik bir algı mühendisliğidir.Büyük Türk Milliyetçisi Mustafa Kemal Atatürk’ün takipçisi olduğunu söyleyenlerin 1932 ve 1937 Tarih Kongrelerinin zabıtlarını okumalarını tavsiye ederiz.Bakın bakalım o kongrede kaç bin yıllık tarih masaya yatırılmıştır ?!!

İddiamız odur ki, tarihi meseleleri çözmedikçe güncel meseleleri aşmak zor görünüyor.