İçinden geçtiğimiz dönem, sağlık, ekonomi, sosyal hayat ve bunlara bağlı olarak diğer alanlardaki yansımalarıyla birlikte salgından önce, salgın süreci ve salgından sonra olmak üzere farklı bir şekilde tarihe kaydolacaktır. Türkiye’nin bu noktada dünyanın diğer ülkelerinden ayrılacağı ve çok daha iyi durumda olacağını tahmin etmek zor değildir.

       Bütün dünyayı etkisi altına alan ve gün geçtikçe daha da büyük bir tehdit haline gelen koronavirüs salgını doğal olarak her şeyin önüne geçmiş durumdadır. Bu anlaşılabilir bir durumdur. Bizim ülkemizde de hayatın akışı, bu salgını en hafif şekilde atlatabilmek maksadına dayalı olarak yeniden ayarlandı ve her gün güncelleniyor. Okullar tatil edildi, her kurum ve kuruluş kendi ölçeğinde tedbirler alıyor. Sağlık Bakanlığının gayreti bütün dünyada takdir görüyor. Vatandaş olarak bizim de yapılan resmi açıklamalara itibar etmek, 14 kural olarak açıklanan temizlik ve korunma ilkelerine azami dikkati göstermek görevimizdir.

ÖLÇÜ KAÇIRILMAMALI

         Türk milleti olarak şu ana kadar durumu çok iyi idare ettik, gelişmelere çok iyi uyum gösterdik. Tevekkül ve tedbiri dengeli götürüyoruz. Olması gereken budur. Panik için hiçbir sebep yok. Marketlerde bazı ürünleri yağmalar gibi arabalara doldurup götürmenin ne bir mantığı, ne de bir sebebi var. Ülkemizde her şey bulunuyor ve isteyen herkes dilediği şeye rahatlıkla ulaşabilir. Kolonya gibi temizlik ve korunma ürünlerine talebin artması anlaşılabilir bir durum olsa da, bu konuda da daha anlayışlı, daha sabırlı ve daha ölçülü hareket etmek gerekiyor. Denetim ve kontroller çok yerindedir ve haksız kazanca hiçbir şekilde izin verilmemesi ayrı bir takdir sebebidir. Daha önce de yazmıştım ama tekrarlamakta fayda var. Tam bir görmemişlik içinde, bulduğu her şeyi evine dolduranlar, bir taraftan panik oluşturuyor, bir taraftan haksız kazanç peşinde olanların işini kolaylaştırıyor, diğer taraftan da gerçek ihtiyaç sahiplerinin hakkını gasbediyorlar. Neresinden bakılırsa bakılsın bu haksızlıktır ve vebaldir.

DIŞARIDAN GELENLER

         Başta Avrupa ülkeleri olmak üzere neredeyse bütün dünya bu virüsün girdabında kıvranıyor. Türkiye şu ana kadar dünyanın en güvenli, en az etkilenen ve en düşük vakanın ortaya çıktığı ülke olma başarısını göstermiştir. Bu virüs bize dışarıdan geliyor. Dolayısıyla bütün tedbirlerin yurt dışından gelenlere yoğunlaşması son derece isabetlidir. Başından itibaren bu noktaya dikkat ettiğimiz için de vaka sayısı son derece düşük kaldı. Kaldı ki, virüs kapmış olanların tamamının da yurt dışından gelenler veya onlarla bağlantısı bulunanlar olduğu anlaşılıyor. Yerinde ve doğru kontroller, karantinalar ve giriş çıkışların durdurulmuş olması, korunma kurallarına uyulması için yapılan çağrılar ve buna gösterilen uyum çok yerinde tedbirlerdir. Bu sayede koronavirüs belasını en hafif şekilde atlatacağımıza olan ümidimiz tamdır.

EKONOMİYE ETKİLERİ

         Koronavirüs hayatın normal akışını etkileyip yavaşlattığı, hatta bazı alanlarda durdurduğu için bütün dünyadaki sonuçları da çok çeşitli ve yıkıcı olmaktadır. Sosyal hayat durma noktasındadır. Tedbirlere bağlı olarak üretim ağır darbe almıştır. Ekonomiye yansımaları yavaş yavaş ortaya çıkmaktadır ve bu hiç de iç açıcı değildir. Türkiye’nin bu noktada da dünyanın diğer ülkelerinden ayrılacağı ve çok daha iyi durumda olacağını tahmin etmek zor değildir. İnsanlık olarak tarihi bir süreçten geçiyoruz. Bu dönem sağlık, ekonomi, sosyal hayat ve bunlara bağlı olarak diğer alanlardaki yansımalarıyla birlikte salgından önce, salgın süreci ve salgından sonra olmak üzere farklı bir şekilde tarihe kaydolacaktır.

BEKAMIZ HER ŞEYİN ÜZERİNDE

         Siyasetin ve devletin, bütün kurumlarıyla birlikte bu salgına odaklanmış olması gayet normaldir, fakat diğer meselelerimizi de ihmal edemeyiz. “Su uyur, düşman uyumaz” demişler. Biz kendi meselelerimize ve virüse yoğunlaşırken, Türk milleti ile meselesi olanların mesafe katetmesine izin veremeyiz. İçeride ve dışarıda dikkatli olmak gerekiyor. İdlib meselesi hiçbir şekilde göz ardı edilemez. Rusya ile ortak devriyelerin başladığı duyurulmuştur. Yapılan anlaşmalar önemlidir, ama bunlara uyulması her şeyin önündedir. Daha önce yaşadıklarımız bize ders olmuştur. Kaldı ki karşımızda Esad gibi bir katilin olduğu da unutulmamalıdır. Varlığımız, milli güvenliğimiz ve bekamız her şeyin önünde ve üzerindedir.

ZİLLET CEPHESİ GENİŞLİYOR

        Diğer taraftan CHP ve yancılarının sessizliği kimseyi yanıltmamalıdır. Davutoğlu ve Babacan’ın partilerini de aralarına alarak, kendilerince cepheyi genişletmiş ve çeşitlendirmişlerdir. Bu kargaşa içinde belki yeteri kadar konuşulmadı, ama yeni parti olarak ortaya çıkanların nerede tasarlandıkları, neyi hedefledikleri ve kime hizmet ettikleri de dikkatimizden kaçmış değildir. Programlarından kadrolarına, söylemlerinden eleştirilerine kadar ortaya koydukları her şey, CHP ve yancılarının sicilleriyle örtüşüyor. Bu durum, zillete hizmet edeceklerini net şekilde belgelemektedir. Şu anda milletin gazabından korktukları için sessizdirler, ama böyle devam etmeyecektir. Zillet cephesinin en kısa zaman içinde yine olmayacak şekilde, yine akla ziyan bahanelerle saldırıya geçmeleri kuvvetle muhtemeldir. Sosyal medyadaki bazı paylaşımlar yeteri kadar ipucu veriyor.