Şentop, 13. Büyükelçiler Konferansı dolayısıyla Türkiye'de bulunan büyükelçilerle Meclis'te öğle yemeğinde bir araya geldi.

Büyükelçileri TBMM'de ağırlamaktan duyduğu memnuniyeti dile getiren Şentop, hariciyenin, 100 yıl önce Gazi Meclisin yönettiği Milli Mücadele'nin asli parçası olduğunu, o günlerin meşakkatine cephedeki asker ve cephe gerisindeki millet gibi hariciye mensuplarının da göğüs gerdiğini söyledi.

Cumhuriyet'in kuruluşunun 100. ve hariciye teşkilatının kuruluşunun 500. yılının idrak edileceği 2023 yılına yaklaşırken 13. Büyükelçiler Konferansı'nın temasının, "2023 ve Ötesinde Akil ve Müşfik Türk Diplomasisi" olarak belirlenmesinin memnuniyet verici olduğunu dile getiren Şentop, "Küresel barış isteniyorsa, çatışmalara çözüm aranıyorsa ihtiyaç duyulan hattı hareket, Türkiye'nin benimsediği ve üstlendiği istikamettir yani akil ve müşfik bir diplomasi." diye konuştu.

"Yeni bir dünyanın arifesindeyiz"

Dünyanın büyük bir belirsizlik içinde olduğunu, ekonomik ve politik altüst oluşların, yoğun belirsizlik ve her an değişen dengelerin, bugünün dünyasını nitelediğini belirten Şentop, "Bu durumun son 30 yılın mahsulü olduğu ve yeni bir dünyanın arifesinde olduğumuz açık. Bugünün dünyası, içinde yaşadığımız çağ, yalnızca savaşların değil yoksulluğun, sömürünün, eşitsizliklerin ve insan haysiyetiyle bağdaşmayan her türlü muamelenin kurumsallaştığı ve yazık ki tabiileştiği bir zaman dilimi." diye konuştu.

Şentop, 2021'de yayımlanan bir rapora göre, 1 milyon doların üzerinde zenginliği bulunan ve dünya nüfusunun yalnızca yüzde 1,1'ini oluşturan 56 milyon kişinin, küresel refahın yüzde 45,8'ini elinde tuttuğunu, buna karşın, zenginliği 10 bin doların altında olan ve dünya nüfusunun yüzde 55'ini oluşturan geniş bir kitlenin küresel refahtan aldığı payın yalnızca yüzde 1,3 olduğunu kaydetti.

Uluslararası toplantıların son yıllarda ilk sıradaki başlığının "göç ve göçmenler" olduğuna işaret eden Şentop, şunları söyledi:

"Her toplantıda uzun uzun bu sorunla ilgili alınacak tedbirler, takip edilecek stratejiler ve tatbik edilecek politikalar dile getiriliyor. Bu toplantılardan neticeye tesir edecek kararların çıkmadığı, meselenin vahamet kesbederek büyüdüğü hepimizin malumu. Şunu açıkça ve yüksek sesle ifadeye mecburuz; göç hareketliliği de dahil insani bütün sorunların esas nedeni, küresel sistemin köhne ve işlevsiz yapısı. 'Korkuyla yönetmek, açlıkla terbiye etmek.' politikası, bütün insanlığa zarar veriyor. Bu zarar, özellikle ve en çok da bu politikayı uygulayanlara olur. Oysa yeni bir dünya, yeni bir politika, insanı esas alan yeni bir barış ve refah telakkisi mümkün ve şart. Türkiye'nin benimsediği, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın, 'Dünya Beşten Büyüktür.' ifadesiyle formülünü bulan yeni diplomasi anlayışı, insanlığın ihtiyaç duyduğu yegane ve zaruri barış yolu."

"Zafer, diplomatın maharet ve özgüveninde"

Şentop, dünyanın yeni ve öncekilerden çok daha belirleyici bir tasarımın eşiğinde olduğunu ifade ederek geçen yüzyıl gerçekleşenlerde etkili olamamanın sıkıntılarını en ağır haliyle tecrübe eden bir ülke olarak Türkiye'nin içinde bulunulan bu yeni küresel tasarımda inisiyatif almaya, ağırlığını koymaya mecbur olduğunu vurguladı.

Bunun ihmal edilemez bir vazife ve mecburiyet olduğunun altını çizen Şentop, "Türkiye, bu yeni tasarım sürecinde masada bir konu başlığı olarak değil, etkili ve belirleyici bir aktör olarak bulunmaya kararlı. Milli Mücadele örneği bize şunu gösteriyor: Zafer sahada namlunun ucunda, askerin cesaret ve zekasında; masada ise diplomatın maharet, inanmışlık ve özgüveninde. Haklı olmanın yetmediği, hazırlıklı olmanın hayatta kalmak ve hayatta tutmak için mecburiyet olduğu bir çağdayız." değerlendirmelerinde bulundu.

Mustafa Şentop, Kıbrıs'ta 1960'lardan itibaren kötüleşen durum ve Türk topluluğunun maruz kaldığı katliama varan muameleler karşısında müdahale için 1974'e kadar beklemek zorunda kalındığını dile getirerek şöyle devam etti:

"Çıkarma gemisi başta olmak üzere yeterli askeri donanımımız yoktu. Tam 10 yıl Barış Harekatı'na hazırlandık fakat köprülerin altından çok su akmış, üstünden çok kervan geçmişti. Bugün Türkiye'nin değil çıkarma gemisi, Doğu Akdeniz'de ve Karadeniz'de gücümüzün ilanı ve sembolü olarak vazife yapan sondaj gemileri var. Daha dün 4. sondaj gemimiz olan Abdülhamid Han denize indi ve Doğu Akdeniz'deki görev yerine hareket etti. Bütün bunlar, imkanları yeterli olmadığı için Kıbrıs'taki soydaşlarına ancak 10 yıl sonra ulaşabilen Türkiye'den 'Mavi Vatan' iradesini ortaya koyan Türkiye'ye gelişimizi göstermesi bakımından kıymetli."

Çatışmaların yoğunlaştığı, sistem içi gerilimlerin hızlıca krize dönüştüğü, dünyanın zenginliklerinin adaletsiz paylaşımından kaynaklanan huzursuzlukların arttığı, göç dalgalarının yaşandığı bir dönemde Türkiye'nin "akil ve müşfik" diplomasisine büyük ihtiyaç olduğunun görüldüğünü anlatan Şentop, Rusya ve Ukrayna arasında yaşanan çatışma öncesinde ve sırasında Türkiye'nin takındığı tavrın, bunun en açık ve güncel kanıtı olduğunu belirtti.

Salgın sonrasında tedarik zincirlerinin aksamasından ya da kopmasından kaynaklanan büyük sıkıntılar yaşanırken bir de buna gıda krizinin eklenmesinin, felaket sayılabilecek bir gelişme olacağını dile getiren Şentop, şunları söyledi:

"Sayın Cumhurbaşkanı'mızın kararlı, dengeli ve makul liderliği, kıymetli Bakanımız Mevlüt Çavuşoğlu'nun maharetli idaresi ve Dışişleri bürokrasimizin yoğun gayreti neticesinde varılan Tahıl Koridoru Anlaşması, akil diplomasinin en müşahhas örneği. Bu ve benzeri örnekler bir kez daha gösteriyor ki Türkiye artık güç dengesine tabi bir ülke olmaktan çıkıp denge sağlayan güç olmaya doğru emin adımlarla ilerliyor. Kimilerine göre milletimizin ayırt edici vasfı, savaş teknolojileri geliştirme ve bunları kararlılıkla uygulama kabiliyeti. Oysa milletler yalnızca savaşarak kalıcı başarılar elde edemezler. Nitekim tarihin belli dönemlerinde büyük askeri zaferler kazanmış kimi toplulukların ve kavimlerin zamanla yok olduklarını, etkisizleştiklerini hepimiz görmüşüz. Asıl başarı ve kalıcılık sağlayan davranış, barış yapmayı bilmek. Nitekim 'Barışmasını bilmeyen kavga etmesin.' sözü de bize ait."

"Meclisimiz yoğun parlamenter diplomasi yürütüyor"

TBMM Başkanı Şentop, dünyada son dönemlerde parlamenter diplomasinin önemi ve etkinliğinin arttığına dikkati çekerek bu bağlamda parlamenter asambleler nezdindeki heyetler, dostluk grupları, ihtisas komisyonları ve milletvekillerinin yoğun bir faaliyet yürüttüğünü vurguladı.

Büyükelçileri Meclis'te görmekten duyduğu mutluluğu yineleyen Şentop, şunları kaydetti:

"Son 200 yıldır büyük mücadelelerle dolu tarihimizin ana taşıyıcı sütunlarından olan hariciyemizin bundan sonra da Türkiye'nin büyük hedeflere ulaşma çabasında önemli vazifeler üstleneceğine, bu vazifelerin altından hakkıyla kalkacağına itimadımız tam. Köklü ve şerefli bir geleneğin bugünkü temsilcileri olarak sizlerin, yeniden büyük Türkiye iddiasının, iradesinin ve ısrarının yükseltilmesinde ve tahakkukunda aziz milletimizi temsilen yapacaklarınız, daima hayırla anılacak. Kıbrıs, Ermeni iftiraları ve terör örgütlerine karşı yürüttüğümüz mücadele başta olmak üzere Türkiye'nin asli meselelerini uluslararası düzeyde duyurmak ve savunmak hususunda gösterdiğiniz gayret için milletimiz size minnettar."

Konuşmasının ardından Meclis Başkanı Şentop ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, büyükelçilerle fotoğraf çektirdi.

Editör: Haber Merkezi