Galatasaray Teknik Direktörü Domenec Torrent, belli ki bir sistemin içinde evrilmiş… Teknik, taktik bilgisi var. Kadro kurmayı da öğrenmiş. Ya da en azından 11 futbolcuyu yan yana getirip, sahaya eksiksiz çıkıyor. Ancak, belli ki bu futbolculardan oluşan takımın nasıl işleyeceği, bütün olacağı konusunda dersi kaytarmış.

Yoksa geçen hafta oynadığı kısa sürede iki asist yapan, takımın fark yaratan tek futbolcusu Feghouli’yi en azından ‘akla ihtiyaç’ olacak zamanları düşünüp İstanbul’da bırakmazdı. Ya da geçen hafta penaltı kaçıran, attığı gol ile maçı bitiren Gomis’i, İH Konyaspor’un sert-can yakıcı stoperlerle daha iyi boğuşacak Mohamed’in yerine sahaya sürmezdi. Topla en çok oynayan, pas yapan rakibe karşı bu kadar yumuşak bir orta saha oynatmazdı. Ev sahibi, ligin iyi takımlarından, her ne kadar son haftalarda beklenenden uzak kalsa da belli bir ezberi olan, kendi bildiğinden vaz geçmeyen bir ekip. Gereğini de maçın başında yaptı. Karşısında direnç görmeyince, iki kafa golüyle skoru aldı.

Torrent takıma dokunmak için ilk saatin dolmasını bekledi. Yaptığı değişikliklerle, takımı bir kişi dışında geçen haftanın başlangıçta iş görmeyen on birine dönüştürdü. Yani Torrent, Konyaspor maçına başladığı on bir konusunda kendi kendine ters düştü. Sonuçta iki maçlık ‘şans’ galibiyetleri geride kaldı. Ve göründü ki, Galatasaray’ın, Torrent’in bu kafa karışıklığı ile Barcelona maçları için en ufak bir umudu yok. Ve İspanyol hoca, sürekli kendi yazdığını silip, ilk yazdığını denerse, ligde de derdi çok…