Yunanistan ve Mısır'ın hukuksuz anlaşması sonrası Oruç Reis’in ilan edilen araştırma sahasına giderek çalışmalara başlaması Türkiye ve Yunanistan arasında yeni bir krizin fitilini ateşledi.

Türkiye ve Yunanistan arasında yaşanan gerilime ilişkin değerlendirmelerde bulunan uzmanlar Türkiye'nin uluslararası hukuka uygun hareket ettiğini belirterek Yunanistan'ın bu süreçte gayri hukuki olarak elde ettiği Kıbrıs ve 12 adayı kaybedebileceği yorumunu yaptı.

Yeditepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mesut Hakkı Caşın, Yunanistan'ın, Ege ve Doğu Akdeniz'de 1915'teki tarihi hatasını tekrar eden bir tutum içerisinde olduğunu dile getirdi.

Yunanistan'ın, yüz ölçümü 10 kilometrekare olan, Anadolu'ya 2 kilometre, Yunan ana karasına ise 580 kilometre uzaklıkta olan bir adanın 40 bin kilometrekare genişliğinde kıta sahanlığı alanı oluşturmasının uluslararası hukuka uygun ve gerçekçi bir tez olmadığının altını çizen Prof. Dr. Caşın, şunları aktardı:

"Türkiye, Ege'nin olduğu kadar Doğu Akdeniz'in de vazgeçilmez egemen devleti olup, koskoca Anadolu yarımadasında 533 kilometrelik kıyısı var. Dolayısıyla deniz hukukunda ana kıtanın adalara ve denize hakimiyeti prensibinden yararlanabilecek avantajlı bir ülkedir. İlan edilen NAVTEX Türkiye ile Libya arasında imzalanan deniz yetki alanlarının sınırlandırılması anlaşmasından bağımsız değil. Birleşmiş Milletlere (BM) bildirilen bir anlaşma olmasına rağmen Yunanistan anlaşmayı kabul etmeyerek gerginlik yaratmaktadır. Türkiye haklarından vazgeçmeyecektir. Diplomasi ile sorunu çözmek isteyen Türkiye, Yunanistan'a şans verdi. Yunanistan ise tam tersine fırsatçılık yaparak, Mısır ile kıta sahanlığı münhasır ekonomik bölge sınırlandırma anlaşması imzaladı."

Yunanistan'ın olası bir askeri müdahalesinde adaları ve Kıbrıs'ı kaybedebileceğini söyleyen Caşın, Türkiye'nin bu durumda Uşi Anlaşması defterini yeniden açacağına dikkat çekti.

Türkiye'nin Doğu Akdeniz'de yalnız olmadığını vurgulayan Caşın, "Türkiye, Doğu Akdeniz'de zannedildiği gibi yalnız değil. İtalya ve ve Malta ile önemli ilişkileri var ve Türkiye, 12 adanın statüsünü İtalya ile tartışacaktır." dedi.

Türkiye ve Yunanistan çatışmasının, "NATO'nun beyin ölümü" ile değil "NATO'nun beden ölümü" ile sonuçlanacağını aktaran Caşın, şunları kaydetti:

"NATO, Türkiye ile Yunanistan geriliminde Türkiye'den yana bir tavır almazsa NATO gemileri tabuta girer, bir daha da Doğu Akdeniz'den çıkamaz. Bu durumda AB'nin enerji güvenliği ihlal edilir ve çıkmaza girer. Türkiye tehdit edilemeyecek kadar büyük ve güçlü bir devlettir. Yunanistan'ın, NATO üyesi Türk donanmasına yönelik eylemleri deniz hukukuna aykırıdır. Türkiye, BM'nin 51. maddesine uygun bir şekilde Yunanistan'ın gemilerimize yönelik hasmane tavrına sert bir şekilde yanıt verecektir. Türkiye artık hasta adam değil, NATO'nun doktorudur. Dünya barışının da çok sağlam bir bekçisidir."

Yunanistan'ın Mısır ile deniz sınırı olmadığını, anlaşmanın hukuken geçersiz olduğunu ve Yunanistan'ın bu hamlesinin Türkiye'nin deniz yetki alanını gasp anlamına geldiğini söyleyen Caşın, "Yunanistan, iyi niyetle hareket etmeyerek, Mısır ile hiçbir hukuki temeli olmayan bir anlaşma imzaladı. 780 bin kilometrekarelik devasa toprak parçası olan Türkiye'yi, Antalya Körfezi'ne hapsedemez. Türkiye, hiçbir şekilde buna rıza göstermeyecektir. O halde Türkiye, Ege ve Doğu Akdeniz'de haklarını korumaya sonuna kadar devam edecektir. Libya'daki haklarından da vazgeçmeyecektir. NAVTEX ilanı, egemen devletin bir koruma hakkı olup, kimseye bir meydan okuma değildir. Türkiye'nin NAVTEX ilanı, ne ABD'nin ne de Yunanistan'ın iznine tabidir. Türkiye'nin Libya'daki haklarını tehdit, sabotaj ve şantaj oyunlarıyla engelleyemezler." değerlendirmesinde bulundu.

Türkiye'nin, Ege ve Doğu Akdeniz'deki münhasır ekonomik alanları derhal ilan etmesi gerektiğine vurgu yapan Caşın, şu ifadeleri kullandı:

"Ayrıca Mısır, Lübnan, Suriye ile kademeli olarak müzakereler yeniden başlatılmalıdır. Nitekim Türkiye, çağrılarıyla bu diyalog kapısını açmıştır. Diğer önemli bir husus da Türkiye, Libya'da Sirte ve Cufra harekatlarını derhal başlatmalıdır. Madem Milli Güvenlik Kurulu bu konuda karar aldı, bunu eyleme sokmamız gerekiyor. Türkiye, hem NATO hem BM ile görüşmeli. Libya anlaşmasını da takip etmelidir. Ne surette olursa olsun Türkiye olmadan Doğu Akdeniz'de bir oyun kurulamaz. Dolayısıyla münhasır ekonomik bölge yani Doğu Akdeniz'de Türkiye ve KKTC'nin rızası ve katılımı olmadan yapılan anlaşmalar iyi niyete aykırıdır."

Editör: Haber Merkezi