Fikrinin temeli Türk milliyetçiliği idi.

1944’te henüz yirmi yedi yaşında Irkçılık-Turancılık davasında sanık olduğu bir zamanda fikrini, "Ben koyu bir milliyetçiyim" diye son derece kararlı bir şekilde ifade ederken de,

1953’de İstanbul’un fethi merasiminde, "Fethin askeri cephesini.." anlatırken, "Türkiye’nin istikbali milliyetçilik devridir, bunu mutlaka göreceğiz" derken de,

1960’larda sürgünden dönüp parti kurarken de, yetmişlerde bu partinin temsiliyetinde politik mücadele ederken de şaşmaz bir ölçü ile hareket etmiş ve Türk milliyetçiliğinin siyasi bayraktarlığını yapmıştır.

Seksenlerde hapisten çıkıp siyasi hayata yeniden döndüğünde, fikrinin iktidarda olduğunu söyleyenler olsa da, o sokaklarda ıspanak fiyatına satılan bir fikrin değil nitelikli, sistematik, samimi, kadro anlayışını savunan bir fikrin mensubu olduğundan yoluna devam etmiştir.

Çünkü bir fikrin iktidara gelebilmesi için o fikre inanan kadroların iktidara gelmesi ve o fikrin öznesi olan milletin değerlerine uygun bir düzenin tesis edilmesi şarttır.

Çünkü Alparslan Türkeş’e göre fikir, doktrinden bağımsız düşünülemez.

Çünkü fikir aynı zamanda sistemli bir programdır. Bu program günlük telaşla hazırlanmamıştır, günü kurtarmak için yapılmamıştır. Binlerce yılı içeren tarihi yorumla, genel geçer hükümlerle sağlamlaştırılmıştır. Mesela, "tarih milletler mücadelesidir" ibaresi gibi.

Alparslan Türkeş, Türk milliyetçisi bir siyasetçidir, ancak siyasetini kuru, sloganik ifadelerle anlatma yolunu tercih etmemiştir.

Milliyetçilik her millette görülür bir fikri, duygusal var oluştur. Diğer parti liderleri de milliyetçiliği reddetmezler. Ancak sadece Alparslan Türkeş’tir ki milliyetçiliğini doktriner bir anlayışla ele alır ve çözüm olarak kamuoyuna arz eder.

Dokuz Işık’tır bu doktrinin adı.

Kendi ifadesiyle Türk tarihinin içinden çıkarmıştır bu ismi; dokuz rakamı Türk tarihinde kutlu bir rakamdır.

Milliyetçilik, Ülkücülük, Ahlakçılık, Toplumculuk, Köycülük, İlimcilik, Hürriyetçilik ve Şahsiyetçilik, Gelişmecilik ve Halkçılık, Endütricilik ve Teknikçilik !

Bu dokuz umdenin her biri toplum denen canlı organizmanın hayatiyetine karşılıktır. Birlikte bütünü oluştururlar.

Doktriner milliyetçilik her ne kadar altmışlı yılların ortalarına doğru kamuoyuna takdim edilmiş olsa da aslında Türk milliyetçiliği bir aydın hareketi olarak doğduğu zamandan beri sistemli ve doktriner mahiyettedir.

Mesela Ziya Gökalp’in, "Türkçülüğün Esasları" isimli eseri milliyetçilik siyasetinin el kitabı denilse yeridir. "Biz Türk milleti, özgürlüğümüze düşkünüz bu yüzden komünist olamayız, ama biz Türkler dayanışmacı bir milletiz bu demektir ki kapitalist de olamayız. Bizim yolumuz içtimai ülkücülük yoludur" diyen Ziya Gökalp’in görüşleri Dokuz Işık’ın projelerine ilham olmuştur.

Alparslan Türkeş, ebedi aleme irtihal ettiği 4 Nisan 1997 gününe kadar Türk milletinin adını sanını yaşatmak, Türk devletinin bekası yolunda azami çaba göstermek amacını bir an bile terk etmemiştir. Ama bu azmi gösterirken daima sistemli, ölçülü, doktriner ve inançlı olmayı yeğlemiştir.

MHP, kurucusunun fedakar mücadelesi ve doktriner kimliğiyle Türk siyasetindeki ışıklı varlığını sürdürmektedir.

Bugün de başında bulunan Dokuz Işık’çı lider Devlet Bahçeli’yle o şaşmaz terazi vasfını sürdürmekte ve sisler içindeki bir ülkeyi açık denizlere çıkarma mücadelesi vermektedir.