Artık hesap veren değil, hesap soran bir Türkiye var. Cumhur İttifakı yine siyasi başarıyı değil, devletimizin varlığı ve milletimizin bekasına yönelik bir karar için hazırlık yapıyor. Çok büyük ihtimalle yarın Mecliste, Libya üzerinden Akdeniz’deki varlığımızı teminat altına alacak karar, Cumhur İttifakı'nı oluşturan partilerin oyları ile kabul görecektir.

   Yazının başlığındaki sorunun cevabını bir yıl önce yazdıklarımızla yapacağımız karşılaştırma ile bulacağız. Geçen yıl 1 Ocak tarihli yazımıza, “Yeni yılda hesap soran Türkiye” başlığı koymuştuk. Bu başlığın isabeti bugün çok daha iyi anlaşılmaktadır. Artık hesap veren değil, hesap soran bir Türkiye var. Çekilen değil haklarını koruyan, savunan değil gerektiğinde sınır ötesi harekâtlar yapan, bekleyen değil kendi işini kendi gören bir ülkeyiz.

TÜRK DESTANI YAZILDI

         Bu tespitimizin sahadaki yansımaları bizi çok daha ümitlendirmektedir. CHP ve yancılarının yerel seçimlerdeki kısmi başarılara dayalı olarak giriştikleri yıkım faaliyetleri sonuçsuz kalmıştır. Bu başarının bir saman alevinden öteye geçmeyeceği de zaten kısa zaman içinde anlaşılmıştır. 2019 kolay geçmedi, ancak Türk milleti büyük bir azim ve kararlılıkla her zorluğun üstesinden geldi. Cumhur İttifakı ile şekillenen siyasi irade büyük bir cesaret gösterdi. Birçok alanda kelimenin tam anlamıyla Türk destanı yazıldı. Milli varlığımıza ve bekamıza yönelik tehdit ve saldırılar,  birlikle, dayanışmayla ve kararlılıkla savuşturuldu.

TERÖRLE MÜCADELE

         Biz geçen yılın başında 2019’un atılım yılı olmasını beklediğimizi yazmışız. Paçamızdan asılanlara aldırmadan, zillete kapılanlara meydan vermeden, fitne ve fesat çıkarmaya uğraşanları sukutu hayale uğratarak, terör ve ihanetten medet umanları yenilgiye uğratmak gerektiğini söylemişiz. “Münbiç’ten Sincar’a kadar, doğusuyla, batısıyla, nereden ve kimden gelirse gelsin bize tehdit oluşturan, bekamızı tehlikeye atan herkesle görülecek hesabımız vardır. Çekilip çekilmemek, ABD’nin kendi bileceği iştir. Rusya’nın ne yaptığı, kendi meselesidir. Biz işimize bakacağız, terörü bitireceğiz, huzura kavuşacağız. Bunun başka yolu ve yöntemi yok. 35 yıl daha bu belayla uğraşamayız. Fırat’ın doğusuna yapılacak haklı ve meşru harekâtla milli bekamız üzerinde oynanan oyunların bozulması, Münbiç’te sahne alan sinsi tiyatroların, kirli pazarlıkların, danışıklı dövüş süreçlerinin bitirilmesi milli gaye olmalıdır” demişiz.

VAKİT KAYBEDEMEYİZ

         Çok şükür bu beklenti ve öngörümüz büyük ölçüde gerçekleşti. Barış Pınarı ile terör ve ihanete yatırım yapanları sukutu hayale uğrattık. Fırat’ın doğusunu temizledik. Suriye sınırımızı boydan boya teminat altına aldık. Etrafımızdaki ateş çemberi kırılmıştır. Bu yüksek mücadeleyi bile sulandırmak ve karanlık emellerine alet etmek isteyenler çıktı. Bildiğimizden şaşmadık, yolumuzdan dönmedik. Bugün çok daha güvendeyiz, çok daha iddialı ve belirleyici konumdayız. Bütün bunları yaparken, yıkım ekibi, zillet güruhu da boş durmadı. Her vesile ile Türkiye’nin ufkunu açan, muasır medeniyet seviyesine ulaşabilmek için hızını arttıran Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne yönelik sistemli ve organize saldırılar yapıldı. Ama bu fitne ve fesat güruhunun bütün hevesleri kursaklarında kaldı. Yeni hükümet sisteminin yeni yılda çok daha verimli olmasını, ivme kazanmasını bekliyor ve temenni ediyoruz. Yüksek hedeflerimiz, katedilmesi gereken uzun mesafelerimiz var. Duramayız, vakit kaybedemeyiz.

TARİHİ BİR KARARIN ARİFESİNDEYİZ

          Bir yıl içinde hiç değişmediği gibi, daha da belirginleşen, pekişen ve önemi artan gelişmeler de yaşadık. Cumhur İttifakı'nı değerlendirirken, “Cumhur İttifakı'nın iş birliği bir siyasi başarıyı değil, devletimizin varlığı, milletimizin bekasına yönelmiş tehdidi bertaraf etmeyi hedeflemektedir” demişiz. Akıl ve izan sahibi herkes, Cumhur İttifakı'nın bugün devletimizin varlığı ve milletimizin bekasına yönelmiş tehdidi bertaraf etmekte nasıl bir misyon üstlendiğini görür ve kabul eder. İşte yine tarihi bir kararın arifesindeyiz. Libya’ya asker göndermek, Akdeniz’deki hak ve hukukumuzu savunmanın temel şartı haline gelmiştir. Bu kadar açık ve kesin olmasına rağmen, CHP ve yancıları yine kaosa oynuyor, yine Türkiye’nin karşısındaki cephede yerlerini alıyorlar. Görev yine Cumhur İttifakı'nı oluşturan partilere düşüyor. Cumhur İttifakı yine siyasi başarıyı değil, devletimizin varlığı ve milletimizin bekasına yönelik bir karar için hazırlık yapıyor. Çok büyük ihtimalle yarın Mecliste, Libya üzerinden Akdeniz’deki varlığımızı teminat altına alacak karar, Cumhur İttifakı'nı oluşturan partilerin oyları ile kabul görecektir.

LİDER TÜRKİYE HEDEFİ

         2020 yılı ile ilgili beklenti ve temennilerimizin isabeti hakkındaki ümitlerimiz çok daha yüksektir. Türkiye’nin ufku açıktır. Kriz ve kaos bezirgânlarının erken seçim yaygarası beyhudedir. Savunma sanayimizdeki hedeflerimizi tutturmak, kendi tankımızı, uçağımızı, füzemizi yapmak konusundaki kararlığımızı bir an önce sonuca bağlamak zorundayız. Kanal İstanbul projesi üzerindeki tartışmaların saplantılarla değil, akıl, sağduyu ve milli bir bakış açısı ile yapılması gerektiğine inanıyoruz. Türkiye’nin kendi otomobilini yapması için çok önemli bir aşamaya geldik. Akdeniz’deki varlığımızın devamına bağlı olarak, sondaj çalışmalarının sonuç vermesini heyecanla ümit ediyoruz. Terörle mücadelenin, dış politikadaki dik ve onurlu duruşumuzun kesintisiz devamı ile birlikte oynanan bütün oyunları bozacak, 2023 lider Türkiye hedefine çok daha yaklaşacağız.