Görüşme, istişare, meşveret, bunlar önemli ve olumlu kavramlar. Fakat Millet ittifakı liderlerinin zamanlı zamansız bir araya gelmeleriyle tüm bu olumlu anlamları tepetaklak eden bir görüşme enflasyonu oluştu.

Adeta birbirlerinin genel merkezlerinden çıkmayan ittifak liderlerinin görüşme tutkusunun altında başlangıçtaki olumlu çağrışımların tersine işleyen bir anlam var. Kabak tadı veren bir araya gelişler, gündemin posta kutusuna “Her şey yolunda gidiyor” mesajını bırakarak, alttan alta büyüyen krizlere karşı algı oluşturma refleksi halini aldı.

O kadar çok görüşülüyor ki artık görüşmenin kendisi, içerikten daha önemli bir durum halini alarak adeta bir görüşme fetişizmi yarattı. Aslında bu, 7 Haziran-1 Kasım arası siyasi lügatimizde fazlaca yer kaplayan “istikşafi görüşmeler” gibi milletin oyalanmasından ve krizlerin ötelenmesinden ibaret. O dönemin başlıca iki aktörü olan Davutoğlu ve Kılıçdaroğlu, bugün de aynı kareyi şenlendiriyorlar. Şimdiki kaygı, devamlı su alan ittifak gemisini “batıyor” görüntüsü vermeden limana yanaştırabilmek.

“İki siyasi parti lideri bir araya geldi” spotuyla ajanslara iletilen son dakika bilgisindeki ciddiyet mimiklerine bir bakın. Haberde, önemli siyasi kurumlara önderlik yapan isimlerin bilgi paylaşımında bulunarak ülke meselelerini masaya yatırdıkları intibaı gömülü. Şimdi de 6’lı toplantı masasında kimin hangi düzende oturacağı konusunu ciddi ciddi bir gündem başlığı olarak ele almalarını veya da diğer liderlerden bir adım öteye geçmemek için sıra düzeninin itinayla kolaçan edildiği o parodiyi hatırınıza getirin. Hiç de o son dakika bilgisindeki ciddiyetin dumanı tütüyor mu?

İçerik ve biçim arasında sancılı bir bağdaşmazlık var. Böyle olduğu halde, çıkmaz sokakta dönüp dolaşan ittifak liderleri “Her şey rayında” algısını yeniden üretmek zorunda olduklarını iyi biliyorlar. Örneğin Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu tabandan yönelen “CHP’nin peşine takıldınız” eleştirisini “Onlar bizim peşimize takıldı” kelime oyunuyla savuşturmaya çalışıyor ve milli eksenden savrulmuş ana muhalefetin yedekçisi olma durumunu kabullenemeyen partililerine avunabilecekleri bir alan açmaya çalışıyor. Anlaştıkları noktalar yok mu? Elbette var. Mesela HDP ve Selahattin Demirtaş konusu ittifak liderlerinin tartışmasız bir şekilde ortak söylem geliştirdikleri alanlardan birisi. Birbirlerine karşı sivrildikleri noktaları da görüşme mizanseniyle törpülemeye çalışıyorlar.

Fakat bu kadar görüşüldüğü halde seçmenin önüne hala derinlikli bir program ve bir çözümler seti sunamadılar. Şimdilik ellerinde 48 sayfalık kof metinden başka bir şey bulunmuyor. Zaten o da bol bol ve boş boş görüşmeler yaşayacakları parlamenter sisteme dönüşün vaadi.