DEM Parti “Beni kapatın” diye bas bas bağırırken, DEM’li belediyeler “Devlet bize kayyum atasın” anlamına gelen tahriklere her gün bir yenisini eklerken “DEM’in amacı nedir” diye uzunca kafa yormaya gerek yoktur.

Teröristin fitne fesattan başka ne amacı olabilir? Bunların en büyük gayesi Türk milletini birbirine düşürmeye yönelik provokasyonlar üreterek etnik menşeli bir iç savaş başlatmaktır. 

DEM bu amaca doğru ilerlerken hukuk düzeninin zafiyetlerini basamak olarak kullanıyor.

HDP’ye açılan kapatma davasında hala bir ilerleme yokken, bir de yargı düzeninden çıkan defolu kararlar DEM’in arsızlığını, azgınlığını artıran neticeler doğuruyor.

 “PKK’nın öyle bir gücü var ki sizi tükürüğüyle boğar” diyen, Dağlıca saldırısından birkaç gün önce bölgedeki tabura giderek askerlerimize gözdağı verdiği ortaya çıkan DEM’in Van Belediye Başkan adayı Abdullah Zeydan’a YSK tarafından başta verilmeyen mazbata, teröristler sokakları birbirine katan taşkınlıklar sergiledikten sonra verilince DEM/PKK bundan ne anladı?

"Kürt halkının, dostlarımızın ve demokratik kamuoyunun direnişi sonucunda” Türk devletine geri adım attırdıklarını düşünerek zafer kutlamaları yaptılar.

Şiddet dilinden başka bir dil bilmeyen bir güruhun vandallığını mükâfatlandırmak başka bir netice yaratmazdı zaten.

Ülkenin yargı ve siyasetteki boşluklarını kendi oldubittileriyle doldurmaya başlayan DEM mazbata olayından sonra hızla yol kat etti.

Diyarbakır Belediyesi’nin DEM’li eş başkanları şehirdeki “Kürtçe” tabelalı dükkanlara vergi indirimi yapacaklarını bildirdiler. Meclis salonunda bulunan Türk bayrağını kaldırdılar.

DEM Partili Tunceli Belediye Başkanı Cevdet Konak “Dersim Kürdistandır, Kürdistan Dersimdir” paylaşımı yaptı.

Mardin Büyükşehir Belediyesi’nde ilk meclis toplantısının İstiklal Marşı’yla başlatılması talebi reddedildi.

Sur Belediyesi’ni devralan DEM’liler belediyenin duvarlarındaki Mustafa Kemal Atatürk ve Recep Tayyip Erdoğan fotoğraflarını küfürler ederek kaldırdılar.

Görülüyor ki DEM devlete açık açık “Gel gel” yapıyor.

DEM’li belediyeler de kayyumu üzerlerine çağırıyor.

Azgınlıkta vites yükselterek ilerliyorlar. Yakında sıralı bir şekilde özerklik ilanı yaparlarsa şaşırmamak gerekiyor.

DEM kazandığı belediyeler vasıtasıyla oldubittiler yaratarak devletin hışmını üzerine çekmeyi, “örnek olay” teşkil eden Van’daki mazbata olayını genişleterek Türkiye’yi büyük çaplı bir kalkışmaya sürüklemeyi hedefliyor.

Hendek”te başaramadılar, yine başarmaları mümkün değil. Fakat yılanın başını vaktinde ezmek suretiyle hiçbir insanımızın burnunun kanamayacağı bir güvenlik şeridini şimdiden çekmek gerekiyor.

Kimi yorumcular DEM’in oyununa düşmemek adına bu oldubittilere fazla büyük tepkiler verilmemesini tavsiye ederek devletin güvenlik gardını düşürmeye çalışıyor. Hâlbuki sağlıklı bir iletişimin temel kuralı herkese anladığı dilden konuşmaktır. Şayet DEM, askerin dipçiğini yemeden Türkiye’nin bölünmeyeceğini anlayamıyorsa askeriyenin depoları Türk vatanının bölünmez bütünlüğünü anlatacak iletişim araçlarıyla doludur.

Mustafa Kemal Paşa, kendi devrinin bölücülerini teker teker sallandırdığı için 1938’den PKK’nın ilk eylemini düzenlediği 1984’e kadar tek bir etnik isyan olmamıştı. Çünkü en iyi sorun çözücü metot herkese anladığı dilden konuşmaktır. Lisanı şiddet olana merhamet etmek zafiyettir.