Öyle bir ilk yarı izledik ki, dillere destan. 3 gol, 6 korner, her dakika pozisyon, bunaltıcı bir pres, yardımlaşma her şey vardı, Fenerbahçe’de. Dzeko bonkör olmasa fark daha da artardı. Savunmanın “Emniyet supabı” Djiku öyle bir gol attı ki, jeneriklik. Kimi izleyeceğimizi şaşırdık sarı lacivertli takımda. Defansın bel kemikleri Bekao-Djiku ikilisini mi, artık nerede oynadığını karıştırdığımız “Joker” Ferdi, ya da takıma tam uyum sağlayan Oosterwolde’yi mi? Yoksa orta sahada rakibe nefes aldırmayan Fred ve İsmail’i mi? Bitti mi hayır, Szymanski denilen “Sihirbazı”, sol kanatta al da at pasları veren Tadic’i unutmak mümkün mü? Tabi istekli oyununu sürdüren İrfan Can’ı da bu isimlerin arasına ekleyebiliriz. Bir tek Dzeko tutuktu, şanssızdı, oyunda vardı ama golde yoktu. Düşünün Başakşehir gibi pas oynayan bir takım doğru dürüst sahasından çıkamadı, Livakovic’in kalesine bir-iki cılız atak dışında yanaşamadılar bile.

Fenerbahçe ikinci yarıda vites küçülttü, İsmail hoca da hafta sonunu düşünerek bazı futbolcuları dinlenmeleri için kenara aldı. Oyuna girenler de durmadı, 4. gol geldi. Sarı Lacivertli takım bu sezon hem saha içerisinde hem de tribünlerde çok istekli, çok arzulu. Böyle giderse, hasret biter, o özlenen şampiyonluk gelir.