Türkiye'de hem deniz hem de karasal ortamda 500’den fazla deprem üretme potansiyeli olan aktif fay bulunuyor. 

Pek çok deprem bilimci fayların geçmişteki hareketliliğini inceleyerek belli bir süre içinde, belli sınırlarda ve belli büyüklükte depremler meydana geleceğine dair öngörülerde bulunabiliyor ama kesin bir tarih vermek mümkün olmuyor.

Son yıllarda depreme karşı geliştirilen erken uyarı sistemleri de bu konuda büyük önem taşıyor. Bu sistemler, daha deprem anındaki enerji boşalımı devam ederken sismolojik parametrelerin anında saptanmasını ve erken uyarı dahil bir dizi bilginin toplanarak ilgili kurumlara hızlı, güvenli ve doğru olarak aktarılmasını sağlıyor.

Bunun faydalarının en net örneği de Japonya. Ülkede kullanılmakta olan sistem, depremin büyüklüğüne göre 15 ila 40 saniye öncesinde uyarıda bulunabiliyor.

‘İSTANBUL’DA SİSMOMETRELER VAR’

Peki bu sistem, Marmara’da beklenen ve İstanbul başta olmak üzere pek çok şehri etkileyeceği öngörülen deprem için uygulanabilir mi?

Konuyla ilgili görüşlerine başvurduğumuz Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Bölgesel Deprem-Tsunami İzleme ve Değerlendirme Merkezi Müdürü Doç. Dr. Doğan Kalafat, “2004’te Deprem Mühendisliği ana bilim dalımız ile hükümetin de desteğiyle İstanbul erken uyarı ve müdahale sistemi kuruldu. İstanbul'a erken uyarı vermesi amaçlanan bu sistem, ağırlıklı olarak Adalar da dahil sahile yakın 10 yere kuruldu. Bunlar birer sismometre... Onun dışında yine İstanbul’un tamamını kapsayacak şekilde hızlı müdahale sistemi içerisinde çalışacak 100 tane de ivmeölçer yerleştirildi” dedi.

Kalafat, “Burada esas amaç şu; büyük bir yıkıcı depremin S dalgası ve sonrasındaki yüzey dalgaları gelmeden önce 100 tane ivmeölçer belli bir ivme eşiğine geliyor. Oralardaki olası can kaybı, olası yıkım gibi haritaları otomatik olarak üretiyor” diye konuştu.

Çin'in Sichuan Eyaleti'nin Chengdu kentinde bulunan deprem erken uyarı laboratuvarı Care-life Enstitüsü'nün başkanı Wang Tun, Global Times'a verdiği özel röportajda Türkiye ve Suriye’yi derinden sarsan bu felaketin, deprem konusunda küresel bir uyarı sistemi kurulmasının gerekliliğini ve aciliyetini ortaya koyduğunu vurgularken “15-60 saniye arasında bir erken uyarı ile depremde ölenlerin sayısı yüzde 30 oranında azaltılabilir” ifadelerini kullandı.

MARMARA DENİZİ’NİN TABANINA YERLEŞTİRİLECEK CİHAZ ETKİLİ OLUR MU?

Japonya örneğinde, erken uyarı sistemlerinin bazıları deniz tabanında bulunuyor. 2019’da düzenlenen ‘İstanbul Deprem Çalıştayı’nda konuşan dünyaca ünlü deprem uzmanı Prof. Dr. Marco Bohnhoff da Marmara Denizi’nin tabanına, uyarı cihazları yerleştirmenin mümkün ama maliyetli bir süreç olduğunun altını çizmişti. Peki Marmara’nın deniz tabanına yerleştirilecek cihazlar nasıl bir etki yaratabilir?

Bu sorumuza Doç. Dr. Doğan Kalafat, “Denizin tabanına yerleştirilirse karayollarına uzaklığı 20-30 kilometre olacak. Kırılmanın doğuda veya batıda olmasına göre de bu değişecek” diye yanıt verdi ve ekledi:

“Burası Japonya değil. Japonya’da olan depremler okyanus tabanında gerçekleşiyor. En son deprem kıyıya 340 kilometre uzaklıkta meydana gelmişti. Yıkıcı dalgaların karaya ulaşma süresi 40 saniyenin üzerinde... Bizim buradaki fayların şehirlerimize çok yakın olmasından dolayı insanlara erken uyarı verebilecek bir sistem yok. Burada yıkıcı dalgalar belki de 4 veya 5 saniye sonra karaya ulaşacak.”

‘BİNALARI TAHLİYE ETMEYE YETMEZ AMA İKİNCİL RİSKLER ÖNLENEBİLİR’

Okyanusta bir deprem olduğunda deprem dalgasının hızının yarıya indiğini ve kıyıya saniyede yaklaşık 3 kilometre hızla ulaştığını ifade eden Gazi Üniversitesi Deprem Araştırma Merkezi Kurucu Başkanı Prof. Dr. Süleyman Pampal, “Deprem başladıktan sonra enerji dalgalar halinde yayılmaya başlar. Bu dalgalar saniyede 8-13 kilometre hızla gelir ve kaydedildiği zaman depremin başladığını anlarız. Ancak nerede başladığını ve büyüklüğünü belirlemek için birkaç dakikaya ihtiyaç vardır. İstanbul’daki Orta Marmara Fayı'nın kıyıya uzaklığı yaklaşık 15-20 kilometre yani dalganın kıyıya gelmesi için 2-3 saniye kadar bir süre var. Dolayısıyla depremi önceden Haber vermek bu kadar süre içerisinde insanları kurtarmaya ve binaları tahliyeye yetmez” diye konuştu.

Ancak Pampal, kazanılan birkaç saniyenin bile faydaları olacağının da altını çizerek “Bu dalgaların gelişi anlaşıldığında gaz vanaları, elektrik şalterleri gibi deprem anında ikincil risk yaratabilecek sistemleri kapatmak için bir şans olabilir” ifadelerini kullandı.

UYARI SİSTEMLERİ CİVAR İLLERE BİRAZ DAHA FAZLA SÜRE KAZANDIRABİLİR Mİ?

Uzmanlar deprem uyarı sisteminin Marmara özelinde yaklaşık 3-4 saniye önce uyarı verebileceğinin altını çiziyor. Bu süre İstanbul’un kuzey ve güneyindeki şehirlerde daha fazla olabilir mi?

Sistemin binaları tahliyeye yetecek kadar süre kazandırmayacağını söyleyen Prof. Dr. Süleyman Pampal, “İstanbul’un Avrupa yakasının kıyı kesimlerinde beklenen deprem dalgası Rusya’ya da gidecek Yalova’ya da… Buralarda da hasara sebep olacak. Ancak süre farkı az da olsa olabilir. Kuzey’de kıyıya ulaşması 3 saniye ise diğer taraflara ulaşımı 5 saniye sürebilir” açıklamalarında bulundu.

Deprem uyarı sistemlerinin kazandırdığı 5-6 saniye gibi bir süre insanlara zaman kazandırma veya evlerinden çıkmalarını sağlama konusunda yeterli değil. Ülkemizdeki sistemlerin yararı ise elektriği devre dışı bırakıp gazı kesmek olabilir, yani depremin ikincil yaralanmaları büyük oranda önlenebilir. Çünkü depreme eşlik eden yangınlar ve kimyasal sızıntılar da başa bela oluyor. Mesela 99 depreminde rafineri yangını ve ciddi bir kimyasal madde sıkıntısı olmuştu. Aynı şekilde son depremde de İskenderun Limanı'nda yangın gördük. Endüstriyel tesislerde yangın çıkması gibi problemlerde devreyi kesmek çok önemli.

AKUT Kurucu Başkanı ve Acil Tıp Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Mustafa Ferudun Çelikmen

‘TSUNAMİYLE İLİŞKİLİ UYARILARI 7 DAKİKA ÖNCESİNDEN VEREBİLİYORUZ’

Deprem sonrası kıyılarımızda bir tsunami olma ihtimali de var. Peki bu konuda hazır mıyız?

“Tsunami açısından hazırız, o konuda bir sıkıntımız yok” diyen Doç. Dr. Doğan Kalafat, “Tsunami'de çok iyi erken uyarı sistemimiz var. Bir deprem sonrasında depremin kaynak noktasına olan mesafeye bağlı olarak ortalama 7 dakika içerisinde tsunami'yle ilişkili uyarı ve ikaz mesajları verebiliyoruz” dedi.

Prof. Dr. Süleyman Pampal ise tsunami depremden sonra oluştuğu için nereden kaynaklanabileceğinin de daha kolay tespit edilebildiğini söyleyerek, “Bu dalgaların yayılma hızı depremin yayılma hızı kadar fazla değil, hatta depreme göre çok yavaş. Burada depremde olduğu gibi saniyeleri konuşmayız, saatte 700 kilometre hızla gelir” ifadelerini kullandı.

Prof. Dr. Pampal tsunami ihtimalinin düşük olduğunu da şu sözlerle aktardı:

“Kuzey Anadolu Fayı, doğrultu atımlı bir fay olduğundan tsunami ihtimali de çok düşük. Ancak İstanbul’da pek çok çukur var. Bu çukurların etrafında birikmiş ve henüz taşlaşmamış olan yumuşak bölümler deprem sırasında derin yerlere doğru hareket eder ve dalga oluşturur. Ama bu dalgalar Japonya’da olduğu gibi 40 metre yükseklikte değil, maksimum 6 metre yüksekliğinde olur. İnsanlara zaten deprem sonrası kıyılardan uzaklaşmaları söylenmeli. Bu şekilde tsunami'den kurtulmak depremden kurtulmaktan çok daha kolay.”

Meksika'nın sismoloji otoritesi Centro de Instrumentación Registro Sísmico (CIRES), etkili bir deprem erken uyarı sistemi (EEW) geliştirdi. 5.0’ın üzerindeki büyüklükleri bildiren sistem, okullardaki, devlet dairelerindeki ve TV ile radyo istasyonlarındaki özel alıcıların, yaklaşan sarsıntı uyarısını alması ve yayması yoluyla işliyor. Bu uyarı sistemi, kullanılmaya başladığı ilk günlerde deprem bölgesindeki insanlara 10 saniyelik bir zaman tanırken, bugün geldiği noktada depremi 60 saniye önceden haber verebiliyor.

‘6.4 BÜYÜKLÜĞÜNDE BİR DEPREM 50 SANTİM TSUNAMİ GENLİKLERİ OLUŞTURABİLİR’

Doç. Dr. Kalafat, 21 Şubat'ta Hatay'da meydana gelen 6.4 ve 5.8'lik depremlerin ardından Tsunami uyarısı verildiğini de hatırlatarak, “Tsunami olabileceği bilgisi önce AFAD’a verildi… Çünkü 6.4 büyüklüğündeki bir deprem 20 santim ve 50 santim arasında tsunami genlikleri oluşturabilir. Bu doğrultuda su seviyesinde değişiklikler olabileceği ve bunun da tsunami'ye neden olabileceği düşünülerek bir uyarı mesajı verildi. Sonraki bir buçuk saatte su seviyesi istasyonlarında çok anormal bir değişiklik olmadığı için tsunami uyarısı geri alındı” ifadelerini kullandı.

‘FİBER KABLOLARDAN DEPREM UYAR ÇALIŞMALARI YAPILIYOR’

İngiltere’de bilim insanları erken uyarı sistemlerine alternatif olarak denizin altından geçen internet kablolarının deprem ve tsunamiyi önceden tespit etme konusunda bilgiler verebileceğine dair çalışmalar gerçekleştiriyor. Ülkemizde depremsellik açısından uyarıcı sistemler çok etkili olmuyorsa bu tip kablolar bir çözüm olabilir mi?

Doç. Dr. Doğan Kalafat, “Fiber kablolar yeni bir metot. Bu yolla depremin önceden bilinmesine yönelik çalışmalar başladı ama henüz neticelenmiş bir sistem değil” dedi. Doç. Dr. Kalafat, şu bilgileri paylaştı:


-- Fiber kablolar yoluyla erken uyarı vermekle ilgili ülkemizde de çalışmalar yapılıyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile İstanbul Gaz Dağıtım Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi (İGDAŞ) fiberoptik tabanlı Deprem erken izleme ve uyarı sistemi üzerine çalışıyor. Fakat hemen altı ay ya da bir yılda yapılabilecek şeyler değil. Önce bunlardan veri toplanacak ve dolayısıyla sistemin doğru çalıştığı konusunda bilgi sahibi olunacak. Özetle bunlar hâlâ araştırma aşamasında…

-- İngiltere’nin şöyle bir şansı var: Ülkede 15 yılda bir 4.5 büyüklüğünde deprem oluyor ve kıyamet kopuyor; büyüklüğünü bile hesaplayamıyorlar. Hatırlıyorum da bundan 20 sene önce kıyamet kopmuştu Londra’da…

--Özetle bunlar hızlıca, bir anda oluşabilecek şeyler değil. Çünkü bir kural belirleyebilmek için fiziksel parametreleri korelasyon yapıyorsunuz. Bu fiziksel parametreler arasında uyum varsa o zaman diyebiliriz ki 'Evet, bunlar arasında bilimsel bir ilişki var' ve buradan devam edebiliriz.

Kaynak: Hürriyet

Editör: Bilge Güler