HER ŞEY CHRISTIAN DIOR'LA BAŞLADI
Antoine ve Delphine, Arnault'nun ilk eşi Anne Dewavrin'den olan çocukları. Arnault'nun gençliğinde çocuklarının eğitimiyle yakından ilgilendiği, toplantıların arasındaki boşluklarda çocuklarını ofise çağırıp matematikten imtihana çektiği biliniyor.
1980'lerin başında Fransa'da Sosyalist aday François Mitterand'ın zenginlere uygulanan vergi oranlarını yükseltme vaadiyle cumhurbaşkanı seçilmesi üzerine Arnault, ailesiyle New York'a taşındı. İki yıl boyunca babasından devraldığı şirketi büyütmekle uğraşan Arnault, 1984'te Fransa'ya döndü.
İlk girişimi iflasın eşiğindeki bir tekstil şirketi olan Boussac Saint-Freres'i satın almak oldu. Şirket bünyesindeki markalardan biri de gizli bir cevher olan Christian Dior'du.
Arnault'nun hızla büyüyen imparatorluğunun arketipi haline gelen Dior, 20'nci yüzyılın ortalarında kadın giyimini şekillendirdi. Bunu gören Arnault büyüme sürecinde moda üzerine eğilme kararı aldı.
Delphine önce 20'lerinin başlarında Dior'un kreatif direktörü John Galliano'nun modaevinde çalışmaya gönderildi ardından Dior'da Toledano'nun kanatları altına girdi. Galliano'nun antisemitizm skandalının ardından Dior'dan kovulması kararını Toledano, Delphne ve Arnault birlikte almıştı.