“Genellikle insanları isim ve soyisimleriyle ya da nereden tanıdığıma göre örneğin, 'Nihan GSU' veya 'Metin Mashable' şeklinde kaydediyorum” diyen Ceyda ise emoji kullanmadığını dile getiriyor. İsim yanı uyarı notlarına zaman zaman başvurduğunu da söyleyen Ceyda “Mesela hiç sevmediğim, aradığında açmadığım bir halam var. Onun numarası telefonumda üç ünlem işareti olarak kayıtlı” diyor. Ceyda rehberindeki değişimi ise şöyle aktarıyor:
“Lisedeyken genellikle insanları sadece ilk ismiyle kaydediyordum ama üniversiteye geçince yani teknik olarak sosyal çevrem genişleyince, 'isim-soyisim' veya 'isim+nereden tanıdığım' şeklinde kaydetmeye başladım.”
İlk cep telefonu Motorola tarafından 1973'te tanıtıldı ve yarım asırda özellikle bu yarım asrın ikinci yarısında hayatımızı bu aletler olmaksızın düşünemez bir hale geldik. Muhtemelen bu yazıyı da bir mobil cihazdan okuyorsunuz. Giderek bireyselleşen insanın kendisini ifade aracı olarak da gördüğü bu telefonlarda haliyle insanları kaydederken kendi sistemlerimizi ve kurallarımızı kullanıyoruz.
BİR DEĞİŞİM SÖZ KONUSU
Eskiden kağıt kalemle numaraları yazdığımız ve telefonun yanında duran evin telefon rehberinde kişinin kendisini ifade etmesi elbette daha zordu. Kendi telefon serüvenime baktığımda da Ceyda'nın yaşadığına benzer bir süreçten geçtiğimi söylemem mümkün. Eskiden daha çok lakaplar ve sadece isimlere yer verirken yeni kayıtların tamamına yakını isim ve soyisimle rehberimde kendisine yer bulmuş.
İLK İSİMLE KAYDETMEK PİŞMANLIKTIR
Benzer bir serüveni, daha doğrusu değişimi 45 yaşındaki Mehmet de yaşamış.
"Genç yaşlarda, tanışılan ve samimi olunan arkadaşlarla o samimiyetin sonsuza kadar gideceğine dair bir inanç gelişiyor. Ben de buna dayanarak onlarca insanı ilk ismiyle kaydetmişim. MFÖ şarkısındaki gibi isimlerini hatta yüzlerini unuttuğum kişiler bir rehber çöplüğünde benimle yaşıyor. Artık kaydederken varsa yoksa isim ve soyad."
Lakap ve emoji kullanımlarını tercih etmediğini söyleyen Mehmet, bu konudaki istisnasını şöyle ifade ediyor:
"En yakın arkadaşımı KIL diye kaydetmiştim. Yüzde yüz hak ediyordu. Ama 25 yıl sonra hâlâ rehberde kendisini KIL olarak tuttuğumu fark ettiğim an gerçek KIL'ın kendim olduğunu fark ettim ve onda da isim ve soyada geçiş yaptım."
Mumbai'deki Welingkar Yönetim Geliştirme ve Araştırma Enstitüsü'nde görev yapan emekli pazarlama profesörü Prof. Dr. Mangesh Borse farklı bir bakış açısına sahip:
“İş bağlantılarımı kaydederken her zaman çocuklarının, evcil hayvanlarının veya sevdikleri birinin ismini de yanlarına not olarak kaydederim. Böylece telefon konuşması sırasında sevdiklerinin halini hatrını sormak hep aklımda olur. Herkes kendileriyle ilgili küçük detayların hatırlanmasından hoşlanır.”
Bunun yanında nasıl kaydedildiğimiz de bizi etkiliyor. Ria Chopra, pandemide yaşadığı bir anekdotu paylaşıyor. “Pandemi döneminde iyice yakınlaşmadan önce politika danışmanı Salil Ahuja ile dört yıldır tanışmaktaydık. Ama telefonumda tam adıyla kayıtlıydı. Bu onu aylar boyu rahatsız etmiş ve bunu nihayetinde benimle paylaştı. Ben de soyadını sildim. 'İlişkimizin geliştiğini hissediyorum. İlişkimiz geliştiğinde birincil iletişim biçimimizde de bunu ifade etmek mantıklı olabilir' diyordu” ifadelerini kullanan Chopra'nın paylaştığı bu anekdotu destekleyecek duruma benzer bir hissi, bir süre önce bütün internet alemi olarak yaşadık.
BAŞKASININ 'SAKIN AÇMA'SI...
Hatırlanacağı üzere başkalarının telefonuna nasıl kaydedildiğimizi gösteren üçüncü parti ve çoğu devasa güvenlik açığı yaratan programları bir kısmımız bütün riskleri göz önüne alarak, sadece nasıl kaydedildiğini merak ettiği için indirdi ve bazımız bir başkasının 'Sakın açma'sı olduğunu gördü.