Yıldıray Çiçek / TÜRKGÜN “Büyük zaferler, yalnızca büyük milletler tarafından kazanılabilir...” diyen Türklüğün sönmeyen güneşi Mustafa Kemal Atatürk, büyük Türk milletine önderlik ederek zafer üstüne zafer kazandırmıştır. Her manada yere düşürülmeye, yok edilmeye, köle edilmeye çalışılan bir milleti ayağa kaldıran önderin adı Atatürk’tür. 30 Ağustos Zafer Bayramı sadece bayrak sallamak, nutuk atmak değil, Türk’ün zaferini ruhunun tüm derinliklerinde hissetmektir. Çünkü ana konu 30 Ağustos 1922'de Dumlupınar'da Atatürk'ün başkumandanlığında zaferle sonuçlanan Büyük Taarruz'u büyük bir şuur ve ruhla anmaktır. Atatürk'ün başkomutanlığında yapıldığı için Başkomutanlık Meydan Muharebesi adıyla da bilinen Büyük Taarruz'un başarıyla sonuçlanmasından sonra Yunan orduları İzmir'e kadar takip edilmiş; 9 Eylül 1922'de Türk toprakları Yunan işgalinden kurtulmuştur. O şuuru tam olarak yaşamaz ve yaşatmazsak, işte İzmir’in başına; denize döktüğümüz Yunan’ın ruhunu her eylemi ve söyleminde yaşatan, Türkiye Cumhuriyeti’ni bölmeye yemin etmiş PKK’nın siyasi uzantısı için “HDP’nin gücüne güç katmaya geldim” diyen, İzmir’i HD(P)KK’lılara cennet yapmaya çalışan, hazırlattığı billboard afişlerinde İzmir’in Kurtuluş Zaferini Yunan’a şirin gözükmek için “Barışın İkinci Yüzyılı” olarak gösteren Tunç Soyer gibi bir adam gelir. MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli işte bu yüzden “Güzel İzmir’imiz 9 Eylül 1922’de kurtulmuştur, fakat yüz yıl sonra fiili esaret altında, zincirlenmiş hâlde bulunmasından mütevellit perişan vaziyettedir” derken haksız mıdır? O yüzden, Türkiye’de zincirlenmiş şuurları ve ruhları kurtarmak gerekmektedir. Tunç Soyer gibi zihniyetlere çalışan İsmail Kahraman gibiler ise "Şehirlerin kurtuluş yıldönümleri kutlanıyor. Kesinlikle karşıyım. İstanbul'un kurtuluşu 6 Ekim, kim demiş? İzmir'in kurtuluşu 9 Eylül, kim demiş? Ne münasebet. Övünecek büyük bir tarihimiz varken kölelikten kurtulduğumuz tarihe niye bayram diyeceğiz” ifadelerini kullanıyor. Tam da 30 Ağustos Zafer Bayramı’nın yıl dönümünü idrak ettiğimiz günlerde böyle bir açıklama yapıyor. Bu milletin evlatları tarihte atalarının ne yaşadığını bilmezse, çektiği sıkıntıları bilmezse, yaşadığı zulümleri bilmezse işte Tunç Soyer ve Ekrem İmamoğlu gibi Yunan âşıkları döküldüğü yerden dirilir ve İzmir’i, İstanbul’u yönetir. Böyle bir açıklamaya ve zihinlere fitne ekmeye ne gerek var İsmail Kahraman? Bu ülke fethini de bilecek, yaşadığı işgali de bilecek. Dün bu milletin neler yaşadığını bilen Türk çocukları, dostunu da düşmanını da ayırmasını bilir. Fetihler de, kurtuluş mücadeleleri de milli şuur vermek ve milli ruhu yaşatmak için anılır. Şimdi Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın Kütahya’da, Afyonkarahisar’da Büyük Taarruz'un 100. Yıl dönümü sebebiyle vatan topraklarını düşman işgalinden kurtarmak için atalarımızın geçmişte verdiği mücadeleyi anlatmasından rahatsız mı olmak gerekiyor? Sen de fethettiğin yerleri de başkasının elinden aldın. Eğer işgal edilen yerleri de düşmandan kurtarmasaydık Yunan’ı, İngiliz’i ve müttefikleri şimdi İzmir’de, İstanbul’da ve Anadolu’nun birçok şehrinde kendi fethini kutluyor olacaktı. O yüzden işgalleri anmayın, hatırlamayın, düşmanı nasıl kovduğumuzu unutun demek, bu milletin milli tarihini unutturma çabasıdır. Atatürk’ün ölüm yıl dönümünde, Atatürk düşmanıyla poz vermek, Ayasofya’nın ibadete açılışında İstanbul’u iki kere işgalden kurtaran Atatürk’e lanet okumak, 30 Ağustos Zafer Bayramı programında Atatürk düşmanlarının ismini zikretmek ve “Kurtuluş yıldönümleri kutlanıyor. Kesinlikle karşıyım” demek 30 Ağustos Zafer Bayramı’nı teröristbaşı Öcalan’ın posteri altında poz veren sözde sanatçılarla kutlayan CHP’li Belediyelerle düşmanlık noktasında yarıştırmak değil de nedir? Bu hükümete bunların verdiği zararı CHP dünyayı toplasa veremez. Ama belli ki bu türlerin değişik bir dünyası var. Hem zarar verip hem de CHP’nin ihanet maskesine katkı sağlıyorlar. Gerçekten çok tuhaf…