Eğitim fakültelerinin kontenjanları ülkenin ihtiyacına göre belirlenmelidir.
Türk Eğitim-Sen olarak bu yıl içinde öğretmen ihtiyacını karşılayacak bir atamanın mutlaka gerçekleştirilmesi gerektiğini söyleyen Geylan, 500 binin üzerinde eğitim fakültesi mezunu öğretmenin atama beklediğine dikkat çekti.

Geylan, “Ataması yapılmayan öğretmenlerin problemi uzun süredir Türkiye’nin gündeminde. Bilindiği gibi önceki gün 15 bin öğretmenin görev yerleri belli oldu. Hayırlı olsun. Ancak 15 bin atama sayısı mevcut öğretmen açığını gidermekten çok uzaktır.

500 binin üzerinde eğitim fakültesi mezunu öğretmen atama bekliyor. Bu yığılmaların önlenmesi için fakülte kontenjanlarının Milli Eğitim Bakanlığı ile Yükseköğretim Kurulu’nun işbirliğiyle planlanması gerekir. Örneğin; MEB ve YÖK oturarak önümüzdeki ‘10 yılda, 20 yılda şu branştan şu kadar öğretmene ihtiyaç var’ denilerek, eğitim fakültelerinin kontenjanları belirleyecek. Ama şu an maalesef böyle bir uygulama söz konusu değil. Eğitim fakültelerinin açılmasında ve kontenjanların oluşturulmasında ülkemizin ihtiyaçlarından ziyade yerel ya da siyasi kaygılar belirleyici oluyor. Ve sonuç olarak 500 bin öğretmen atama bekler hale geliyor.” dedi.

2022 yılında en az ücretli öğretmen sayısı kadar öğretmen ataması yapılmalı

Türkiye’de öğretmen açığının adeta ücretli öğretmenler eliyle giderildiğini ve bunun doğru olmadığını söyleyen Geylan, “2022 yılında en az ücretli öğretmen sayısı kadar atama yapılmasını istedi.

Türk Eğitim-Sen’in ücretli öğretmen araştırmasına vurgu yapan Genel Başkan, şunları kaydetti: “Türk Eğitim-Sen, her yıl olduğu gibi 2021-2022 eğitim-öğretim yılında da ülkemizde ücretli öğretmen sayısını araştırdı. Buna göre ülkemizde 2021-2022 eğitim-öğretim yılında 79 ilde ücretli öğretmen sayısı 85 bin 513’e yükseldi. Bu rakam,  85 bin 513 noktada çok hayati, ivedi ve tolere edilemeyecek öğretmen açığı var anlamına gelmektedir. Bakınız; sadece İstanbul’da 25 bin 469 ücretli öğretmen çalıştırılmaktadır. Geçen yıl İstanbul’da görevlendirilen ücretli öğretmen sayısı 21 bin 375 idi. Bu sayıda ciddi bir artış görmekteyiz. Öte yandan aynı araştırmaya göre norm açığının 1150 bin 93’tür. Bu rakamlar ortada iken her yıl 15 bin, 20 bin atama ile öğretmen açığı giderilmeye çalışılmaktadır. Üstelik 15 bin atama, sadece o yıl emekli olan öğretmenlerimizin ortaya çıkardığı yeni boşluğu ancak doldurabilmektedir. Dolayısıyla Türk Eğitim-Sen olarak Hükümetten beklentimiz, en az ücretli öğretmen sayısı kadar bir atamayı hayata geçirmesidir. Bu rakam da 70 bindir.   Ancak bu atama sayısının 2022 yılı içerinde gerçekleşmesi gerekir” diye konuştu.

Ücretli öğretmenlik uygulaması bir pansuman tedbirdir

Ücretli öğretmenlerin sorunlarına da dikkat çeken Geylan, ücretli öğretmenlerin asgari ücretin yarısı kadar bir ücretle çalıştırıldığını kaydetti. Geylan, “Son  rakamlara göre asgari ücret 4 bin 253 TL’dir. Şu an ücretli öğretmelerimiz asgari ücretin yarısı kadar bir ücret ile çalıştırılmaktadır. Bu durum ülkemize yakışmamaktadır. Asgari ücretin yarısı kadar bir ücretle öğretmen çalıştırılmasını kabul etmemiz mümkün değildir! Öğretmeni adeta modern köle sistemiyle çalıştıran bu ayıptan kurtulmak gerekmez mi?” dedi.

Genel Başkan Geylan, sözlerine şunları da ekledi: “Ücretli öğretmenlik uygulaması bir pansuman tedbirdir. Evet, ücretli öğretmenlik ihtiyaç ama hangi durumlarda? Öğretmen askere gider, doğum iznine ayrılır ya da uzun süreli rapor almak durumunda kalır.  İşte ücretli öğretmenliğin bu durumlarda hayata geçirilmesi gerekir. Ama bugün ücretli öğretmen sayısının 85 bini aşması buna başka bir anlam yüklendiğini ortaya koymaktadır. Kısacası ücretli öğretmenlik neredeyse asal istihdam modeli haline getirilmiştir. Biz bunu asla kabul etmiyoruz.”

Milli Eğitim Bakanı Sayın Mahmut Özer’in, “Ücretli öğretmenlik diye bir çalışma tanımlamamız yok. Ücret konusundaki şikâyetlerin farkındayız. İnşallah, bu konuda iyileştirme yapabilme imkânımız olur” demişti sözlerini de hatırlatan Geylan, “Tabi bu durum Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati’yi de ilgilendiriyor. Kesenin ağzının açılması gerekir” dedi.
Türk Eğitim-Sen olarak il içi eş özrüne sahip öğretmenlere ilçe emri hakkı verilmesi suretiyle mağduriyetlerin giderilmesini  talebinde bulunduk.

İl/ilçe emri uygulamasının yapılmamasının, aile bütünlüğünü sağlama noktasında ciddi bir mağduriyet yarattığına dikkat çeken Türk Eğitim-Sen Genel Başkan Talip Geylan, “Aile, ‘Türk toplumunun temelidir ve eşler arasında eşitliğe dayanır. Devlet, ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların korunması ve aile planlamasının öğretimi ile uygulanmasını sağlamak için gerekli tedbirleri alır, teşkilatı kurar.” der. Yani şu an herhangi bir kamu çalışanına eş durumundan tayin hakkı verilmemesi demek ya da eş durumu tayin talebini karşılamamak Anayasamızın 41. maddesini ihlal edilmesi demektir” dedi.

Yarıyıl tatilinden önce tayin sürecinin başladığına işaret eden Geylan, “Ancak birçok meslektaşımızın tayin talebi karşılıksız kaldı. Çünkü tayin talebinde bulunduğu ilde yeterli kontenjan açılmadığı için öğretmenlerimiz 6 ay daha ailelerinden ayrı kalmak durumunda kalacaklardır.  Önceki sene bir öğretmenimiz ziyaretime geldiğinde; eşi Ankara'da öğretmenlik yapıyordu, kendisi ise Erzurum'a atandı. Üçüz çocukları vardı. Çocuklar Ankara'da anneanne ve babayla kalıyor. Öğretmen arkadaşımız ise her hafta Erzurum'a gidip geliyor. Bunun ekonomik boyutunu konuşmuyorum bile. O çocukların annesinden 2-3 gün ayrı kaldığını düşünebiliyor musunuz? Bir annenin üçüz çocuklarını Ankara’da bırakarak Erzurum'da ne kadar verimli bir eğitim hizmeti verebileceğini düşünüyoruz? İşte tam bu sebeplerden dolayı Milli Eğitim Bakanlığı’na resmi başvuruda bulunarak; iller arası eş durumu tayin talebi karşılanmayan öğretmenlere il emri verilmesi için hak talep ettik. Ki bu durum geçmiş yıllarda da yapıldı.

Öte yandan ailelerin parçalanması sadece iller arasında yaşanan bir problem değil. Aynı il sınırları içinde görev yapan ancak aralarında iki il arasındaki mesafeden daha fazla mesafe bulunan ve dolayısıyla parçalanan aileler var. Örneğin, Ankara’nın Nallıhan ilçesi merkeze 161 kilometre uzaklıktadır. Öğretmenlerimiz her gün bu yolu gidip dönemeyecekleri için ailelerinden ayrı yaşamak zorunda kalmaktadır. Bu bir zulümdür. Dolayısıyla Türk Eğitim Sen olarak Bakanlığa gönderdiğimiz yazıda, 2022 yılı özür grubu atama döneminde bulunduğu ilçede 3 yıl çalışma şartı ve il içinde 50 km. sınırı getirilerek, özrünün bulunduğu ilçe ile görev yeri arasında 50 km’nin üzerinde mesafe bulunan il içi eş özrüne sahip öğretmenlere ilçe emri hakkı verilmesi suretiyle mağduriyetlerin giderilmesini  talep ettik.” dedi.

Editör: Haber Merkezi