Fatih Altaylı isimli gazeteciyi son yıllarda ne zaman konuşurken ne zaman yazarken görürsem, Sertap Erener’in “Sakin Ol” şarkısındaki “Of, bu ne sinir, bu ne öfke/Aman bir telaş, bir acele /Hişt hişt, sakin ol, sinirlerine hakim ol /Hişt hişt, sakin ol, sinirlerine hakim ol” sözleri aklıma geliyor. Acayip öfkeli, acayip sinirli… Adeta gözlerinden ateş, dilinden zehir fışkırıyor.

Eskiden iktidarların yağdanlık kalemi ve dili iken şimdi bu öfke ve sinir halini iktidar düşmanlığına dönüştürmüştür. Fatih Altaylı, eskiden iktidara yaranmak için ortaya saçılan telefon görüşmelerinde BDP oylarının ankette düşük göründüğünü, MHP oylarından alınacak 3 puanın BDP oylarına yazılabileceğini söylüyordu. Bu tür manipülasyonlarla geçmişte iktidara goygoyculuk yapıyordu.

Fatih Altaylı geçmişte “İktidar yalakası” olmakla suçlanıyordu.

Hatta merhum Levent Kırca’yı kendi programına çıkardığında çok popüler olan şu kavga yaşanmıştı.

“Fatih Altaylı: Ben salak mıyım?

Levent Kırca: Salaksın…

Fatih Altaylı: Tabi salağım…

Levent Kırca: Demin de “ben yalaka mıyım” dedin…

Fatih Altaylı: “Yalakayım” dedim”

Fatih Altaylı’nın bu hareketleri kendi karakteri olduğu kadar demokratik hakkıdır da. İstediği şekle girebilir. Kimi istiyorsa elbette onu destekler. İster iktidar ister muhalefet taraftarı olur. O konuyu birazdan açacağım.

Haber Türk’teki değişim ve dönüşüm, 2019 yerel seçimlerinden sonra başta Ankara ve İstanbul olmak üzere bazı büyükşehirleri CHP’nin kazanması ile başlamıştı. O günden beri Haber Türk’ün sesli-görüntülü-yazılı tüm medya unsurları CHP merkezli muhalefetin başarılı olması için büyük çaba gösteriyor. Cumhurbaşkanlığı ve Genel Seçimler öncesinde de Haber Türk, bu misyonunu çok açıktan sürdürdü. Haber Türk’te program sunan kişiler, açık bir şekilde CHP ve ittifak ortakları için birçok manipülasyon yaptılar, yorumlarıyla açık destek verdiler. Kendilerini Cumhurbaşkanı ve hükümet değişikliğine çok inandırmışlardı. Seçim sonucunda çoğu büyük hüsrana uğradı ve Haber Türk’e veda ettiler. Fatih Altaylı da Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin birinci turu sonrası “Artık yokum. Hoşça kalın...” diyerek HaberTürk ile yollarını ayırdı. Çünkü o da “Bu hükümet gidecek” şartlanması yaşıyordu. O kadar şartlanmıştı ki, programa çıkardığı Mansur Yavaş’a karşı “Sizi inşallah cumhurbaşkanı yardımcısı olarak da ağırlarız” temennilerinde bulunuyordu. Seçimi kaybedince yıkılmış psikolojisiyle bu sefer Kemal Kılıçdaroğlu’na çok ağır sözlerle saldırmaya başladı. Şimdi ise kişisel sayfasında yazıyor, Youtube sayfasında konuşuyor. Fatih Altaylı ister hükümet düşmanı olsun ister kaybedilen seçim faturasını Kemal Kılıçdaroğlu’na kesmek için saldırsın o kendi bileceği iştir. Ben daha ziyade geçtiğimiz günlerde Fatih Altaylı’nın Disney Plus’ın Atatürk tutumu karşısında geçtiğimiz günlerde onun yazdıkları ve söylediklerine birkaç kelam etmek istiyorum.

Herkes, CHP ve ittifak kuyruklarının, CHP’li sanatçı, yazar ve yorumcuların Atatürk’e karşı yapılan saygısızlıklara susmasına tepki gösterirken, Fatih Altaylı adeta bu hali perdelemek adına yazdıklarıyla ve konuşmalarıyla “Cambaza bak” oynamaya çalıştı.

Disney Plus’ın, Ermeni lobisine boyun eğerek Atatürk’e saygısızlık yapmasına gerek RTÜK gerek hükümet yetkililerinin gösterdikleri olması gereken duruşu, geçmişte hükümetin yaptığı birtakım yanlışlar yüzünden bu olayı yok sayarak sulandırmaya çalışıyor. Atatürk’ün miras bıraktığı CHP’nin başındaki zat susuyor, sürekli Atatürk maskesiyle gezen CHP’li sanatçılar susuyor, yazarlar, yorumcular susuyor ama Fatih Altaylı’nın hedefi ve derdi, doğru duruş sergileyenler olmuş…

Fatih Altaylı “Disney, bizim 100 yıldır Atatürkçü yapamadığımız güruhu bir günde Atatürkçü yaptı” diyor. Niçin Atatürk’ün miras bıraktığı CHP’nin yöneticilerine “İlk sizin tepki vermeniz gerekir” diye seslenmiyor yahut Atatürk maskesiyle dolaşan CHP’li sanatçılara “Bu suskunluğunuz niçin?” diye seslenmiyor?

Aksine yine hükümeti suçlayarak “Bu soruların yanıtlarını vermek zor olduğu için vur Cem’e, vur Tarkan’a, vur Ata’ya, vur Gülse’ye, vur Şahan’a.” diye kurnazlık yapıyor. Mesele devlet-hükümet karşılığı olunca her şeye zıplayan bunlar, niçin milli bir konuda Atatürk’e sahip çıkmıyor? Buradan, Disney Plus ile ticaret bağlarının olması yahut olmayanların ileri de olma ihtimali mi diye düşünmesi ve bunu herkesin sorgulaması doğal değil mi? Milli menfaatlerin önüne şahsi menfaatleriniz geçtiğinde bu sizi ideoloji sahibi yapmaz aksine bir çıkarcı konumuna oturtur. Önce iğneyi kendine batır, sonra çuvaldızı ele batırırsın. Bunlar bu suskunluğun cevabını versinler, sonra başkasın da kusur varsa bakarız. Hükümet doğru yaparsa doğru, yanlış yaparsa yanlış dersin. Kaldı ki, şu an Disney Plus’a kim tepki gösteriyorsa haklıdır. Yüce Türk Milletinin kurtarıcısı Atatürk’ün şahsına ve Türk milletine “Soykırımcı” diyerek alçaklık yapanlara karşı kim susuyorsa, onlar da alçaklık safında yerini alanlardır.

Türk devlet kurumlarının ve hükümet yetkililerinin “Atatürk” vurgulu yerinde tepkileri, geçmişte yaşanan bazı yanlışları hatırlatarak gölgelenmemeli. Fatih Altaylı, aslında şimdi bunu yaparak konumlandığı muhalefet alanını kurtarmaya çalışıyor. Susanları kurtarmak adına olay hakkında konuşup tepki verenleri suçlamak olsa olsa Fatih Altaylı gibilerin işidir. Disney Plus karşısında üç maymunu oynayanlara teşrifatçılık yapan Fatih Altaylı, bu ucuz numaraların kimsede bir etki uyandırmıyor. O yüzden sana “Hişt hişt, sakin ol” diyoruz.

Fatih Altaylı’nın bu sinir halinin sebebi  eşi Hande Altaylı Disney Plus'ta senarist olarak çalışması ve bunun haber yapılması mı bilmiyoruz.

Fatih Altaylı, hükümete yönelik intikam, Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelik öfke nöbetini frenlesin… Viski yerine, sakinleştirici bir papatya çayı içsin… Belki biraz kin ateşi düşer.