Karabağ, Azerbaycan’ın olduğu kadar Türkiye ve Türk Dünyasının da gözbebeğidir. Ermenistan’ı kışkırtan, dışarıdan destek veren, silahlı terör gruplarını sahaya sürenler Azerbaycan’ı haklı davasından geri döndüremediler. Hankendi’nde 9 Eylül’de yapılan korsan seçim ve Azerbaycan güvenlik güçlerine yönelik silahlı eylemler İlham Aliyev’in demir yumruğunun tekrar havaya kalkmasıyla darmadağın oldu.

Hankendi ve çevresinde siperler kazıldı, mayınlar döşendi, silahlı sabotajlar düzenlendi. Ermenistan’ın da desteğiyle hayata geçen bu girişimde en önemli unsur terör gruplarına göz yumulmasıydı. Bu terör grupları aynı zamanda Suriye’nin kuzeyinde PKK/PYD saflarında yer alan teröristlerdi. Ermenistan’ı Karabağ’a bağlayan Laçin koridorundan sızan teröristler sivil halkı kendine siper yapmaya çalıştı. Bu sebepten dolayı Azerbaycan harekâtın adını “antiterör operasyonu” olarak duyurdu.

Karabağ’a geçiş yapan bu teröristler Suriye, Irak, İran, Ermenistan ve nihayetinde Laçin koridorunu kullanarak Karabağ’a sızıyorlardı. Burada dikkat çeken durum İran’ın Ermenistan’a olan desteği ve ABD ile yakınlaşmasıydı. Kafkaslarda Rusya’ya karşı Ermenistan’ı denge unsuru olarak kullanmak isteyen ABD, İran’ı da Zengezur koridoruna engel olmak için yanına çekti. İran’ın bu tavrı nedense kimseyi şaşırtmadı. Türklere karşı ABD ile ortak noktada buluşan İran geçmişte de Karabağ’da camilerimizi ahıra çeviren Ermenistan’ın yanında yer almıştı.

Bu süreçte Azerbaycan hem soğukkanlı davrandı hem de çevresindeki oyunları gördü. Ermenistan ile ABD’nin ortak tatbikatı, İran’ın ABD’ye yakınlaşması ve Karabağ’ın ABD-Rusya çekişmesinde koz olarak kullanılmaya çalışılması bertaraf edildi. Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev yaptığı açıklamada okyanus ötesinden Ermenistan’ı kışkırtanların oyunlarına gelmeyin çağrısında bulundu. Karabağ’ı bir çekişme alanına çevirmek isteyen emperyal güçlere “artık bizden el çekin” diyerek seslendi.

Aliyev’in en önemli mesajları da Ermeni halkınaydı.

“Ermenistan halkıyla hiçbir zaman problemimiz olmadı. Halkımıza yapılan soykırım ve katliamlardan da asla ermeni halkı değil, yöneticiler, çeteler ve terör grupları sorumlu tutuldu” dedi.

Kafkaslarda kalıcı barış için mücadele edeceklerini belirtti.

“Karabağ’da yaşayan Ermeniler de bizim vatandaşımız” dedi ve sivil halkın can güvenliği için bölgede bulunan terör gruplarının tasfiye edileceğini söyledi.

Ermenilerin bir maşa gibi kullanılmasına karşı çıktı.

Kafkaslarsa sağlanacak kalıcı barışın Ermenistan için olumlu gelişmeler sağlayacağına vurgu yaptı.

1992 yılında Hocalı’da yaşlı, çocuk, kadın demeden sivillerin katledilmesine rağmen,

30 yıl aradan sonra Karabağ’ın işgalden kurtarılması için 2800’den fazla şehit verilmesine rağmen,

Barış anlaşmasına Ermenistan’ın riayet etmemesine rağmen,

Ermeni çetelerinin hala güvenlik tehdidi oluşturmasına rağmen,

Türk töresine ve devlet adamlığına yakışır bir şekilde Azerbaycan topraklarında yaşayan tüm Ermenilerin can ve mal güvenliğini teminat altına aldı.

Kin ve nefretle hareket etmedi.

İntikam duygusunu sivil halka göstermedi.

Namlusunu silahsız halka çevirmedi.

Aksine, onların da huzur ve refahı için Azerbaycan askerlerinin şehit olması pahasına mücadele etti.

Türk’ün savaşta ve barışta ne kadar asil davrandığını bir kez daha gösterdi.

Devlet Bahçeli boşuna mı “Karabağ Fatihi” dedi.