Kızılcahamam’da sayın Genel Başkan Devlet Bahçeli’nin yaptığı açıklamadan sonra, başta şartlı salıverme teklifi ve mahalli seçim ittifakı olmak üzere, ekonomi ve dış siyasetteki gelişmeler konusunda MHP’nin ne düşündüğü, ne yapmak istediği ile ilgili, akıllarda artık bir soru işareti kalmadığını düşünüyorum.

MHP, Türk siyasetinin belirleyici partisidir ve hiçbir zaman değişmeyecektir. Bu etkiyi sağlayabilmek bir çabanın, stratejinin, birikimin ve öngörünün ürünüdür. Her şey iyi düşünülür, iyi analiz edilir ve ona göre bir siyaset belirlenir. Sonuçta kazanan ülke ve milletimiz olur. Bunun sayısız örnekleri vardır. Sonuncusu ise daha yeni yaşandı. TBMM’nin yeni yasama yılı öncesinde partinin bütün yetkili kurulları Kızılcahamam’da toplandı. İki günlük kampta gündemdeki sıcak gelişmeler değerlendirildi ve oluşan kanaat sayın Genel Başkan Devlet Bahçeli’nin yaptığı basın toplantında kamuoyu ile paylaşıldı. Yapılan açıklamadan sonra, başta şartlı salıverme teklifi ve mahalli seçim ittifakı olmak üzere, ekonomi ve dış siyasetteki gelişmeler konusunda MHP’nin ne düşündüğü, ne yapmak istediği ile ilgili, akıllarda artık bir soru işareti kalmadığını düşünüyorum.

BİZ CHP DEĞİLİZ

24 Haziran Cumhurbaşkanı ve Milletvekili Genel Seçimlerinin ardından Türkiye’yi sıkıştırmak, taviz koparmayı, siyaset ve ekonominin mukavemetini kırmak için malum odakların faaliyetlerini yoğunlaştırdıkları artık herkesin bildiği ve kabul ettiği bir gerçektir. Sayın Bahçeli, bu gerçeğe özellikle dikkat çekti ve şu değerlendirmeyi yaptı: “Dövizdeki oynamalar öyle kritik noktalara geldi ki, Türkiye’nin önü perdelendi, ekonomik manzara isyan ettirici şekilde sislendi. Türkiye ekonomisini alt üst etmek için kurulmuş tezgâh milli dayanışma ruhuyla hamd olsun bozuldu, hükümetin zamanında müdahaleleriyle toz bulutu dağıtıldı. Yangın sönmese de şimdilik küllendi. Ne var ki, faiz ve enflasyondaki tırmanışlar milletimizi hem rahatsız etmiş, hem de zora sokmuştur. Kan emen vampirlerle haksız kar yapan vandallar bize göre aynıdır. Türkiye’nin felaketinden siyasi rant ummak, el ovuşturmak, sevinç taklaları atmak su katılmamış alçaklıktır. Biz, CHP gibi olamayız, CHP gibi davranamayız. Terörle sonuç alamayanlar, gezi provokasyonunda istediklerini bulamayanlar, darbe teşebbüsleriyle altın vuruşu yapamayanlar, ellerindeki son koz olan ekonomik silahlarla etrafımızı habis ur gibi sarmışladır. Biz tarafız, elbette Türkiye’nin safındayız. Ve bu uru koparacağız.”

NE GENEL NE ÖZEL AF

Sayın Bahçeli’nin, Türkiye’nin tutuklu ve hükümlü sayısı itibariyle Avrupa’nın ilk, dünyanın yedinci sırasında olmasının hepimiz adına vahim ve kaygı verici olduğu tespitine akıl ve vicdan sahibi herkes katılacaktır. Bu durumda bir şeyler yapmak gerekiyor ve elini taşın altına koyan yine MHP olmuştur. Sayın Bahçeli TBMM’ye sunulan teklifin dayandığı asıl amil ve esasları şu şekilde açıkladı: “İç barış ve huzur ortamına katkı sağlamak, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçişte sosyal, ekonomik ve toplumsal kucaklaşmayı bir nebze de olsa sağlamlaştırmak, cezaevlerinde insani olmayan birikme ve yığılmaları sadeleştirmek, FETÖ’cü hakim ve savcıların adalet ve hukuka vermiş olduğu tahribatları gidermek, kader mahkumu diye tarif ettiğimiz tutuklu ve mahkumları şartlı da olsa sağduyuyla sahiplenmek.Teklifimiz ne genel ne de özel aftır. Baklava çalan çocuğa diklenen, sıra yurt dışına kaçan baklavacı FETÖ’cülere geldiğinde sessiz kalanlar bize ne anlatıyor, neyi işaret ediyor?”

BİR ÇIKIŞ YOLU BULUNUR

Sayın Cumhurbaşkanı, ‘kişilere karşı işlenen suçlarda devletin af yetkisi yoktur. Devlet, ‘ancak kendisine karşı işlenen suçları affeder’ diyor. Sayın Bahçeli bu görüşe saygı durmakla birlikte meselenin özünü ve ittifaka etkisini altını çizerek hatırlattı: “Devlete karşı işlenmiş suçlar hem bugüne hem de geleceğe karşı ağır bir cürümdür, üstelik milletin tamamına, varlık ve egemenlik haklarının tümüne kast etmektir. Eğer kişilere karşı işlenmiş suçları kişiler affeder veya ceza tenkisatı yaparlarsa o zaman adalet ve hukuka gerek ve ihtiyaç kalacak mıdır? O halde mahkemelere ne lüzum kalacaktır? Konuşuruz, görüşürüz, tartışırız, eninde sonunda bir çıkış yolu buluruz. Bulmak da zorundayız. İttifak başka, teklifimiz başkadır. Her mesele kendi mevkiinde, kendi mahrecinde analiz edilmelidir. İttifakla kanun teklifine karşı gösterilecek tavırları birbirine karıştırmamak, fitne imaline yeltenenlere aldırmamak temennimdir, dileğimdir.”

MHP KİMSEYE MUHTAÇ DEĞİL

Mahalli seçim ittifakı gündemin bir başka konusudur ve özellikle AKP içerisinden çelişkili açıklamalar gelmektedir. Sayın Bahçeli’nin söyledikleri, bundan sonrası için de yol haritası olacaktır: “Milliyetçi Hareket Partisi hiç kimseye, hiçbir çevreye, hiçbir şeye muhtaç ve mecbur değildir. Bize siyasi güç hatırlatması yapılmasına gerek yoktur. Her ilden aday çıkarmak her partinin hakkıdır. Ne var ki, Türkiye’nin sistemsel olgunluğu, yeni hükümet sisteminin emniyeti, herhangi bir kazaya uğramaması nedeniyle parti olarak İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına aday çıkarmayacağız. Bunun haricinde her seçim bölgesinde, her büyükşehir, il, ilçe ve belde de diğer siyasi partiler gibi adaylarımız olacaktır. Muhabbet edeceksek ederiz, ama resmi görüşmeleri sulandırmanın, itibarsızlaştırmanın, saptırmanın manası yoktur. Biz Cumhur İttifakı’na taktiksel bakmıyoruz. Böyle bakanları yadırgıyor, niyetlerinde bulanıklık yoksa, idraklerinde tıkanıklık olduğunu söylemek istiyoruz. Kafasının içi taktiklerle meşum, aklı kurnazlıklarla meşgul olanlar Cumhur İttifakı’ndan içten içe rahatsızlık duyabilirler. Ama bu ittifak yaşayacak, bu ittifak dosta da, düşmana da kalıcı mesaj olacaktır.”