Ağlama solcu kardeş
Ağlamadıkları dönem yok.
Osmanlı zamanında ağlamışlardı evvela.
Solcu dedikleri Atatürk’e de çok mızmızlanmışlardı…
Sonra İsmet Paşamıza da epey yalvardıydılar emme nafile...
Gözlerinin yaşına bakmadı rahmetli.
Gelenek bozulmadı…
Yine ağlıyorlar.
***
Türkiye’de ilk solcu fırkayı (fıkra değil yahu fırka fırka) 1910 yılından “Osmanlı Sosyalist Fırkası” namıyla Hüseyin Hilmi kurmuştu. Hatta “İştirak” adında bir mevkute yayınlamış, adı daha sonra İştirakçi Hilmi’ye çıkmıştı.
Partinin hiç milletvekilleri olmadı. Zaten üç yıl sonra kapatıldı. İttihatçılar böyle kaltabanlarla pek fazla vakit geçiremezdi. İştirakçi Hilmi de kodese tıkıldı. Ömrü ağlaya sızlaya geçti.
Osmanlı’da doğru dürüst işçi olmadığı gibi burjuvazi de yoktu. Sosyalistlerin söyledikleri hep havada kaldı. Nihayetinde Türk sosyolojisine, inanç ve geleneklerine uymayan ithal fikirlerdi.
***
Atatürk de hiç yüz vermedi solculara, sosyalistlere, komünistlere…
Siz bakmayın Rusya’yı ürkütmemek ve bilhassa Azerbaycan ile birlikte diğer Türk Devletleriyle bağını koparmamak için kurdurduğu Komünist Partisi’ne…
Serbest Fırka gibiydi o da… “Çocuklar şimdi buraya geçin, sonra bakarız” babından…
Mustafa Suphi için mesela kılını kıpırdatmadı. Sonra Nazım için hiç dönüp bakmadı Atatürk… Nazım’ın yakınları tarafından yazılan “ağlak” mektuplara dahi cevap vermedi…
“Türk âlemi için en kötü rejim komünizmdir, nerede görülse başı ezilmeli” diyordu çünkü…
***
Hele İsmet Paşa…
Sosyalistler en kavi şamarı da “2. Adam” dedikleri İnönü’den yediler… Ne kadar parti kurdularsa hepsini kapattı İsmet Paşa…
İştesize 1946 ve 1950’ yılları arasından birkaç örnek;
Türkiye Sosyalist Partisi, Türkiye Sosyalist İşçi Partisi, Türkiye Emekçi ve Köylü Partisi, Amele ve Çiftçi Partisi, Çiftçi Köylü Partisi, Türkiye Sosyal Demokrat Partisi, Sosyalist Emekçi ve Köylü Partisi, Müstakil Sosyalist Parti, Sosyalist Parti…
Önceki yılları sormayın gari.
Bu kapatmalar da öyle böyle değildi tabii… Tutuklamalar, sürgünler, araya gitmeler falan…
***
Devamlı ağlıyorlar…
Türkiye’de bir türlü dikiş tutturamadılar.
Hoş dünyada nerede tutturdular ki?
Küba ve Venezüella demeyin sakın küserim.
Cebinizde dolar olmadan gidin de göreyim sizi.
***
Marx’ın yazdığı gibi değil tabii hiçbir şey! Engels’in babasının fabrikasında olduğu gibi de değil… Zaytung Gazetesi (Rheinische Zeitung) olsa da yazsalar bunları… Neyse Tekrar bizim sosyalistlere dönelim.
Devrim de yapamıyorlar. Kimi devirecekler? Halkoyu ile seçilen hükümeti mi, Mustafa Kemal’in kurduğu Cumhuriyeti mi, yoksa Mustafa İsmet Paşa’nın kurduğu çok partili sistemi mi?
Kiminle devirecekler peki?… Sol Sendikaların ağalarıyla mı?
Rakı masasından kaldırabilirseniz, lüks arabalarından indirebilirseniz, beş yıldızlı otellerden alıp meydanlara sürebilirseniz, tamam…
Ha Özgür Özel derseniz eğer biraz düşünürüm bak. Zira kendisi Komprador Ekrem ile birlikte Piro’yu devirdi…
Yapar mı yapar! Ülkedeki istihsal vasıtalarının mülkiyetini değiştirir. Zenginden alıp halka dağıtır.
Başı biraz CHP’ye oy veren zümreyle belaya girer ama olsun. Devrim devrimdir. Hem her devrim ilkönce kendi evlatlarına kıyar.
***
Yine ağlayacaklar… Türkiye hiç de onların dediği gibi olmadı çünkü. Bir sürü darbe, muhtıra, kalkışma hepsi boşa çıktı.
Arada bir “PKK’yı da biz bitiririz” gibi saçmalıklar da sergiliyorlardı… Hepsi ellerinden alındı şimdi.
Türkiye “kutlu bir dönemin eşiğine giriyor”…
Onlar ise Komprador Ekrem ile ağlaya ağlaya engelleme çabasında…