Çok biliyorlar

Çok biliyorlar… Öyle çok biliyorlar ki, o kadar çok biliyorlar yani… Çok fena biliyorlar…
Bildikleri öyle böyle şeyler değil yani, ne kadar biliyorsa artık, çok fazla biliyorlar…
Şu hepimizin pek yakından tanıdığı çokbilmişlerden bahsediyorum. Hani hiç suya sabuna dokunmayanlardan, elini sıcak sudan soğuk suya sokmayıp, her olayı balkondan seyredip, sonra da ben demiştim diyenler var ya işte onlardan…
Siz mücadele ederken, yanınızdaymış gibi görünüp keyiflerini hiç bozmadan uzaktan uzağa manzarayı kesenlerden…
Hiç değişmediler. Partili partisiz, sizden veya değil hiç fark etmez, hepsi aynı bu tipolojinin, hepsi aynı…
İşte size iki perdelik çokbilmişler oyunu…
BİRİNCİ PERDE: BAKKAL HASAN
Aloo, alooo!
Buyur Hasan Ağabey…
Siz ne yapıyorsunuz böyle?
Ne yapalım ağabey çalışıyoruz işte… Malum seçim faaliyetleri… Otuz ilçede sahadayız.
İyi de gardaşım böyle olmaz ki bu işler…
Eee, nasıl olur bu işler Hasan Ağabey, ne yapalım mesela?
Yok heri, şunu şöyle yapın, bunu böyle yapın, onu da öyle yapın!...
Olur, olur da Hasan ağabey, şey diyorum; gelsen de beraber yapsak hani, sen de bize omuz versen olma mı?
Ben gelemem ki gardaşım, bakkalı kime bırakacağım?
E yingem baksın birkaç günlüğüne ağabey, sen de bizimle beraber olursun?
Yingenin “acele bacısı” var be gardaşım komşulara gidecek…
Öyleyse yarın gel ağabey.
Yarın da benim baldızın kaynanasının kız kardeşinin oğlunun düğünü var…
E o zaman birkaç günlüğüne senin oğlan baksın dükkâna olmaz mı?
Yav aklıma geldi, geldi emme oğlanın da bu aralar halı saha maçları var, çok yoruluyor çocuk, çok.
Doğru söylüyorsun Hasan Ağam, sen de haklısın! Yerden göğe kadar haklısın. O kadar haklısın ki, çok haklısın yani…
İKİNCİ PERDE: EMEKLİ MEMUR
Alooo, selamın aleyküm gardaşım…
Vay, alemin kurdu! Aleyküm selam. Nerelerdesin Müdürüm?
La bırak gardaşım, müdürlüğümüz mü galdı. Emekli olduk olalı kendi çapımızda takılıyoruz.
İyi ya işte müdürüm. Gel o zaman. Nasıl olsa vaktin bol. Birlikte olalım. Senin tecrübelerinden faydalanırız.
Geleyim, geleyim de bu iş böyle olmuyor?
Hangi iş olmuyor müdürüm?
Şu PKK işini diyorum.
Nasıl olacak ki, Liderimiz son noktayı koydu işte... “Ya silahlarını teslim edecekler, ya da…”
İyi de gardaşım sağdan soldan bir sürü laf duyuyoruz. AHALİ TV’de konuşanlara bak. Sonra SIZCI TV’yi izle… Az önce KERATA TV’de konuştu birisi… Daha gazeteleri ve Sosyal Madde’de paylaşılanları saymıyorum bile…
Yav Müdürüm, sen devlet umuru görmüş adamsın. Sırtımızdaki hançer kolay çıkar mı sandın! Elbette zorlu olacak, elbette kontrollü olacak. Çok şükür Liderimiz ve yetkili kurullarımız her şeye hâkim. Bizlere düşen de kendi görev alanlarımızda kucaklaşmanın tabanda yayılmasını sağlamak. Ayrışmayı sosyal bütünleşmeye çevirmek. Sağduyulu hareket edip bölücülük bataklığına insanımızı düşürmemek…
Öyle diyon da, öyle olmuyor işte. Birileri farklı şeyler söylüyor.
Ne söylüyorlar ağabey? PKK devam etsin, şehitler verilsin, analar evlatsız, çocuklar yetim ve öksüz mü kalsın diyor, ne diyor bunlar? Türk ve Türkiye Yüzyılı’nda bu yükle mi yürüyelim? Bunu mu söylüyor bunlar?
Ya işte ık mık, cak cuk, gak guk…
Ya abi, Liderimizin “Önce Türkiye” dediğini nasıl unuturuz. Vatanımızın bir tek çakıl taşından vazgeçmezken, insanımızdan nasıl vaz geçeriz! Bırakalım başkalarının ne dediğini de biz yönümüzü ve gönlümüzü liderimize çevirelim. TÜRKGÜN okuyalım, BENGÜTÜRK izleyelim. Kendi sosyal ağlarımızı ve resmi yayın organlarımızı takip edelim. Zehirlenmeyelim ağabey, zehirlenmeyelim!
***
İşte böyle… Eminim bu iki perdelik oyunun farklı tezahürlerini sizler de aynıyla yaşamışsınızdır. Evet, hiç değişmediler, hiç… Çünkü her şeyi çok biliyorlar. Hem de öyle böyle değil. Epey çok biliyorlar…
Yine de onların canına kurban…