Devleti kurmak ve yaşatmak

YAYINLAMA:
Devleti kurmak ve yaşatmak

“Türkiye Cumhuriyeti Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Terörsüz Türkiye hedefimiz bu ebedi bütünlüğü korumak, kollamak ve yeni yüzyılda bütün yönleriyle güvenceye kavuşturmaktır.”

Lider Devlet BAHÇELİ

***

İki binli yılların hemen başıydı… Üniversite tahsilinin de henüz ilk yılları… Bir Türk Milliyetçisi olarak partiye gelir, uzun uzun sohbet ederdik…

Genç tarihçilerimizden Prof. Dr. Altay Tayfun Özcan ile uzun yıllar önce başlayan bir hukukumuz var. İzmir’de başlayan bu hukuk yıllar sonra da gururla devam ediyor.

Altay Tayfun Hocamızın yazdıklarını okuyunca ve söylediklerini duydukça işte diyorum, işte azizim, kararlılık ve çalışkanlık bir insanı hayallerine nasıl da kavuşturuyor…

O Altay Tayfun Hoca geçtiğimiz gün katıldığı bir söyleşide aynen şunları söyledi;

"Devletlerin kuruluşu ile devletlerin devam etmelerinin şartları çok farklıdır... Devletleri at üzerinde kurabilirsiniz ama at üzerinden idare ettiremezsiniz!!!."  

Gerçekten de “Devletin Devamlılığı-Bekası” açısından değerlendirdiğinizde Altay Tayfun Hocanın sözleri son derece önemlidir ve günümüzün birçok meselesini de vuzuha kavuşturan ifadelerdir.

Yani?...

Yani yıllar geçer, şartlar değişir. Kurduğunuz devletin içinde ve dışında başka amiller ortaya çıkar. Şartlar bu amilleri kurduğunuz devlete tehdide dönüştürebilir. İşte o zaman önlem almak zorunluluğu doğar. Bu önlemler eleştirilebilir, sayısız zorluk içerebilir fakat “devleti koruyup, kollamak ve yaşatmak için” bütün bunlara göğüs germe gibi bir mecburiyet hâsıl olur.

İşte büyük Devlet Adamları omuzlarına yüklenen sorumluluklarla böyle zamanlarda herkesin göze alamayacağı tarihi adımları atarlar…

Tıpkı Lider Devlet Bahçeli Beyefendi gibi…

 ***

Öyle ya… Tarihte kurulan… Hadi özelleştirelim; tarihte kurduğumuz hiçbir devlet kurduğumuz gibi devam etmemiştir ki. Zira kurarken verilen mücadele ve şartlar başkadır, devamını sağlayan amiller, şartlar ve alınan kararlar başkadır…

Selçuklu’yu cengaver bir ruhla batıya, Anatolya’ya gönderen şartlarla, Anadolu’da tutunması için verdiği mücadelenin şartları çok başka değil midir?

Keza Osmanlı için de durum öyle değil mi? İster kabul edelim isterse de isyan edelim! Osmanlı Devletinin kurulduğu mücadele şartlarıyla, zaman içinde Osmanlı devletini yaşatma zorunluluğunun doğurduğu şartlar değişmedi mi?

Padişahlara kardeşkanı döktüren o şartlardan bahsediyorum mesela… Mesela toprak yönetiminden… Anlamak ve kabul etmek ne kadar güç değil mi?

Neyse. Ya Cumhuriyetimiz… Kurulduğu gibi mi devam etti sizce? Bakın 1923’ten sonraki Atatürk, 1923 öncesinin Atatürk’ü müydü? Şayet O Mustafa Kemal, O Mustafa Kemal’se omuz omuza Kurtuluş Savaşı verdiği bazı Ülküdaşlarıyla neden “yol ayrımı” yaşadı acaba, neden?

Çünkü şartlar değişince, varlığınızın devamı için atacağınız adımlar da değişir. Bu bir gerçeklik, bu bir hakikattir.

Değişen şartlara, taarruzlara ve saldırılara karşı yeni önlemler almak devletlerin nefes alması, hız alması ve geleceğe doğru yol alması için zarurettir.

*** 

Tabii ki konumuz, “Terörsüz Türkiye”

Buraya kadar yazdıklarımızın hepsi aslında şu teminat için… Teminatı veren de Türk Devlet Aklı’nın şahsiyet bulduğu Devlet Bahçeli Beyefendi.

Ne dediler; “Şehit ailelerimiz ve gazilerimiz endişe etmesin. Onların başlarını öne eğdirmeyeceğiz. Pazarlık içinde değiliz. Al-ver sürecine tamamıyla kapalıyız. Türkiye’nin egemenlik hukukunu, Cumhuriyet’in kurucu ve kuruluş felsefesini zafiyete uğratacak hiçbir yanlışın içinde olmadık, olmayacağız!”

*** 

Evet, Büyük Devlet Adamları omuzlarında taşıdıkları tarihi sorumluluklar dolayısıyla zamanı geldiğinde çok büyük ve zorlu adımlar atarlar. Şimdiler de anlayamasak da bu adımlar Türklük adına birer dönüm noktasıdır. 

 

Yorumlar
Yorumlar yükleniyor...
Daha fazla yorum yükle...