Etrafımızda zifiri bir kuşatma var. Ancak bu kuşatma aynı zamanda silkinip kendimize dönmemize, başımızın çaresine bakmamıza, daha çok çalışıp, daha çok üretmemize ve kimseye muhtaç olmadan her işimizi milli imkanlarımızla görmemize vesile oluyor.

  Karanlığın en zifiri olduğu vakit, sabahın en yakın olduğu saattir. Etrafımızda zifiri bir kuşatma var.Ancak bu kuşatma aynı zamanda silkinip kendimize dönmemize, başımızın çaresine bakmamıza, daha çok çalışıp, daha çok üretmemiz ve kimseye muhtaç olmadan her işimizi milli imkanlarımızla görmemize vesile oluyor. Krizi fırsata çevirmek, kelimenin tam anlamıyla bu olmalı.

BAŞIMIZIN ÇARESİNE BAKTIK

  Terörle üzerimize geldiler. Dünyada bu kadar çok terör saldırısına maruz kalmış, bu kadar uzun süre bu kahpelikle mücadele edip bedel ödemiş ikinci bir ülke bulamazsınız. Bu belayı defetmek isterken, “bizim verdiğimiz silahları, helikopterleri, tankları kullanamazsınız” diyerek, elimizi kolumuzu bağlamak istediler. Yılmadık, vazgeçmedik, daha çok bilendik ve kendi silahımızı, tankımızı, topumuzu, helikopterimizi ürettik. İnsansız Hava Aracı temin edebilmek için çalmadığımız kapı kalmadı. İsrail’e muhtaç olduk. Ya vermediler veya verdiklerinin kullanım ve yedek parçalarında sorun çıkardılar. Kendi başımızın çaresine baktık. Dünyanın en iyi, en ileri SİHA’larını, İHA’larını milli imkanlarımızla hayata geçirip envanterimize soktuk. Sınırlarımızda, etrafımızda bir karanca bile dolaşsa haberimiz oluyor. Teröristlerin inlerine giriyor, sonlarını getiriyoruz.

SIRADA FIRAT’IN DOĞUSU VAR

  Fırat’ın batısından Akdeniz’e uzanan bir terör koridoru oluşturmak ve sınırımızın dibinde bir terör devleti kurdurmak için ellerinden geleni yaptılar. Suriye’den milyonlarca insan ülkemize aktı. Uyardık, stratejik ortaklığımızı, müttefikliğimizi hatırlattık. NATO ülkesi olduğumuzu dile getirip, terörle ortak mücadele etmemiz gerektiğin her platformda anlattık. Oralı bile olmadılar ve bildiklerini okudular. Kendi işimizi kendimiz gördük. Fırat Kalkanı Operasyonu ile Akdeniz yolunu kapattık. Zeytin Dalı Harekatı ile de Fırat’ın güneyindeki sınırımızı güvene aldık. Böylece Suriye’den göçü durdurduğumuz gibi, geri dönüşler için de bir zemin oluştu. Şimdi sırada Fırat’ın doğusu var. Buranın da temizlenmesi ve emniyete alınması an meselesidir. En azından bizim beklentimiz ve ümidimiz budur.

AZGINLIKLARI SONLARINI GETİRDİ

  FETÖ’nün kalleşliği ayrı bir kırılma noktası oldu. Bu hain taifesi bir zamanlar devletin en kritik kademelerine sızmış, köşe başlarını tutmuştu. Türk Silahlı Kuvvetleri içinde bu kadar etkin ve yaygın olduklarını kimse tahmin bile edemiyordu. Emniyet te, yargı da istediklerini yapıyorlardı. Bu kadar ileri gitmiş olmaları cesaretlerini arttırdı ve bir azgınlıkla darbe yapmaya kalkıştılar. Bu kahpeliği millet olarak bastırdık. 252 şehit verdik. Sonra anladık ki, bu hainler terörle mücadelede hep arkadan vurmuşlar. Altımızı oymuş, Türkiye’nin düşmanı gibi her sırrımızı, her mahremimizi asıl sahipleri olan yerlere servis etmişler. Darbe girişimleri, tarihin en büyük belasını, en derin ihanetini, en ileri düşmanlığını da kökünden yok etme fırsatı verdi bize. Azgınlıkları sonlarını getirdi. Bu terör örgütü ile mücadele henüz bitmedi, ama şimdi daha güvende olduğumuz muhakkaktır.

İYİ Kİ DE VERMEMİŞLER!

  Türkiye tarihin coğrafyaya dar geldiği bir bölgede. Güvenliğimizin tam olması için ileri bir hava savunma sistemine ihtiyacımız var. ABD’den parasını vererek Patriot almak istedik. Bildik film yine vizyona girdi. Olmayacak bahanelerle ertelediler, uzattılar, zorlaştırdılar, fiyat arttırdılar ve vermediler. Şimdi geriye bakınca, “iyi ki vermemişler” diyoruz. Çok daha uygun şartlarla, çok daha ileri bir teknolojiyi, S-400’leri Rusya’dan aldık. Şu sıralar teslimatı yapılıyor. Bu kadarla da kalmayacağı anlaşılıyor. Rusya ile bu süper sistemin ortak üretimini yapmayı planlıyoruz. Rusya’nın da bu işe sıcak baktığının mesajları geliyor.

KENDİ UÇAĞIMIZI YAPARIZ

  Kararlı tavrımız karşısında ABD’de Avrupa ülkeleri de şaşkına döndü. ABD yaptırım uygulayacakmış. Üretim ortağı olduğumuz F-35 projesinden bizi çıkaracaklarmış. Ellerinden geleni esirgemesinler. Her yaptırımları, her itirazları, her zorlukları bizim için yeni bir fırsat oluyor. Nitekim, bunu gördükleri için ne yapacakların şaşırmış durumdalar. Doluya koyuyorlar almıyor, boşa koyuyorlar dolmuyor. Trump başka şey söylüyor, Pentegon başka telden çalıyor. Uluslararası hukuk bizden yana. Sonuna kadar bu hakkımızı kullanırız. Olmazsa, S-400 örneğinde olduğu gibi, başımızın çaresine bakarız. Hedefimiz bu uçakları, hem de dünyanın en ileri sistemi, en yeni teknolojisini kullanarak kendimizin yapmasıdır. Bunu başarabilecek güce, imkana, zekaya ve birikime sahibiz. Beklentimiz, bu kararın biran önce verilmesi ve harekete geçilmesidir.

AB’NİN KEPAZELİĞİ

  AB’nin durumu daha da enteresan. Bize tam üyelik için bin dereden su getirdiler. “Siz bilirsiniz” dedik. Şimdi kendi ortaklıkları çatırdıyor. Bir de bu halleriyle bize ayar vermeye kalkışıyorlar. Tam bir kepazelik. Doğu Akdeniz’deki haklarımızı korumamız ve kullanmamıza güya set çekmeye kalkışıyorlar. Yaptırım uygulayacaklarmış. Çok da umurumuzda. Bildiğinizden geri kalırsanız, namertsiniz. 3 gemimiz Akdeniz’de ve dördüncüsü de yola çıkmak üzere. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin de kimseye minneti yok ve kendi yolunu çizmiş durumdadır. AB’ye girmesek de olur ve kaybedeceğimiz bir şey yok. Ama onların kötülüğü bizi mal sahibi yapmaya devam edecek.