81 ilde aday çıkaracağını söyleyen Meral Akşener tavrının net olduğunu göstermek için neden ilk önce Ankara ve İstanbul’da aday çıkarmadı?

Bu soru CHP tarafından cevap bulduğu için Meral Akşener’in çıkışları pek dikkate alınmıyor. Çünkü CHP de Akşener’in diğer illerde aday çıkararak “bak İstanbul ve Ankara’da da çıkarırım” tehdidiyle pazarlığı artırmak istediğini biliyor. İP Genel Başkan Yardımcısı Türker Yörükçüoğlu’nun, “Fedakarlık sırası CHP’de. 10 Büyükşehirde aday çıkarmayın” şeklindeki sözleri de bu pazarlığı doğruluyor.

CHP’nin yüksek perdeden bir cevap vermemesinin diğer bir nedeni olarak da “Akşener’in parti içinde yaşadığı sorunları aşmak için bu çıkışları yaptığı” düşünülüyor. Seçim sathına girildiğinde ittifak görüşmelerinin başlayacağına inanıyorlar. Geçmişte yaptıkları gibi yine 180 derece dönüş yapılabileceği ihtimalini göz önünde tutuyorlar. Tavşan aday Özgür Özel’de bu yüzden “ittifak yapmamak ‘harakiri yapmak’ anlamına gelir” diyerek bu dönüşü işaret ediyor.

Meral Akşener’in “blöf yapmıyoruz” derken bile blöf yaptığını, ilk adayını İzmir’de açıklamasının da ittifaksız yapamayacağı anlamına geldiğini dile getiriyorlar. İttifak siyasetine karşı olan birinin üç seçimdir neden ittifak ile seçimlere girdiğini anlatması gerektiğine inanıyorlar. “Akılları yeni mi başlarına geldi?” diye soranların yanında, “akıllarını mı kaybettiler?” diye soranların da azımsanmayacak kadar çok olduğu söyleniyor.

Bu gerekçelerin hepsi makul ve geçerliliği olan beklentilerdir. Ancak her hâlükârda değişmez iki gerçek daha vardır ve CHP ile İP bunlarla da yüzleşmelidir. Bunlardan birincisi; seçmende artık inandırıcılıklarının kalmadığıdır. İkincisinin ise; mevcut durumda ittifak yapsalar bile kazanma şanslarının olmadığı, HDP’nin de desteğine muhtaç olduklarıdır.

Meral Akşener, kendisinin de sonunu tahmin edemediği güya bir stratejiyle önümüzdeki seçimlere hazırlanıyor. “Kuruluş ayarlarımıza döneceğiz” diyor ama o ayarların da bozuk olduğunu ve ihanet üzerine kurulduğunu unutuyor.

Cumhurbaşkanı adayının tartışıldığı süreçten itibaren İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ve ABB Başkanı Mansur Yavaş‘ı CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na karşı kışkırtarak yaptığı mikserlikle de aynı amaca hizmet ediyor. CHP Kahramanmaraş Milletvekili Ali Öztunç yaptığı bir açıklamada, “Dün ortak olduğumuz partiler bugün CHP’yi karıştırmak istiyor” diyerek aslında Akşener’in siyasi geçmişine atıfta bulunuyor.

CHP ve İP’in ağız dalaşı bir yana, asıl önemli olan seçmenin ne düşündüğüdür. Başta İstanbul ve Ankara olmak üzere Mersin, Adana ve Antalya gibi büyükşehirleri CHP’nin kaybetmesi için İP’in ittifaktan ayrılmasına gerek mi var? CHP ve İP mevcut şartlarda ittifak yapsa bile bu belediyeleri tekrar almalarının ihtimali sıfırdır. HDP destek verse bile 2023 seçim sonuçlarının muhasebesini yapan seçmen bir daha aynı kararlılıkla bu ittifaka oy verir mi? CHP-İP-HDP üçgeninde buluşan ve iğrenç pazarlıkları her geçen gün kendi ağızlarıyla ifşa olan bu partilere seçmenin oy vermesi için bir sebep kaldı mı? Bu ittifakın yönettiği belediyelerde halka hizmetin H’si var mı?

Seçimlere ister ayrı adaylarla, ister ittifak olarak girseler de sonuç bu partiler için hüsrandır.

Meral Akşener işte bu kaybediş gerçeğini geçte olsa gördüğü için ayrı adaylarla seçime girmek zorunda kaldı. Bu tantanayı “ilkesel” bir kılıfa büründürmek için de 6’lı masada yediği yemeğin hesabını Kemal Kılıçdaroğlu ve iki yaverine kesti. Aynı kazanda kaynadığı ortaklarından zeytinyağı muamelesi görmek istedi.

Hala kafasında “ittifak mı” yoksa “ayrı aday mı” şüphesini taşıdığı için de İstanbul ve Ankara adaylarını açıklamak yerine İzmir’i tercih etti. “İşbirliği” diyerek açık bıraktığı kapıdan da Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce’yi içeri aldı.

İnce’nin adı İP’in İstanbul adaylığı için geçti.

Oldu olacak Akşener’de Memleket Partisinin Ankara adayı olsun. Bakalım bu kombinasyon halüsinasyonla mı sonuçlanacak yoksa reenkarnasyonla mı?