Yeni bir seçim mağlubiyetine doğru hızla sürüklenmekte olan muhalefet partileri ele avuca gelen bir siyasi program oluşturmak yerine, “Müflis tüccar eski defterleri karıştırır” misali, eskide kalmış meseleler üzerinden yeni hikâyeler çıkarmaya çalışıyorlar.

Helalleşme…

Kürt(çülük) meselesi…

Şimdi de başörtüsü…

Her geçen gün realiteden biraz daha uzaklara savrulan bir muhalefet olgusuyla karşı karşıyayız. 

Cumhur İttifakı’nın uyumlu birlikteliği altında ileriye doğru devinim gösteren bir Türkiye gerçeği var. 

Elbette hayat pahalılığı hâlledilmesi gereken akut sorunlar listesinin en tepesinde… 

Hükümet üretici güçleri harekete geçirecek ekonomik tedbirler alarak yatırım ve istihdama yönelik politikalar geliştiriyor.

6 ayda yüzde 400 kâr eden bankalar Merkez Bankasının düşük faiz politikasına ayak uydurup üretime kaynak aktarımı yaparsa ekonominin hızlı bir toparlanma sürecine girmemesi için bir neden kalmıyor.

Hükümet bir yandan da düşük gelirli vatandaşın sırtında kambur oluşturan yüksek ev kirası sorunsalını çözüme kavuşturmak için sosyal konut projeleri başlattı. 

Türkiye savunma sanayiindeki teknolojik atılımıyla dünyanın gıpta ettiği ülkeler arasına girmeyi başardı. Yerli otomobil TOGG’un seri üretimine yakında geçilecek. 

Karadeniz ve Akdeniz’deki enerji kaynağı arayışları olanca hızıyla devam ediyor.

Ülkenin asıl meseleleri buralardayken, 6’lı masa toplantısından bir gün sonra CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, başörtüsüyle ilgili bir çıkış yaptı. 

Hükümetin somut projeleri hayata geçirmesi seçmende pozitif bir geri dönüş yaratırken Kemal Bey’in 6’lı masası hayali ihracat peşinde…

Kılıçdaroğlu’nun AK Parti ve MHP tarafından çoktan çözüme kavuşturulmuş başörtüsü meselesini yeniden gündeme getirmesi elbette tek bir sebebe indirgenmemeli. 

Kemal Bey, muhafazakâr halk tabakalarının CHP’li bir iktidar senaryosunda ikinci sınıf vatandaş muamelesine uğramayacağının garantisini vermeye çalışıyor. “AK Parti döneminde kazanmış olduğunuz sosyal haklar tarafımızca güvence altına alınacaktır” mesajını muhafazakârlıkla sembolik bir ilişkisi bulunan başörtüsü üzerinden iletiyor.

Peki, niyet neydi, ne hasıl oldu?

Günlerdir CHP’nin başörtüsü yasağının sürdürülmesinde bu zamana kadar nasıl ayak direttiği konusu gündemde… 

Çünkü AK Parti ve MHP’nin ortaklaşa olarak son verdiği başörtüsü mağduriyetine alarmist bir söylemle yaklaşarak yasağın sürdürülmesi için Anayasa Mahkemesi’nin kapısını aşındıran CHP’ydi.

Kılıçdaroğlu’nun sosyal medya hesabından başörtüsü için kanun teklifi vereceklerini söylemesinden sonra Ahmet Davutoğlu ve Temel Karamollaoğlu’nun peş peşe destek mesajları atması, bu basit algı oyununun 6’lı masanın son toplantısında kurgulandığının ve fikrin mucitlerinin de Davutoğlu ve Karamollaoğlu olduğunun göstergesidir. 

CHP’nin getireceği yasa teklifine Cumhur İttifakı’nın hayır diyeceğini öngörerek muhafazakârların asıl temsilcilerinin kendileri olduğu yönünde kolaya kaçan bir algı oluşturma çabaları da kabak gibi ortadadır. 

Yazık gerçekten… Yaşları 60’ın üstündeki liderler, çocukların tenezzül etmeyeceği basit algı oyunlarıyla Türkiye’de muhalefetçilik oynadıklarını zannediyorlar.

Yıl 1974, Başbakanlığı sırasında Bülent Ecevit Meclis’te bir konuşma yaparken ana muhalefetin sıralarına dönüp “Artık muhalefeti de biz yapacağız” der.

Anlaşılan o ki 6’lı masa gibi yetersiz bir muhalefetle sınanan Türkiye’de muhalefet misyonunu da Cumhur İttifakı üstlenmek zorunda…