Fatih Terim’i anlamak zor gerçekten… Elinde bu kadar gol kimlikli oyuncu varken, neden çift ön liberolu bir sistemi tercih eder. Neden çift santrfor denemez? Neden ilk olarak savunan bir görüntü verir.

Tamam, bu sezon yalnız Türkiye değil, Avrupa da hedef. Olmalı da, yoksa bu kadar masrafın geri dönüşü için Süper Lig yetmez.

Belki de Terim, oradaki güçlü takımlara karşı bir ezber oluşturmak için bir hazırlık yapıyordur. Yine de güçlü takımlara, oyununu kabul ettirecek futbolcuların enerjisini yükseltecek saldırgan bir takım daha iyi olmaz mı? Giresunspor 44 yıl sonra döndüğü ligde kendisini göstermek istiyordu. Galatasaray’ın isminden de korkmadı, yaptığı transferlerden de. Orta saha çizgisinden başladı baskıya. Ne Taylan’a ne Berkan’a oyuna çıkma, pas verme şansı tanımadı. Bu baskı, Sarı Kırmızılıları zorladı.

Yarım saat boyunca rakip alana geçmekte zorlanan Galatasaray, Taylan’ın uzun pası, Feghouli’nin uyanıklığı, Diagne’nin fırsatçılığı ile skorda dengeyi değiştirdi. Oyun değil, oyuncu üstünlüğü ile geri düşen Giresunspor, ardından biri kurtulan, iki penaltı, bir kırmızı kart ile soyunma odasına ‘isim’ farkıyla kaybederek gitti.

TARİHİ KAFA

İkinci yarıda takımı 2-0 galip, rakip 10 kişi, yine ev sahibi baskılı, konuk kontratak peşinde. Ve Marcao, 30-40 metre depar atarak gitti, rakip alanda bulunan takımın en genci, umudu Kerem’e kafa attı. Brezilyalının, bu tavrının sözcüklerle anlatılır tarafı yok, bir futbolcu hangi ruh haliyle böylesi bir maçta arkadaşına kafa atar?

Bilinmez ama belki de, o kafa Kerem’e atılmadı.