Süper Lig, eski adıyla Birinci Lig 62 yılı geride bıraktı.

1959’dan bu yana köprünün altından çok sular aktı. Çok büyük rekabetler, büyük olaylar, keyifli sezonlar, her biri ayrı öyküyle şampiyonluklar yaşandı. Üç büyük derken, dört, dörtten sonra beş, ardından altıncı şampiyon…

Artık, hepsi tarihin tozlu sayfalarındaki yerini aldı.

Şimdi, belki de, bir kez daha benzeri yaşanmayacak (ki yaşanmasını asla istemeyiz) bir lig başlıyor. Öyle ki, en temel unsuru seyircisi olmayacak. Geliri azalacak, artan takım sayısına bağlı çeşitli sıkıntılar yaşanacak. Devre arası olmayacak mesela…

Geçen sezon başlayan olumsuz koşullar altında ligi bitiren kulüpler, bir buçuk ay içinde, dinlendi, çalıştı, transfer yaptı. Hem de yokluklar içinde. Futbolun devamı için herkes elinden gelenin fazlasını yaptı. En kötü koşullarda morali yükseltecek hamleler yapan, artan zorluklara rağmen pes etmeyen tüm kulüpler de alkışı hak ediyorlar.

Ve lig başlıyor…

Bu yalnızca bir lig değil. Pandeminin ürkütücü gölgesi altında bir tarih yazma fırsatı. Rekabete hazırlanan futbol ailesi, şimdi, rekabeti saha dışına çıkartmadan, dürüst, sportmence, kavgadan uzak ‘futbol oynama’ zamanı…

‘Hoş geldin futbol” deme zamanı…