Faydasızların oluşturduğu 6+1’li masanın perişanlıklarını görünce ülke yönetiminde söz sahibi olamadıklarına bir kez daha şükür ediyoruz.

Siyaset, kazanmak için yapılır elbette ama işin ucunda kaybetmekte vardır. Seçimler kaybedilir de, kazanılır da… Birkaç milletvekili eksik veya fazla, birkaç belediye eksik veya fazla…

Siyasette önemli olan omurgayı kaybetmemektir. İlkelerini, siyasi duruşunu, yürüyüşünü, çizgini, vizyonunu, hedefini kaybetmemektir aslolan.

Milletimizin teveccühü sadece iktidara verilen oylarla kıyaslanmaz, muhalefet de aldığı oy kadar teveccüh görmüştür. İktidara verilen oylar ne kadar saygın ise muhalefete verilen oylar da o derece saygın ve makbuldür. Birini beğenip diğerini yok saymak elbette millet olma şuuruna ters ve tezattır. Milli birlik ve beraberlik ülküsüne karşıtlıktır.

Kendilerini muhalefet olarak konumlandıran ama asıl muhalefeti iktidarı yıkmak için Türkiye’ye yapan CHP ve İP’in başını çektiği 6+1’li masa bugün muhalefet olma şuurundan yoksun olduğu için bocalamakta ve parti içi bunalım yaşamaktadır.

Kendi içlerinde bile ahlaki bir mücadele vermekten bihaberdirler…

Türkiye muhalifi bu partiler öyle bir noktaya gelmişlerdir ki; ne ilkeleri kalmıştır ne omurgaları ne vizyonları ne de çizgileri…

Masa içinde gizli masa kurmuşlar…

Anlaşma içinde özel anlaşmalar yapmışlar…

İttifak içinde ihtilaf oluşturmuşlar…

Birbirinin kuyusunu kazıp, arkadan iş çevirmişler…

Medeni insanlar gibi oturup konuşmaktan bile aciz hale gelmişler…

Birbirilerinin yüzüne bakacak halleri kalmamış, bir kaşık suda boğmak için fırsat kollamışlar…

Değişim türküsünün notalarını bile tutturamamış, her kafadan farklı bir makam uydurmuşlar…

Bol keseden makam mevki dağıtmaları bile ne kadar çıkar odaklı bir siyaset izlediklerini görmek açısından yeterlidir.

İnsan bir noktadan sonra 6+1’li masanın içler acısı halini yazdığı kağıda, tükettiği kalem ucuna, kafa yorduğu zamana acıyor.

CHP’deki koltuk kapmaca yarışında ne kadar ahlak ihlali sayılabilecek ayak oyunu varsa hepsini ziyan etmeden kullanıyorlar.

O kadar batağa saplanmışlar ve gözlerini karartmışlar ki makama oturtmak için “geçmişi temiz bir tane adamın olmadığını” söyleyebiliyorlar.

İP kongresinde Meral Akşener’in kürsünden savurduğu hakaretler ve sinir krizi geçirdiği patolojik ve histerik haller alkış alıyor.

İttifakın diğer küsurat partileri de yangından kaçırdıkları malın keyfini sürüyor

HDP’yle yaptıkları ortaklıktan zerre utanç duymuyorlar.

Akla ziyan bu masanın yolu hiçbir zaman ‘Büyük Türkiye’den geçmedi. Bundan sonra da kesişecek gibi görünmüyor.

Bazen “iyi ki ülkeyi yönetmiyorlar” diye şükrediyorsunuz…