Forum öncesinde Kadın Komisyonları Genel Koordinatörü Serap Gül, önceki dönem Merkez Kadın Komisyon Başkanı Firdes Işık, Genel Başkanımızın eşi Havva Geylan, Türkiye Kamu-Sen Kadın Komisyonu Başkanı Leyla Polat, Şube Kadın Komisyonu Başkanları ve Üyeleri ile Türkiye’nin dört bir yanından Ankara’ya gelen Türk Eğitim-Sen üyesi kadınlar Anıtkabir ziyareti gerçekleştirdi.

Anıtkabir ziyaretinin ardından “Cumhuriyetle Başaran Kadınlar”forumunun açılış oturumu gerçekleştirildi.Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan ve Genel Merkez Yönetim Kurulu Üyelerinin de hazır bulunduğu forumsaygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı.

Gül: Birinci vazifemiz olan Türk istiklalini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet muhafaza ve müdafaa etme şuurunu hiçbir vaziyette terk etmeyeceğiz.

Türk Eğitim-Sen Kadın Komisyonları Genel Koordinatörü Serap Gül forumun açılış oturumunda bir konuşma yaptı. Bugün sinesinde yetişmekle iftihar ettiğimiz Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. Yılını kutluyor olmanın haklı kıvanç, mutluluk ve heyecanını yaşadıklarını belirten Gül, sözlerini şöyle sürdürdü: “Başöğretmenimiz Mustafa Kemal Atatürk ve dava arkadaşlarının bıraktıkları kutlu emaneti korumanın ve güçlendirmenin sorumluluğunu bilen Türk eğitimcileri, Türk Eğitim Sen’liler olarak bir kez daha yinelemek isterim ki; birinci vazifemiz olan ‘Türk istiklalini, Türk Cumhuriyetini, ‘ilelebet muhafaza ve müdafaa etme’ şuurunu hiçbir vaziyette terk etmeyeceğiz. Atamızın ve dava arkadaşlarının açtıkları yolda, gösterdikleri hedefe Türk Eğitim Sen’liler olarak durmadan, yorulmadan, yılmadan yürüdük, yürüyoruz, yürüyeceğiz” diye konuştu.

Geylan: Aynen Cumhuriyetin kuruluşunda olduğu gibi Türk ve Türkiye Yüzyılının inşa sürecinde de temel güç kaynağımız yine kadınlarımız olacaktır.

Daha sonra Genel Başkanımız Talip Geylan, forumun açılış konuşmasını yaptı. Cumhuriyetimizin kurucusu büyük Atatürk’ü tarihimize hediye eden Zübeyde Hanım’ı minnet ve Fatihalarla anarak sözlerine başlayan Geylan, “Cumhuriyeti biz kadınlarımızla kurduk. Cumhuriyete giden yolu da kadınlarımızla döşedik. Türk Yüzyılına ilerlerken kadınlarımız bu aziz milletin yüksek şuurunu, kahraman Türk kadınının kadim geleneğini, ferasetini, cesaretini, bilgeliğini muhafaza etmeye yaşatmaya devam ediyorlar. Bununla iftihar ediyoruz. Yürekten inanıyorum ki, 21. Yüzyıl Türk Asrı olacaktır. Aynen Cumhuriyetin kuruluşunda olduğu gibi Türk ve Türkiye Yüzyılının inşa sürecinde de temel güç kaynağımız yine kadınlarımız olacaktır” dedi.

Bölücü teröre kurban verdiğimiz kadın eğitimcilerimizi de rahmetle anan Geylan, “Şehitlerimizi unutmayacağız. 26 Ekim 1993’te Diyarbakır Bismil’de daha 21 yaşındayken babasıyla birlikte katledilen Neşe Alten’i nasıl unutalım? 25 Ekim 1993’te Bitlis Erikli’de eşi ve kızıyla birlikte şehit edilen Yasemin Tekin’i nasıl unutalım? 9 Haziran 2017’de Batman Kozluk’ta bölücü hainler tarafından 22 yaşında toprağa düşürülen Aybüke Yalçın’ı nasıl unutalım?” dedi.

Geylan: Ortadoğu’da bize rağmen düzen kuramayacaklar!

İsrail’in Filistin saldırılarını kınayan Geylan, “Gazze’de yaşananlara karşı olmak için insan olmak yeter! Masumların, çocukların, kadınların, savunmasızların katledilmesini lanetliyoruz. Operasyon başladığı anda İngiliz, Fransız, Alman, ABD uçak gemileri İsrail’e geldi. Yine ABD Başkanı, İngiltere ve Almanya Başbakanları İsrail’deydi. Görüyoruz ki hedef sadece Filistin ya da Gazze değildir. Bu tablo, yıllardır alışılagelen İsrail yayılmacılığının ötesinde BOP’un altın vuruşudur. Medeniyet denilen tek dişi kalmış canavar yeni bir Haçlı ruhuyla İsrail’in ardında saf tutmuş durumdadır. Dolayısıyla bu, başta Doğu Akdeniz enerji kaynakları olmak üzere bir paylaşım davasıdır. Bunun içinde Ortadoğu’nun yeniden şekillenmesi gerekmektedir. Ama tüm dünya bilmelidir ki; Türkiye Cumhuriyeti, bölgenin en etkin devletidir. Dolayısıyla Ortadoğu’da bize rağmen düzen kuramayacaklar! Bilindiği gibi yıllardır terör aparatını kullanarak devletimizi zayıflatmaya çalışıyorlar. Filistin saldırıları da bunun bir ayağıdır. Bölgede güçlü, etkili bir devlet istemeyen yayılmacı devletlere inat Türkiye, inisiyatif alan önemli bir aktör olmaya devam edecektir” diye konuştu.

Üyesi olduğundan dolayı asla başına iş gelmeyecek tek sendika Türk Eğitim-Sen’dir.

Genel Başkan Talip Geylan, Türk Eğitim-Sen üyelerine de hiçbir şeyden korkmaması çağrısı yaptı. Geylan şunları kaydetti: “Kamu çalışanları ve eğitim çalışanları şunu bilecek: Üyesi olduğundan dolayı asla başına iş gelmeyecek tek sendika Türk Eğitim-Sen’dir. Her estiğinde rüzgârın hüviyetine, formatına göre birileri yalpalar, renk değiştirir, düşer, yıkılır ama bu ülkede rüzgâr nereden eserse essin, yalpalamayacak ve üyesi mağdur olmayacak tek sendika Türk Eğitim-Sen’dir. Hiçbir meslektaşımızın korkmasına gerek yok!” dedi.

Geylan: Cumhuriyetimizin 100’üncü yılını halkımızla coşku içinde kutlayacağız.

Genel Başkan Talip Geylan, Cumhuriyetimizin 100’üncü yılını gurur ve coşku içinde kutlayacaklarını söyleyerek, “27 Ekim Cuma günü Atatürk yaka kokartlarımızda işyerlerimizde olacağız. Aynı gün tüm illerimizde şubelerimiz, şehir merkezinde ya da Atatürk anıtı önünde basın açıklaması yapacak ve Atatürk anıtlarına çelenk koyacak. Ardından halkımıza Türk bayrağı ve Cumhuriyetimizin 100’üncü yılı dolayısıyla hazırladığımız broşürü dağıtacağız. Cumhuriyetimizi halkımızla birlikte coşku içinde kutlayacağız” dedi.

Geylan: Önümüzdeki süreçte en önemli gündem maddelerimizden biri de ÖMK’nın adına yakışır şekilde, öğretmenlerin muhatap olduğu tüm mevzuat ve süreçleri kahır ekseriyetle ihtiva edecek şekilde yeniden düzenlenmesi olacaktır.

Öğretmenlik Meslek Kanunu ile ilgili önemli açıklamalar yapan Genel Başkan Geylan, Türk Eğitim-Sen’in geride kalan 4 yıllık süreçte Öğretmenlik Meslek Kanununa dair ne yapılması gerekiyorsa yaptığını, bu noktada alınların ak, başlarının dik olduğunu söyledi. Türk Eğitim-Sen’in bu süreçte her türlü gayreti ortaya koyarken, başkalarının kariyer sınavı kapıya dayanana kadar hiçbir şey yapmadığını, kariyer sınavı süreci başlayınca da öğretmenlerimizin büyük tepki ve öfkesi ortaya çıktığında -seçim sathına girmememizin de etkisiyle- kanunun önemini fark ettiklerini belirtti. Bundan sonra da manipülasyonların ve istismarların başladığını ifade eden Geylan, “Kanunla ilgili 1 milyonu aşkın öğretmen kitlesinin öfkesi, tepkisi siyasiler ve siyasilerin kontrolündeki birtakım sendikalar için verimli bir tarla oldu. Aylarca öğretmenlerin haklı tepkisini, taleplerini kendi kurgularına uygun şekilde tepe tepe kullandılar. Sadece onlar değil, ülkemizdeki her sosyal hadiseyi bu ülkenin huzurunu, refahını tahrip etmek için fırsat kollayan birtakım mihraklar da harekete geçti. Sosyal medyadaki manipülasyonu hatırlıyorsunuz. Manipülasyonların arkasında maksatlı bir organizasyon vardı. Biz bunları da gördük.

Öte yandan CHP, ÖMK’nın iptali istemiyle Anayasa Mahkemesine başvurdu ve ardından AYM, kanunla ilgili birkaç hususu iptal etti. Aylarca sınav üzerinden meslektaşlarımız tahrik edildi ama ilginçtir ki CHP’nin başvuru dilekçesinde sınavın iptali talebi yok. Manipülasyonları yapanların derdi, tasası öğretmenler ve eğitim çalışanları değildi. Onlar başka mutfaklarda kurgulamış tiyatro oyuncularıydı. Nitekim ÖMK sürecinde bunu net şekilde yaşadık.

Tabi ÖMK süreci henüz tamamlanmadı. Önümüzdeki süreçte en önemli gündem maddelerimizden biri ÖMK’nın adına yakışır şekilde öğretmenlerin muhatap olduğu tüm mevzuat ve süreçleri kahır ekseriyetle ihtiva edecek şekilde yeniden düzenlenmesi olacaktır. Düşünebiliyor musunuz kanunun adı Öğretmenlik Meslek Kanunu ama kanunun içinde öğretmen istidamı, öğretmen yetiştirme, öğretmenlere yönelik şiddet, tayin ve nakiller, ödül ve cezalar, teşvik uygulaması yok. Bu noktada sendikamız, eksik hususların kanunda yer alması ve öğretmenlerin talep ve beklentilerinin hayat bulması için gayretlerini sürdürecektir” diye konuştu.

ÖMK’da Zorunlu Hizmet Tazminatı mutlaka yer almalıdır.

Elverişsiz koşulların hâkim olduğu bölgelerde görev yapan öğretmenlere Zorunlu Hizmet Tazminatı ödenmesi talebini yineleyen ve bunun ÖMK’da yer almasını isteyen Geylan, “Bilindiği gibi Hükümet 2016 yılında çakılı istihdam modelini getirdi. Bunun gerekçesi bazı bölgelerde öğretmen istikrarının sağlanamamasıydı. Türk Eğitim-Sen olarak elverişsiz bölgelerde öğretmen istikrarının sağlanmasının yolunun öğretmenleri çakılı istihdamla esir etmek değil, öğretmenlere Zorunlu Hizmet Tazminatı ödemesi getirmekle mümkün olacağını dile getirdik. Nitekim bu talebimiz dönemin Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk tarafından da kabul edildi ve Eğitimde Vizyon Belgesi’nde yer aldı. Şimdi sıra bunu hayata geçirecek kanuni düzenlemededir” dedi.

Rotasyon uygulamasının meslektaşlarımıza hiçbir katkısı olmayacaktır.

Rotasyon konusuna değinen Geylan, “Kamuda rotasyonun gerekçesinin makam/işletme körlüğü oluşmasıdır. Ama öğretmenlerde böyle bir durum söz konusu değildir. Çünkü öğretmenler her yıl yeni bir öğrenci ve veli profili ile muhatap oluyor. Dolayısıyla bu kadar huzursuzluğun olduğu bir ortamda öğretmenleri yeni bir tartışmanın içine dahil etmemek lazım. Ülkemizin belli bölgelerinde görev yapan genç meslektaşlarımız rotasyonu savunuyor. Zannediyorlar ki rotasyon getirilirse tayin olabilecekler. Böyle bir şey söz konusu değil! Sayın Nabi Avcı döneminde 12 yılını dolduran öğretmenlere rotasyon uygulaması gündeme geldi ve bununla ilgili bir simülasyon yapıldı. Buna göre sadece 12-13 bin öğretmenin, üstelik sadece ilçe içinde yer değiştirebildiği görüldü. Dolayısıyla rotasyon uygulamasının nakil bekleyen meslektaşlarımıza bir katkısı olmayacak” diye konuştu.

Algı kapasitesi, duygu durumu, bilgi birikimi komisyon üyelerinin takdirini etkileyen unsurlardır. Dolayısıyla mülakatla adaleti sağlamak mümkün değildir.

Mülakata karşı olduklarını yineleyen Geylan, “Mülakat adalet ve ehliyetin katilidir” dedi. Öğretmenlere getirilmesi planlanan mülakatla ilgili önemli açıklamalar yapan Geylan, “Mülakat komisyonları Türkiye’nin en inançlı, en hassas insanlarından da oluşsa, sonuçta mülakatı yapay zekâ uygulaması yapmıyor, insan yapıyor. Algı kapasitesi, duygu durumu, bilgi birikimi komisyon üyelerinin takdirini etkileyen unsurlardır. Dolayısıyla mülakatla adaleti sağlamak mümkün değildir” diye konuştu.

Ek ders ücretleri ile ilgili imza kampanyamıza yüksek katılım bekliyoruz.

Türk Eğitim-Sen’in, ek ders ücret ödeme katsayılarının gündüz öğretiminde 140’tan 280’e, gece öğretiminde ise 150’den 300’e artırılması için Türkiye genelinde başlattığı imza kampanyasının devam ettiğini hatırlatan Geylan, “İnanıyorum ki, Milli Eğitim Bakanı Sayın Yusuf Tekin de ek ders ücretlerinin komik olduğunun farkında. Dolayısıyla ek ders ücretleri konusunda ciddi bir talep ortaya koyalım ve imza kampanyasına yüksek katılım sağlayalım ki, Sayın Bakan da konuyla ilgili harekete geçsin” diye konuştu.

21. Yüzyılda olmamıza rağmen hala üniversitelerde demokrasi kültürünü yerleştiremediysek, o halde nasıl Türkiye yüzyılını inşa edeceğiz?

Genel Başkan Talip Geylan, üniversite idari personelinin tayin ve nakilleri ile ilgili dilekçe kampanyası başlatacaklarını da bildirdi. Geylan, “Üniversite idari personelinin başta eş durumu olmak üzere tayin ve nakilleri ile ilgili uygulama birliği sağlanması ve yönetmelik çıkarılması için YÖK nezdinde dilekçe kampanyası başlatacağız” dedi

Geylan, akademik kadro tahsisinde yaşanan sorunlara dikkat çekerek, akademik yeterliliği sağlamış olma şartıyla, kontenjan ve kadro sınırı olmaksızın profesör, doçent unvanlarının verilmesi gerektiğini söyledi.

Rektör atama usulünü de eleştiren Geylan, “Şu anda rektör atamalarında seçim filan yok! Birtakım lobilerin lojistiğiyle yürütülen bir süreç var. Oysa üniversiteler her anlamda toplumun öncü kuruluşlarıdır. Demokrasi kültürünün yerleşmesi anlamında da lokomotif görevi görür. Dolayısıyla bütün üniversite çalışanlarının hür ve müstakil iradeleriyle seçilmesi gerekiyor. Sandıktan en yüksek oy alan kişinin rektör olarak atanması doğru olacaktır. 21. Yüzyılda olmamıza rağmen hala üniversitelerde demokrasi kültürünü yerleştiremediysek, o halde nasıl Türkiye yüzyılını inşa edeceğiz?” dedi.

Bizim için; Türkiye, Devletimizin kuruluş felsefesidir.

Türkiye Kamu-Sen ve Türk Eğitim-Sen’in sadece sendika değil, aynı zamanda milli bir sivil toplum kuruluşu olduğunu söyleyen Geylan, “Türkiye bizim her şeyimiz.  Bizim aklımızda hep Türkiye var. Bizim dilimizde her daim Türkiye var. Bizim gönlümüzde her zaman Türkiye var. Biz Türkiye sevdalısıyız. Biz onu için ne diyoruz; Türkiye Sevdamız, ekmek için kavgamız! Ekmek kavgamızın yani sendikacılığımızın önüne Türkiye sevdamızı koymuşuz. Peki bizim sevdamız olan, kara sevdamız olan Türkiye nedir? Bizim için; Türkiye, Devletimizin kuruluş felsefesidir. Türkiye Anayasamızın ilk dört maddesidir. Atatürk’tür, İstiklal Marşı’dır, Türkçe’dir, Başkent Ankara’dır. Laik, sosyal ve hukuk devleti anlayışıdır. Bizim için Türkiye Anayasa 42. Maddede ifade edilen eğitim dilinin sadece ve sadece Türkçe olduğu bilincidir. Bizim için Türkiye Anayasa 66. Maddede anlamını bulan milli kimlik şuurudur. Onun için diyoruz; Türkiye sevdamız ekmek için kavgamız diye. Buradan bir kez daha haykırıyoruz: Ne mutlu Türküm diyene!” şeklinde konuştu.

Açılış oturumunun ardından “Dizelerde Türkiye Cumhuriyeti’nin Yüzü” Şiir Yarışması ve “Tuvallerde Türkiye Cumhuriyeti’nin Yüzü” Resim Yarışmasının ödül törenleri de yapıldı. Genel Başkan Talip Geylan ve Genel Merkez Yönetim Kurulu Üyeleri dereceye giren eser sahiplerine ödüllerini takdim etti.

Programın öğleden sonraki bölümünde “Cumhuriyetle Başaran Kadınlar Forumu” gerçekleştirildi. Hacettepe Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yonca İldeş, Gazi Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi, Beden Eğitimi Ve Spor Eğitimi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Filiz Fatma Çolakoğlu ve Hacı Bayram Veli Üniversitesi Dr. Öğretim Üyesi-Türkiye ve Türk Dünyası İktisadi ve Sosyal Araştırmalar Vakfı Başkanı Aybüke Yalçın forumun konuşmacıları oldu.

Forumun ardından Genel Başkanımız Talip Geylan konuşmacılara çiçek takdiminde bulundu. Geylan ayrıca önceki dönem Merkez Kadın Komisyonu Başkanı Firdes Işık’a da emekleri dolayısıyla teşekkür ve minnetlerini ileterek, çiçek ve hediye takdiminde bulundu.