Alman düşünce kuruluşu German Institute for International and Security Affairs, "Mısır, Suudi Arabistan ve BAE: İttifakın Sonu" başlıklı çarpıcı bir rapor yayımladı.

Son 10 yılda Mısır, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri hükümetlerinin fiili ittifakının Orta Doğu'daki gelişmeler üzerinde önemli etkisi olduğu belirtilen raporda ortak amacın demokratik dönüşümü engellemek, İran ile Türkiye'nin bölge üzerindeki etkisine karşı koymak olduğu kaydedildi.

Arap devletleri arasındaki ikili ilişkilerdeki çıkar ayrılıklarının son aylarda gün yüzüne çıktığı ifade edilirken ortak bölgesel ittifakın çok az başarı elde ettiğine dikkat çekildi. Raporda şu ifadeler yer aldı;

Çatışma potansiyeli hem ekonomik hem de bölgesel siyasi meseleler açısından belirgin hale geldi ve gelecekte artması muhtemel. Takip eden yıllarda üç otoriter devlet kendi bölge ve güvenlik politikalarını koordine etti. Ortak çıkar, bölgedeki demokratik çabaları engellemek, özellikle Abu Dabi ve Kahire tarafından tehdit olarak algılanan faaliyetleri durdurmak ve Türkiye'nin, özellikle de İran'ın Suriye üzerindeki nüfuzunu engellemekti. Riyad bölgeyi her şeyden önce ana güvenlik sorunu olarak görüyor.

Husi milislerine karşı askeri müdahale, Libya'da darbeci Hafter'e verilen destek ve Katar'a yönelik uygulanan ambargolar bu fiili ittifakın üyeleri arasındaki yakın işbirliğinin çarpıcı üç örneği olarak gösterildi.

Raporun devamında şu ifadelere yer verildi;

Ancak bu müdahaleler sonuçsuz kaldı. Yemen'de Husi milisleri, özellikle İran'ın yardımıyla Suudi-BAE askeri koalisyonuna karşı kendini savunmayı başardı. Riyad ve Abu Dabi politikalarını değiştirmek zorunda kaldılar ve en geç bu yılın başından itibaren hem Husiler hem de İran ile bir anlaşmaya varmak adına askeri zafer peşinde koşmayı bıraktılar. Libya'da Abu Dabi ve Kahire, Hafter'i askeri açıdan güçlendirmeyi başardılar ancak onun iktidarı ele geçirmesine yardım edemediler. Bunun yerine Türkiye ülkenin batısındaki nüfuzunu pekiştirdi. Katar ablukası bir başka başarısızlıktı. Bu arada üç rejimin bölgesel siyasi konularda birlikte hareket etme isteği önemli ölçüde azalmış görünüyor. Üstelik ikili ilişkilerdeki çıkar farklılıkları da giderek belirginleşiyor. (Star)