31 Mart 2018 yerel seçimlerine İP ve HDP ittifakıyla giren CHP, kazandığı belediyelerdeki “sıfır hizmet” çizgisine bir de “HDP diyetini” ekledi. CHP’li belediyelerde HDP’liler önemli görevlere getirilirken, AK Parti ve MHP’ye oy verdiği için işten çıkarılanların yerine de terörist yakınları alındı. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Kazandığımız belediyelerde kimse işten çıkarılmayacak. Bu size Kemal Kılıçdaroğlu’nun namus sözüdür” demesine rağmen binlerce vatandaş işten çıkarıldı, verilen namus sözü yere düştü. Kirli pazarlıkların at koşturduğu yerel seçimler dağdan kente inecek teröristlerin iştahını kabarttı.

CHP’li İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu seçildiği günden bu yana İstanbul’a hizmet yerine kariyer planlamasıyla uğraştı, arta kalan zamanlarını da tatil yaparak değerlendirdi. Terörist Selahattin Demirtaş’ın çizgisini çok beğendiğini söyledikten hemen sonra yerlerine kayyum atanan HDP’li belediye başkanlarını ziyaret etti. İBB’de işten çıkarılan binlerce kişinin yerine HDP’nin desteğinin diyeti olarak Kandil referanslı kişileri doldurdu. Bütün bunlardan arta kalan zamanlarında da CHP içi fitne kazanına odun taşıdı.

CHP’li Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş ise daha seçilmeden başladı algı çalışmalarına. Olmayan icraatların algısını yapmak için büyük uğraşlar verdi. Aşırı yağışlar neticesinde Ankara’yı sel götürdüğünde ortadan kayboldu, kar yağışı nedeniyle yollar kapandığında evinde mahsur kaldı. Başkent, başkent olalı böyle bir zulüm görmedi.

CHP’li İzmir Büyükşehir Belediyesi kentin su ve koku sorununu çözmek yerine özerk para ve bayrak basmaktan bahsetti. Kıbrıs Rum Kesimi’ne mavi boncuk dağıttı, Yunan’dan daha çok Yunan tezlerine sarıldı.

Mersin, Adana gibi büyükşehir belediyeleri diğerlerinden farklı değildi. MHP’ye oy veren, kendini Ülkücü olarak tanımlayan kaç kişi varsa hepsi işten çıkarıldı. Mobing yapıldı, istifaya zorlandı. Yerlerine ise bölücü artıkları dolduruldu. Şehrin çöplerini dahi temizlemekten aciz belediye başkanları HDP’ye diyet mesaisine girdi.

CHP, İP ve HDP’den aldığı yerel desteği bölücülere peşkeş çekti. Bunun sonucunda milletin ödediği vergilerle HDP üzerinden Kandil’e mali destek yolu açıldı, park ve bahçelerde PKK paçavrasının amblemleri yer aldı, belediye meclislerinde bölücü söylemler kullanıldı, kayyum atanan HDP’li belediyelerin boşluğunu CHP’li belediyeler doldurmaya başladı. Kandil’in seçim üzerinden yaptığı tehditler CHP’yi tutsak hâle getirdi.

Yerelde karşılaştığımız bu çirkin manzara, MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli’nin 2024 Mart’ında yapılacak olan yerel seçimlere yönelik açıklamasının son derece hayati olduğunu gösterdi.

MHP Lideri’nin, “CHP ve HDP başta olmak üzere muhalefet partilerinin yönetimi altında inim inim inleyen belediyelerin milli iradenin müdahalesiyle kurtarılması önümüzdeki en sıcak gündem konusu hâline gelmiştir. Bilhassa İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Antalya, Aydın, Muğla, Hatay, Eskişehir, Tekirdağ ve Mersin Büyükşehir Belediyeleri ile birlikte HDP’nin terör örgütü PKK’ya yardım ve yataklık maksadıyla zehirleyip seferber ettiği belediyeler mutlaka el değiştirmeli ve cumhurun yönetimine geçmelidir. Yerel yönetimlerdeki mevzi ve merkezkaç istila son bulmalıdır” şeklindeki sözleri bizatihi milletimizin arzu, talep ve beklentisini karşılayan ifadeler oldu.

Milletimizin huzur ve refahı için çaba göstermesi gereken CHP’li yerel yönetimlerin HDP ve Kandil’in huzuru için çalışmasından daha büyük tehlike ve tehdit var mıdır? Kentlerin su, temizlik, yol, park gibi ihtiyaçlarının giderilmesi gerekirken bunun yerine genel siyasete HDP merkezli girişimlerle katılmak ne kadar tabiidir? Belediye meclislerinin kentin sorunların çözüm adresi olması gerekirken PKK propagandasının yapıldığı alanlara dönüştürülmesi ne kadar milli vicdana uygundur?

2024 yerel seçimleri için şimdiden başlayan kirli pazarlıklar CHP ve türevlerinin amacının asla millete hizmet olmadığını ispatlıyor. Bu kafadarların ihale-kadro-bölücülük üçgeniyle sunduğu sacayağının millete zulüm reçetesi olduğu bir kez daha tescilleniyor.

Aziz milletimize önümüzdeki yerel seçimlerde önemli bir görev düşüyor. Bu görev de; yerel yönetimlerin ülke yönetimiyle uyumlu çalışabileceği, yerel hizmetin artacağı, belediye icraatlarının genel siyasetin gerisinde kalmayacağı, ehil ellerin milletle buluşacağı yönetimleri iş başına getirmek… 

Sokağını dahi temizleyemeyen belediyeleri sandıkta süpürmek gerek…