Eğer grubun en köklü ve güçlü takımına 4 gol attıysan, grubun ikinci güçlü takımı ile oynayacağın maçın kazanılması demek, yolun yarılanması demekti. Bunu yapacak gücü de vardı, motivasyonu da… A Milli Takım Teknik Direktörü Şenol Güneş, buna bir de “2002 ruhu” yüklemesi yaptı.

Norveç, birçok takımın hayalini kurduğu ikiz ‘dev’ santrfor golcü avantajı ile tutturdukları zaman başa bela bir takımdı..

A Milli Takım sakin başlangıcı golle yaptı. Türkiye, Malaga’da oynanan maçın ev sahibi konumundaki Vikingler ne olduğunu anlamadan öne geçti. Bu Norveç’e çok ciddi olarak, “kontrolü bir an kaçırırsan, cezası ağır olur” uyarısı oldu.

Norveç’in ağır aksak, arkasını kollayarak temkinli oyunu, millilerin yüksek özgüveni, oyunun bizim sahamızda, ancak tehlikeden uzak sürdü. Türkiye’nin kontrolündeki oyunda Sörloth’un topu direkten dönünce, milliler hemen öne çıkıp rakip alana geçti. Yusuf’un kornerinde savunmada kulelere direnen Çağlar, bu kez onların arasından gol için kafayı vurdu.

Güneş’in çocukları, sonra oyuna istediği gibi yön verdi. Rakibin baskıyı arttırmasına, tempoyu hızlandırmasına izin vermedi. Kendine güvenli, gücünün farkında ve ezberini bilerek oynadı. İlk yarının sonunda Lille yapımı pozisyonda iki golün asistini yapan Yusuf pozisyonu sonlandırabilseydi, maç ilk yarıda bitebilirdi. Fişi çekmek, Hollanda maçında Hakan’ın attığı gol benzeri vuruşta ilk golün sahibi Ozan’a kaldı.

Ve A Milliler, istediğini, istediği gibi oynayarak aldı. Kimse diğerinden öne çıkmadı, kimse takımı taşımadı, herkes görevini sonuna kadar yaptı. Ve sonuç, bekle bizi Letonya… Ardından, bu disiplin ve inançla KATAR 2022…