Herkesin üzerinde ittifak ettiği bir gerçek olarak, çok zor ve sıkıntılı bir yılı geride bıraktık. Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Türk milleti olarak, geride bıraktığımız yıl içerisinde felaketin de, ihanetin de her türlüsünü yaşadık. Koronavirüs salgını öne çıkmış olsa da, tek meselemiz bu olmadı. Hatta bu belayla dünyada en doğru, en etkili ve en sonuç alıcı mücadeleyi yapan ülke olarak öne çıktık. İbretle ve hayretle zillet güruhunun virüs üzerinden de siyasi hesaplar yaptığını gördük.

TERÖRÜN BİTMESİ İÇİN HDP’NİN KAPATILMASI ŞART

Terör belasını defetmek için uzun yıllardır mücadele ediyoruz. Geçtiğimiz yıl içinde bu konuda bir dönüm noktası yaşadık. Önceki yıllarda yapığımız Zeytin Dalı, Fırat Kalkanı ve Barış Pınarı Harekâtlarının ne kadar önemli, ne kadar hayati olduğu çok daha net ortaya çıktı. İçerideki teröristleri dağlardan, şehirlerden çok büyük ölçüde temizlediğimiz gibi, dışarıda da kaçacak, saklanacak inleri kalmadı. Kahraman güvenlik güçlerimiz olağanüstü bir mücadele verdi ve bu katil sürüsünün sonunu getirmeye çok yaklaştı. Bu aşamada üzerinde önemle durulması gereken nokta, bu mücadelenin diğer alanlarda da aynı kararlılıkla verilmesidir. Siyasi uzantılarından suç işleyenler zaten yargı önüne çıkarılmıştır. HDP denilen terör partisinin de bir daha açılmamak üzere kapatılması şart olmuştur. Her ne kadar zillet güruhu terör partisi HDP’ye ve kravatlı terörist Demirtaş’a sahip çıkmayı bir görev hâline getirmiş olsa da, bütün bunları aşmak zorundayız. Terörü tamamen gündemimizden çıkarmak istiyorsak, HDP gibi siyasi görünümlü terör oluşumlarına daha fazla müsaade edemeyiz.

HER YERDE HAKKIMIZI SAVUNDUK

Mavi Vatan için verdiğimiz mücadele ayrı bir destandır ve bu yönüyle de geride bıraktığımız yıl hafızalara kazınmıştır. Hak ve hukukumuzu korumakta kararlılığımız kan emici emperyalistleri çok rahatsız etmiştir. ABD’sinden Rusya’sına, Fransa’dan Almanya’sına, Suudi Arabistan’dan Mısır’ına, Yunanistan’ından Ermenistan’ına kadar bize düşmanlık edip, karşımıza dikilmeyen kalmadı. Kimi Yunanistan gibi açıktan saldırdı, kimi Macron gibi arkadan dolanıp namertlik etti. Sözde müttefik ve stratejik ortak olduğumuzu söylediler, sonra hiç utanmadan arkadan vurmaya yeltendiler. Bizi Antalya Körfezi’ne hapsetmeye uğraştılar. Bu kalleşliklerin önümüzdeki yılda da devam edeceği anlaşılıyor. Libya’nın meşru hükümeti ile yaptığımız anlaşmalar ve buna bağlı olarak oradaki varlığımız her şart altında devam edecektir. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin artık bağımsız bir devlet olarak dünyada tanınması için harekete geçmenin zamanı gelmiştir. Ege’de hiçbir şekilde statü değişikliğine izin vermeyeceğimiz bilinmelidir. Suriye’de akan kanın durmasını samimi şekilde isteyen dünyadaki tek ülkeyiz ve buna devam edeceğiz. Her durumda hakkımızı savunduk, hukukumuzu koruduk, gerektiğinde sahaya inip alayına birden meydan okuduk. Bundan sonra da bu yoldan dönüş olmayacaktır ve kararlılıkla varlığımızın, güvenliğimizin, hukukumuzun, menfaatlerimizin gereği neyse o yapılacaktır.

FELAKETLERLE UĞRAŞTIK

Bütün bu alçaklıkların yanında deprem, çığ düşmesi, uçak kazası, sel baskını gibi felaketlerle de uğraşmak zorunda kaldık. Kimileri bunu 2020 yılının uğursuzluğuna bağladı ama biz Türk milleti olarak kadere inananlardanız. Hepsini göğüsledik, hepsinin yaralarını sarıp kaldığımız yerden devam ettik. Yaraların sarılması sırasında zilletin yine yanlış tarafta durduğunu, moral bozmak, karalamak ve yıkmak için seferber olduğunu üzülerek izledik. Ne başımıza gelen felaketlerde, ne Kovid salgınında ülkemizin ve milletimizin yanında durmadılar. Her şartta siyasi hesaplarını ülkenin varlığının ve birliğinin önüne geçirip, vatan-millet düşmanları ile paslaşmaktan, iş birliği yapmaktan, onlara malzeme verip azdırmaktan geri kalmadılar. Düşmanla uğraşmak görevimiz ama bu zilleti ne yapacağımızı, nasıl iflah edeceğimizi bilemiyoruz.

AŞILAR GELDİ

Koronavirüs salgını ne yazık ki bütün hızıyla devam ediyor. Türk milleti olarak çok tedbirli olmak, bu belayı hep birlikte yok etmek bir vatan görevi hâline gelmiştir. Salgın sadece Türkiye’nin meselesi değildir ve vaka artışları istisnasız dünyanın her yerinde yükselmiştir. Devletimiz bu illeti en az hasarla atlatabilmemiz için en başından itibaren olabilecek her şeyi yapıyor, her tedbiri alıyor. Son alınan tedbirlerle birlikte vaka ve hasta sayıları hızla gerilemeye başlamıştır. Bunun yanında ilk parti aşılar gelmiştir ve en kısa zamanda uygulanacaktır. Aşılamaya bağlı olarak bahar aylarına daha rahat gireceğimizi umuyoruz.

AZERBAYCAN’IMIZIN ZAFERİ

2020 yılının en muhteşem, bizi en çok sevindiren ve heyecanlandıran olayı ise can Azerbaycan’ımızın yaklaşık 30 yıldır işgal altında bulunan Karabağ’ı geri almasıdır. Ermenistan denilen devletçiğe ve Paşinyan denilen teröriste unutamayacakları bir ders verilmiş ve Karabağ hasreti dinmiştir. Karşımızdaki şer güçlerinin bu ağır mağlubiyeti sindirmeleri zaman alacaktır. Onun için dikkatli olmak gerekiyor. Bu Ermenistan denilen devletçiğe ve onun başındaki terörist yöneticilere hiçbir şartta güvenilemeyeceğini unutmamalıyız. Bu vesile ile kardeş Azerbaycan’ımızın bu yüksek zaferini bir defa daha canı gönülden kutluyoruz.

TÜRKGÜN gazetesi olarak, 2020 yılına damga vuran medya organı olduk. Yılın en büyük gelişim gösteren gazetesi olmanın gururunu yaşadık. Yeni yıla çok daha iddialı ve hazırlıklı giriyoruz. Bu vesile ile bütün emeği geçenleri ve çalışma arkadaşlarımı yürekten kutluyorum.