“8 Mart Dünya Kadınlar Günü”nü kutladılar…

“Kadın” diye İP’çi Topuklu ile terörist Buldan’ı yan yana getirdi biri…

Kıyamet loptu İP’te…

Ama HDPKK’li Buldan utanmadan, “Kadınların birlikte fotoğraf çektirmesinden korkuyorlar. İki kadının isminin bir araya getirilmesinden atılan tweetden bile korkuyorlar. Kadınların ittifakından rahatsız oluyorlar” diyebildi…

Sapla saman birbirine karışmış durumda ülkede…

LGBT cambazları, kadın istismarcıları, demokrasi hokkabazları sökün etti ortalığa!

Müslüman Türk’ün mahallesinde salyangoz satıcıları dolaşıyor…

“Kadın” dediğin, anne, yâr, dost, hayat yoldaşı, yuvayı yapan dişi kuş, “ayakları altında Cennet olan” muhterem varlık… Hayat kaynağı!

8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde kadın yoktu, kavga vardı…

*

Aklını yitirmiş şarlatanın biri kızlarımıza “baba evinden kaçın” tavsiyesinde bulunuyor…

“Kadının gece bara gitmesini” özgürlük sayıyorlar…

Y-CHP’li Kadıgil, lezbiyenleri alkışlıyor…

Karanlık OdaTV, Mecliste “kadına yönelik şiddet araştırılsın önergesi MHP ve AKP oylarıyla reddedildi” propagandasında…

Taksim’de HDPKK ve LGBT’li azmışlar gösteri yapmaya kalkıyor, Buldan başlarında…

Taşıdıkları pankartın birinde ne yazıyor bakın: “Aşk heteroseksizm din-le-mez!”

“Azmışlar”, azgınlığın peşinde… Sorsanız “kadın hakları”!

Televizyonlarımızdaki diziler zaten evlerimizdeki bomba…

Dikkat edin çoğunda “eşcinsel, gay, feminen tip”ler özellikle rol buluyor…

“Çarpık ilişkiler”, “gayri meşru çocuklar”, “zenginlik” üzerinden ahlâksızlığın üstün gösterilmesi dikkat çekici…

Resmî nikâh ile dinî nikâhın çarpıştırılması ayrı bir hikâye…

Manevî değerlerimiz ha bire erozyona uğratılmakta…

Sonrası… Sokaklarda cinayetler, darmadağın olan yuvalar…

*

“Türk kadını” için MHP Lideri Devlet Ata, “Türk kadını yuvasının da, yurdunun da zarafet, zekâ ve ziynetle taçlanmış fertleridir” derken…

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye kadına şiddet sorununu çözer, ülkemiz için asıl tehdit bu hastalıklı zihniyettir” ifadelerini kullanırken…

Y-CHP, FETÖ ve PKK’nın sözcüsü gibi çalışan Cumhuriyet gazetesinin yazarı arsız yazısında aynen şunları yazıyor:

“Her baba evi öyle sanıldığı kadar güvenli değildir. Aksine çoğu baba evi tehlikenin merkezidir. Ve bazen sokaklar o baba evinden çok daha güvenlidir. O yüzden, o despot, o dayakçı, o adaletsiz, o ikiyüzlü, o sinsi, o hesapçı, o güvenilmez babaların evinden erkenden çıkın gidin kızlar. Hısım akraba ne derse desin, elâlem ne düşünürse düşünsün, hiç kafaya takmayın. Geleneklerin, inançların, korkuların pabucunu dama atın. Geçmişin hatalarını genetik bir günah gibi siz de anneleriniz gibi boynunuzda taşımayın. Sizden beklenen her şeyi yapmayın ve sizden beklenmeyen bazı şeyler yapın. Sokakların, sizi bir ömür korkuya tutsak kılan bir baba evinden daha tehlikeli olduğunu söyleyenlere gülüp geçin.”

Sonunda gelecekleri nokta buydu işte…

“Sandık” ümidi kalmamış ihanet şebekesi, kadınlarımıza kızlarımıza musallat oldular…

Ahlâksızlık diz boyu…

“Anayı babayı terkedin” diyor, “baba güvenilmezdir” diyor, “genetik günahı anneleriniz boynunda taşıyor” diyor ve “sokaklar daha güvenli” diyor!

Barlara gidin, ona buna kaçın, sevgilinizle hayatınızı yaşayın, herşeye gülüp geçin nasihatinde bulunan bir ahlâksızlık!

Anasız, babasız, ailesiz, anarşist, inançsız kadınlar isteyen azmış bir kafa!

O’nu Türk kadınlarının “feraseti”ne havale ediyorum!