3 Temmuz 1911 günü İşkodra’da görev yerine varan Ali Fethi, İşkodra’daki görevine başlayalı henüz 2.5 ay olmuştu ki, İtalyanların Trablusgarp için ültimatom vermeleri ve Kuzey Afrika’daki son Osmanlı toprağı olan Trablusgarp (Libya)’a askeri harekât başlatmaları üzerine Trablusgarp Harbi’ne katılmıştır.

ATATÜRK’ÜN BAŞBAKANLARINDAN ALİ FETHİ OKYAR’IN ASKERİ ÖĞRENCİLİK DÖNEMİ VE ASKERLİK HAYATI-7

Manevralar 17 Eylül’de başlayacaktı. Daha 4 gün vardı. O güne kadar Paris’i gezmeyi planladılar. 16 Eylül’de üçü birlikte, trenle Picardie’ye hareket ettiler. Picardie’de Fransız askeri karargâhında kendileri için ayrılan odalara yerleştiler. Avrupa’nın tüm devletlerinin temsil edildiği manevralara sivil ve asker 60-70 delege katılmıştı. Konuklar Fransız mutfağının en güzel yemekleri ve içkileriyle ağırlanıyordu. Ertesi gün. 17 Eylül 1910’da manevralar Birinci Dünya Savaşı yıllarında Fransız Orduları Baş Komutanı ve Mareşal olan General F. Foch’un komutasında başladı. Önce gösterişli bir geçit töreni yapıldı. Daha yeni fabrikadan çıkmış, pırıl pırıl Fransız ağır topları geçerken, uçaklar alçak uçuşlar ve akrobatik gösterilerle geçit törenine heyecan veriyorlardı.

Daha sonra, yüksek rütbeli bir Fransız subayı, gözlemci konuklara harita üzerinde manevrayı yapacak birlikler hakkında bilgi verdi. Manevraların daha çok Almanlara dönük bir strateji içinde planlandığı hemen anlaşılıyordu. Picardie Manevraları’nın ikinci günü, manevra alanı üzerinde alçaktan uçan iki uçak çarpıştı. Pilotları öldü. Çarpışmada parçalanan uçaklardan biri M. Kemal’in hemen az ötesine düşmüştü. Mustafa Kemal sekiz on metre daha ileri hatlarda bulunsaydı feci bir kazaya kurban gidebilirdi. Bu olay, Türk heyetini de, yabancı gözlemcileri de fazlasıyla üzdü. M. Kemal’e “geçmiş olsun” dediler.

Picardie Manevraları yapılırken gözlemciler fikirlerini de açıkça söylüyor, harekâtı kritik ediyorlardı. M. Kemale manevranın kurmay heyetindeki, bir Fransız albaya fikirlerini açık açık söylemiş, harekâtta gözden kaçan zayıf noktaları belirtmişti. Onun bu eleştirileri General Foch’a kadar ulaştırılmış olmalı ki, Manevranın son günü akşamı verilen bir ziyafete binbaşıdan aşağı rütbeliler çağrılmadığı halde, Mustafa Kemal özel olarak çağrılmış, General Foch’la tanıştırılmıştı.

Manevraların son ve üçüncü günü (21 Eylül 1910), Fransız ordusu kara ve hava kuvvetleri ile birlikte 2 saat süren bir geçit resmi daha yaptı. Hemen bütün gözlemciler Fransa’nın askeri gücünde fikir birliği içindeydiler. Atatürk, manevra alanından ayrılırken, Fethi (Okyar)’ye şunları söylüyordu:

Bu kadar hazırlık ve kuvvet sulh içinde yapılmaz. Bunun arkasından harp gelir. Bizler aklımızı başımıza toplamalıyız. Çıkacak bir harp, bütün dünyayı ateşe verebilir ve biz bu harbin dışında kalamayız…

PARİS’TE RAPOR HAZIRLADILAR

Fethi Bey, Binbaşı Selahaddin ve Kolağası Mustafa Kemal Beyler, ertesi gün (22 Eylül 1910), Paris’e döndüler. İki gün içinde Harbiye Nezaretine gönderilecek raporu hazırladılar. Fethi (Okyar) daha sonra yayınlanan anılarında şöyle diyordu:

Paris’e dönünce, Harbiye Nezareti’ne gönderilecek raporu beraberce hazırladık ve bu kanaatimizi açıkça bildirdik. Ülkemiz için bulutlan beliren bir dünya savaşından önce düşünülmesi gereken başka buhranlar, anlaşmazlıklar, için için kaynayan bunalımlar vardı. Bunları adlandıramıyor, fakat daha çok ülke dışında olunca hissediyorduk…

Rapor tamamlanıp imzalandıktan sonra Binbaşı Selahaddin Bey, Selanik’e görevine döndü. Fethi Okyar ve Atatürk, bu fırsattan faydalanarak Paris çevresindeki bazı silah fabrikalarını gezdiler. Bunlar arasında Paris yakınlarındaki Saint Chamrod fabrikası da vardı. Atatürk, Fethi Okyar ve yabancı bazı askeri delegelerle birlikte 28 Eylül 1910 günü bu fabrikayı ziyaretlerinde bir grup fotoğrafı da çektirdiler.

Daha sonra Fethi Bey’in (Okyar) anılarında belirtildiği gibi, bir daha bu fırsatı yakalayamayız, bir daha göremeyiz düşüncesiyle İsviçre, Hollanda ve Belçika devletlerini içine alan ve 14 gün süren bir gezi yaptılar. Ne yazık ki, bu gezi sırasında hangi şehirlere gittikleri, nereleri ziyaret ettikleri hakkında fazla bilgi sahibi değiliz. Gezinin on beşinci günü (10 Ekim 1910) M. Kemal sevgili arkadaşına veda ederek Paris’ten Selanik’e döndü.

ALİ FETHİ BEY, İŞKODRA’DA

Ali Fethi, 25 Haziran 1911’de kendi arzu ve isteği ile İşkodra Kuva-yı Mürettebesi Erkan-ı Harbiyesi’ne tayin edilmiş ve Triyeste yolu ile İşkodra’ya gitmek üzere hareket etmiş ve 3 Temmuz 1911 günü görev yerine varmıştır.

İşkodra’daki görevine başlayalı henüz 2.5 ay olmuştu ki, İtalyanların Trablusgarp için ültimatom vermeleri ve Kuzey Afrika’daki son Osmanlı toprağı olan Trablusgarp (Libya)’a askeri harekât başlatmaları üzerine Trablusgarp Harbi’ne katılmıştır.

TRABLUSGARP HARBİ

Avrupa’daki sömürgecilik yarışına birliğini geç tamamladığı için gecikmeli olarak başlayan İtalya, gözünü Kuzey Afrika’ya dikmişti. Trablusgarp, Bingazi ve Habeşistan’ı ele geçirmek için faaliyete başlayan İtalya; 28 Eylül 1911’tarihinde Osmanlı Devleti’ne 24 saatlik bir nota verdi. Bu sürenin sonunda 29 Eylül 1911’de verdiği ikinci bir nota ile Trablusgarp’ı işgal edeceklerini bildirerek harp ilan etmişti.

Osmanlı Hükümeti temsilcileri, ordunun savaşacak durumda olmadığı gerekçesiyle diplomatik bir çözüm arayışına girdiler. Buna karşılık Ali Fethi, Mustafa Kemal, Enver gibi dönemin genç subayları, Enver Bey’in evinde toplandılar. Enver Bey onlara, “göz göre göre vatan parçasının teslim edilmek istendiğini, bu durumda kendilerinin müdahale etmeleri gerektiğini ve gönüllü arkadaşlar olarak oraya gidip savaşmalarının gerektiğini” söylemiştir. Aynı gün akşam Enver’in evinde Ali Fethi, Mustafa Kemal, Eşref (Kuşçubaşı, Teşkilat-ı Mahsusa’nın Başkanı), Süleyman Askeri, Mümtaz ve Hamdi Beyler tekrar toplandılar. Toplantıda Trablusgarp’a gizli olarak, sahte kimliklerle gidilmesi ve yerli halkı teşkilatlandırarak savaşılmasına karar verildi. Aldıkları bu kararı Ali Fethi, Mustafa Kemal ve Enver Bey Harbiye Nazırı Mahmut Şevket Paşa’nın makamına giderek iletmişlerdir. Mahmut Şevket Paşa işin çok gizli tutulmasını istedi ve kendilerinin izinli sayılacaklarını pasaport işlemleri için gerekli kolaylığın da sağlanacağı teminatını vermiştir.

Bunun üzerine Paris’e giden Ali Fethi Bey, burada gerekli hazırlıkları yapmış ve yanına tıp öğrenimi yapmış ve yapmakta olan beş askerî doktoru alarak Paris’ten hareket etmiştir. Kılık kıyafetlerini değiştirip, değişik kimlikle aldıkları pasaportlarla, Marsilyalı bir kayıkçı kayığı ile başlayan deniz yolculuğu çok çetin geçmiş ve Tunus’un Sfax Limanı’na varan Ali Fethi buradaki Müslümanların da yardımlarıyla 10-15 gün süren zorlu bir yolculuktan sonra tahminen 10-12 Ekim 1911’de Trablusgarp’a varmıştır.

Ali Fethi Genelkurmay Başkanlığının 1 Ekim 1911 tarihli şifre emriyle Albay Neşet’in komutasındaki 42. Tümen’in Tümen Kurmay Başkanlığı’na atanmıştır.

Ali Fethi ,cepheye ulaştığında askeri bakımdan durum çok kötü bir vaziyette idi. İtalyanların Ekim ayında başlattıkları bombardımanlarla sahil boyundaki halk perişan olmuş, kuvvetlerimiz geri çekilmiş ve 6 Ekim 1911’de Trablusgarp kenti, 4 Ekim 1911’de Tobruk ve 8 Ekim’de Derne işgali başlamış, 13 Ekim’de Derne, Homs ve Bingazi İtalyanlar tarafından ele geçirilmişti.

Birliklerimiz Garyan mıntıkasında toplanma çalışmalarına başlamış iken, Albay Neşet durumun vahametinden dolayı ümitsizliğe kapılmış, tam bu sırada cepheye ulaşan ve acı gerçekle yüz yüze gelen Ali Fethi, kısa sürede karargâhtaki işlerini bitirerek birliklerin başına geçmiştir. Mısır yoluyla Tobruk, Derne ve Bingazi’ye gelerek yerli halkı örgütlemeye başlayan Enver Bey ve Mustafa Kemal de yerli kuvvetleri toplayarak karşı faaliyetlere başladılar.

YARIN: BALKAN HARBİ VE SONRASI