ATATÜRK’TE İSLAMİ BİLGİ İLE BİRİKİMİN OLUŞUMU VE KAPSAMI -II

Atatürk’ün baba soyu, Konya/Karaman’dan gelerek Manastır Vilayeti’nin Debre-i Bala Sancağı’na bağlı Kocacık’a yerleşti. Aile sonradan Selanik’e göç etti. Mustafa Kemal’in baba tarafından soyu, Anadolu’nun da Türkleşmesinde önemli roller oynayan “Kızıl- Oğuz” yahut “Kocacık Yörükleri Türkmenleri”nden gelmektedir.

ATATÜRK’ün baba soyu ile ilgili önemli bilgileri verenlerden birisi de, M. Kemal’in Selanik’te mahalle ve okul arkadaşı, eski milletvekillerinden Hacı Mehmet Somer Bey’dir. Somer’e göre; “Atatürk’ün ataları hakkında benim bildiğim şunlar: Atatürk’ün ataları Anadolu’dan gelerek Manastır Vilayeti’nin Debre-i Bala Sancağı’na bağlı Kocacık nahiyesine yerleşmişlerdir. Bunları ben Selanik’in ihtiyarlarından duymuştum. Kocacıklıların hepsi öz Türkçe konuşurlar. İri yarı adamlardır. Bunların hepsi Yörüktür. Hayvancılıkla geçinirler, sürüleri vardır. Bir kısmı da kerestecilik ederler. Bunların kıyafetleri Anadolu Türkmenlerine benzer. Yaşayışları, hatta lehçeleri de aynıdır.” Atatürk’ün babasını ve dedesi “Kızıl Hafız Ahmet”i tanıyan eski Aydın Milletvekili Tahsin San Bey ve eski Umumi Müfettiş ve Milletvekili Tahsin Uzer’den Kılıç Ali’nin ve Tahsin San Bey’den E. B. Şapolyo’nun naklettiği bilgiler de, Atatürk’ün baba soyunun “Anadolu’dan Rumeli’ye geçmiş olan Yörüklerden” olduğunu göstermektedir. Yukarıda da değinildiği gibi, Atatürk’ün baba soyu, Konya/Karaman’dan gelerek Manastır Vilayeti’nin Debre-i Bala Sancağı’na bağlı Kocacık’a yerleşti. Aile sonradan Selanik’e göç etti. Dedesi Ahmet ve dedesinin kardeşi Hafız Mehmet’in taşıdığı “kızıl” lakabı ve yerleştikleri nahiyenin adı olan “Kocacık”ın da gösterdiği üzere; Mustafa Kemal’in baba tarafından soyu Anadolu’nun da Türkleşmesinde önemli roller oynayan “Kızıl-Oğuz” yahut “Kocacık Yörükleri Türkmenleri”nden gelmektedir.

BABA OCAĞI: KOCACIK

1448’den 1912 yılına kadar 464 yıl kesintisiz Türk egemenliğinde kalan ve 1912’ye kadar varlığını “nahiye merkezi” olarak sürdüren Kocacık, günümüzde Yukarı Jupa Belediyesine bağlıdır. Makedonya’nın batı kesiminde yer alan Kocacık’ın kuzeyinde Debre, güneyinde Struga ile Ohri, doğusunda Kırçova, batısında ise Arnavutluk yer almaktadır. Kocacık matematik konum olarak 41-42 derece kuzey enlemi (paraleli) ile 20-21 derece doğu boylamı (meridyeni) arasında bulunmaktadır. Debre’nin güneydoğusunda yer alan Kocacık, denizden 1.080 m. yüksekliktedir. Stogova Dağı’nın “Kocacık Yaylası” adı verilen bölümünün batı eteklerinde kurulmuştur. Yedi mahalle ve ondört köyden oluşan Kocacık, kendisine bağlı köylerin dışında, merkez yerleşim bölgesi olarak; Bireştani, Koçişta ve Novak köyleri arasında, kuzey ve kuzeybatı doğrultusunda uzanır. Kocacık merkezinin sınırları kuzeyde Koçişta köyü, güneyde Ela (Eğla, Evla) köyü, güneydoğuda Novak köyü, batıda ise Osolnisa köyü toprakları ile çevrilidir. Kuzeybatısında ise Bireştani Köyü yer almaktadır. Takvimler 19 Mayıs 2014 Pazartesi gününü gösterdiğinde Kocacık’ta adeta bayram havası vardı. O gün önemliydi. Çünkü o gün, yaklaşık onbeş yıldır devam eden bir mücadelenin sonunda Atatürk’ün Dedesi Kızıl Hafız Ahmet Efendi’nin Kocacık Taşlı Mahallesi’ndeki, 90’lı yılların başında yıkılmış bulunan evinin yerine bir “Atatürk Anı Evi”nin yapımı gerçekleşmiş; devlet töreni ile açılışı yapılmıştır.

BABA AİLESİ

Mustafa Kemal’in babası Ali Rıza Efendi’nin dedesi Mustafa Efendi, babası Kızıl Hafız Ahmet Efendi, annesi Ayşe Hanım’dır. Kızıl Hafız Ahmet Efendi’nin Kızıl Hafız Mehmet Emin Efendi isminde bir erkek, bir de Nimeti Hanım isminde bayan iki kardeşi vardır. Kızıl Hafız Ahmet Efendi ile Ayşe Hanım’ın evliliğinden dört çocuk olmuştur: “Mustafa” (bebek iken beşikten düşerek vefat etti, ismi Kemal Atatürk’e verildi), “Hatice” (Selanik Mevlevi Kapu Şeyhi Rıfat Efendi’nin gelini idi), “Nimeti” ve “Ali Rıza Efendi”. Ali Rıza Efendi’nin annesi Ayşe Hanım, kocasının ölümünden sonra Halil Efendi ile ikinci bir evlilik yaptı. Bu evlilikten de “Emine” (Rüsumat Memuru Hacı Hasan ile evli olan Emine Hanım, Zübeyde Hanım’dan 3 ay sonra Nisan 1923’te İstanbul’da vefat etti) isminde bir çocuk olmuştur. Yani Ali Rıza Efendi’nin dört kardeşi vardı. Atatürk’ün baba soyu, büyük amcası Kızıl Hafız Mehmet Emin Efendi tarafından devam etmiş ve günümüzde kadar ulaşmıştır. Bunun oğlu Salih Efendi ve ikinci eşi Müberra Hanım’dan (doğumu: 1878/79, ölümü: 4 Mayıs 1938) devam eden aile, torunlarla yedinci kuşağa ulaşmış bulunuyor. Belgelerden Atatürk’ün, Müberra Hanım’a “Yenge” şeklinde hitap ettiğini biliyoruz. Bunların beş çocuğundan birisi olan Necati Erbatur, 28 Eylül 1927’de Dolmabahçe Sarayı’nda nişanlanmış; diğer çocukları Vüsat Erbatur’un kızı Nesrin Hanım ile Feridun Söğütligil’in nikâhları 2 Ekim 1937’de Park Otel’de yapılmış ve Atatürk bu nikâh törenine katılmıştır. Ali Rıza Efendi’nin hem babası Ahmet’in, hem de amcası Mehmet Emin’in, taşıdıkları “Hafız” unvanı her ikisinin de dini bilgileri ile öğretmenlik görevlerini göstermektedir. Yine her iki kardeşin de taşıdığı “Efendi” unvanı okur-yazar, eğitimli insanlar olduğuna işaret etmektedir.

ANNE SOYU

Atatürk’ün beş kardeşi içinde en uzun ömürlüsü Makbule Hanım (1885-1956) anne soyları hakkında, “annemden sık sık şunları dinlemişimdir” diyerek şu bilgileri vermektedir: “Bizim esas soyumuz Yörük’tür. Buralara Konya-Karaman çevrelerinden gelmişiz. Büyükbabam Feyzullah Efendi’nin büyük amcası Konya’ya gitmiş, Mevlevi dergâhına girmiş orada kalmış. Yörüklüğü tutmuş olacak...” Mustafa Kemal Atatürk’ün annesi Zübeyde Hanım’ın babası hakkında, Atatürk’ün babası Ali Rıza Efendi’yi ve dedesi Kızıl Hafız Ahmet Efendi’yi de tanıyan ve doksan yaşında vefat eden Aydın Milletvekili Tahsin San, şu bilgileri vermiştir: “Atatürk’ün validesi Zübeyde Hanım, Sofu-zade ailesinden Feyzullah Ağa’nın kızıdır. Bunlar Selanik’te doğmuşlardır. Bu aile bundan 130 sene evvel Sarıgöl’den Selanik’e gelmişlerdir. Vodina kazasının batısında Sarıgöl nahiyesinde onaltı köyden ibaret olan bu nahiye ailesi, Makedonya ve Teselya’nın fethinden sonra Konya civarı ahalisinden Osmanlı Hükümeti’nin sevk ve iskân ettirdiği Türkmenlerdendir. Son zamanlara kadar beş asır müddet içinde hayat tarzlarını, kılık kıyafetlerini değiştirmemişlerdir.” Bu konuda Lord Kinross., kaynak göstermeden şu bilgileri vermektedir: “Zübeyde Hanım, Bulgar sınırının ötesindeki Slavlar kadar sarışındı: Düzgün beyaz teni, derin ama berrak, açık mavi gözleri vardır. Ailesi Selanik’in batısında Arnavutluğa doğru, sert ve çıplak dağların geniş, donuk sulara gömüldüğü göller bölgesinden geliyordu. Burası Türklerin Makedonya’yı ve Teselya’yı almalarından sonra Anadolu’nun göbeğinden gelen köylülerin yerleştikleri yerdi. Bu yüzden Zübeyde Hanım, damarlarındaki ilk göçebe Türk kabilelerinin torunları olan ve hala Toros Dağlarında özgür yaşayışlarını sürdüren sarışın Yörüklerin kanını taşıdığını düşünmekten hoşlanırdı.” Eldeki mevcut bilgilere göre Zübeyde Hanım’ın soyu da yine 1466’larda Konya/ Karaman yöresinden Rumeli’ye göçürülen ve o dönemde Vodina Sancağı (şimdi Yunanistan’ın Edessa şehri)’na bağlı Sarıgöl nahiyesine yerleştirilen ve geldikleri yörenin adına izafeten Rumeli’de “Konyarlar” diye bilinen Yörük/Türkmen grubuna mensuptur. Aile sonradan Selanik yakınlarındaki Lankaza (Langaza)’ya, oradan da Selanik’e göç etmiştir. Mevcut kaynaklardaki bilgilere göre Zübeyde Hanım 1857’de Selanik’te dünyaya gelmiştir. Fakat kendisi E. B. Şapolyo’ya anlattığı anılarının bir yerinde “… ben dul kaldığım zaman yirmi yedi yaşında bir tazeydim…” Demektedir. Bu bilgiyi esas alacak olursak; Ali Rıza Bey’in ölümünün kesin olarak 23 Mayıs 1886’da gerçekleştiğini bildiğimize göre Zübeyde Hanım’ın doğumu tarihi de 1859 yılı da olabilir.

ANNE AİLESİ 

Atatürk’ün annesi Zübeyde Hanım’ın babası “Sofu-zade Feyzullah Efendi”dir. Onun babası İbrahim Ağa, annesi de Ematullah Hanım’dır. İbrahim Ağa’nın babası ve Feyzullah Efendi’nin dedesi de Molla Hasan’dır. Sofu-zade Feyzullah Efendi üç defa evlenmiştir. Feyzullah Efendi’nin ilk eşinden “Hüseyin Ağa” (M. Kemal’in dayısı) ve “Hatice Hanım” (M. Kemal’in teyzesi), ikinci eşinden “Zehra” (M. Kemal’in teyzesi) ve “Hasan Ağa” (M. Kemal’in dayısı), üçüncü eşi olan “Ayşe (Aişe) Hanım”la evliliğinden de “Zübeyde Hanım” dünyaya gelmişlerdir. Atatürk’ün dayısı “Hüseyin Ağa”, Lankaza yakınlarındaki ailesi Karaman’dan bir uç beyi olarak Tikveş’e yerleştirilen Mehmet Ali Efendi’nin Çalı (Rapla) Çiftliği’nde kâhya olarak çalışıyordu. Hiç evlenmemiştir. Atatürk’ün anne soyu diğer dayısı “Hasan Ağa” tarafından devam ederek günümüze ulaşmıştır. Lankaza’da aşçılık yapan Hasan Ağa’nın, “Abdurrahman (Aldırma)”, “Hatice (Sümer)” (Doğumu: Selanik, 1314 / 1898/1899 – Ölümü: Bursa, 2002) ve “Münire” isimlerinde üç çocuğu bulunuyordu. Özetlersek; Zübeyde Hanım’ın büyük dedesi Molla Hasan, dedesi ise İbrahim Ağa’dır. İbrahim Ağa’nın eşi, yani Zübeyde Hanım’ın babaannesi Ematullah Hanım’dır. Babası Sofu-zade Feyzullah Efendi, annesi Ayşe Hanım; onun annesi de Molla Hanım olarak anılan Emine Hanım idi. Zübeyde Hanım’ın anneannesi Emine Hanım’ın, Fatma isminde bir kız kardeşi vardı. Atatürk’ün kız kardeşi Makbule Hanım 1948’de yapılan bir söyleşide dedesi Feyzullah Efendi ve dayısı Hüseyin Ağa hakkında şu bilgileri vermiştir: “Annemin babası, yani büyük babam üç defa evlenmiştir. İlk hanımından dayım Hüseyin Bey dünyaya gelmiştir. Annemle babamın evlenmelerine vasıta olan da, bu sevgili dayımız Hüseyin Bey’dir. Hiç evlenmemiştir. Bütün hayatını aileden kimsesiz kalanların yetişme ve yetiştirilmelerine adamıştır. Babam Ali Rıza Bey ölüp de, biz öksüz kalınca imdadımıza yetişen de bu aziz dayımız Hüseyin Bey olmuştur. “Rapla” Çiftliği’ni tutuyordu. Derhal Selânik’e gelerek bizi, yani annemi, ağabeyim Mustafa’yı, beni, hemşirem Naciye’yi ve dadımızı alarak çiftliğe götürdü.”

YARIN: BABA: ALİ RIZA EFENDİ- ANNE ZÜBEYDE HANIM