BEBEK KATİLLERİ

İnsan, anne karnından ölüme kadar; doğum öncesi, bebeklik çocukluk, gençlik, yetişkinlik ve yaşlılık gelişim dönemlerinden geçen, bir toplum hâlinde bir kültür çevresinde yaşayan, düşünme ve konuşma yeteneği olan, çağın bilgilerine göre şekillendirebilen canlı bir varlıktır.

İnsanın zihinsel, duygusal, ahlaki, fiziki, sosyal ve benzeri gelişim özellikleri her dönemde farklılıklar gösterir. Ancak her insanın, her gelişim dönemi özellikleri genellikle birbirine benzer. Bunun nedeni insanların aynı soydan geliyor olmasındadır yani yaratılıştadır. Allah, ilk insanı yarattı ve ilk insanın gelişim özellikleri kalıtımla nesillere aktarıldı. Bir bebeğin, bir gencin yahut bir yaşlının davranış biçimlerinin tüm dünyada birbirine benzer olması bundandır, insanın yaradılış ile alakalıdır. Ancak farklılıklar ise sonradan eğitim ya da sosyal çevre ile kazandırılan davranışlardır. Farklılıklar öğretilmiştir, biçimlendirmiştir.

İlk insandan beri insanlar birbirine üstünlük kurmaya çalıştılar. Bu önce kavga, sonra şiddet; devletlerin kurulmasıyla da savaşa dönüştü. Şiddetin savaşa evrilmesinde rol oynayan en önemli etkenlerden birinin kentlerin kurulması olduğu söylenebilir. Aslında savaş insanlığın icat ettiği en kötü anlaşma biçimidir.

Savaş, devletlerin, aralarındaki anlaşmazlıklar nedeniyle, siyasi ilişkilerini keserek, birbirlerine karşı ordularıyla giriştikleri silahlı eylemdir. Barutun bulunmasından önce savaş, savaş meydanlarında askerler arasında oluyordu. Bu nedenle yerleşim yerlerinde savaşla ilgisi olmayanlar korunmuş olurdu. Çocuk, kadın, yaşlı ya da sivillerin öldürülmesi çok büyük suç sayılıyor ve askerî manada bir onursuzluk olarak kabul ediliyordu.

Ancak günümüzde insanların geneli şehirlerde yaşamakta, savaşlar da şehir merkezlerinde yapılmaktadır. Bu nedenle savaşlarda savaşın dışında tutulması gereken en çok da bebek, çocuk, kadın, yaşlı ve siviller etkilenmektedir.

Sadece cennet kokan masum bebekleri katlederek bebek katili olunmuyor, çocukları, onların ana-babaları ya da ebe-dedeleri de öldürüldüğünde, öldürülmesinde azmettirici olunduğunda, görmezden gelindiğinde ya da sessiz kalındığında da bebek katili olunuyor.

Çünkü, bebek kardeş, ebe, dede, anne ve babasıyla birlikte bir bütündür. Bu bütün içerinde herhangi birinin zamansız kaybı bütünde telafisi zor gelişim sorunlarına neden olabilmektedir. Onun içindir ki, her sivilin öldürülmesi katliamdır, bebek katlidir.

7 Ekim’de başlayan Filistin’in Gazze şehrinde Siyonist İsrail’in sivil Filistinli Araplara yaptığı katliamlar, bebek katillerinin patolojik ruh hâlinin bir yansımasıdır. Gazze’de Filistinli masum bebek, çocuk, kadın, yaşlı ve siviller katledilmektedir.

Sistematik bebek katlinde Siyonistler, bir dönem kendilerine zulmeden Nazileri geçmiştir. Geçmişte Nazi Hitler’in Yahudilere yaptıkları insanlık suçunun kat be kat üstünde Siyonist Netanyahu Müslümanlara yapmaktadır. Netanyahu Hitler’in açtığı yolda yürüdüğü apaçık ortadadır. Netanyahu’nun Siyonist İsrail’i ölüm saçan bir savaş makinesine dönüşmüştür.

Öyle ki, savaş ortamlarında sağlık kurumları, eğitim kurumları, ibadethaneler, yeme-içme ihtiyaçlarının karşılandığı yerler, uluslararası insani hukukun koruması altındadır. Ne yazık ki, Gazze’de uluslararası hukuk, uluslararası hukuku korumakla görevli devlet ve organları tarafından saldırı altındadır.

İsrail-Filistin arasındaki sorun 1967 sınırları esas alınarak, başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız ve egemen bir Filistin devletinin kurulması ve bölgede iki devletli bir yapının hayata geçirilmesiyle çözülebilir. Bunun dışındaki öneriler Batı’nın dünyaya huzur vermeyeceği bir alt yapı hazırlayacaktır.

Ey zalimler..!

"Sakın, Allah’ı zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma! Allah, onları ancak gözlerin dehşetle bakakalacağı bir güne ertelemektedir." (İbrahim 14/42)

Milliyetçi Hareket Partisi’nin Bilge Lideri Sayın Devlet Bahçeli’nin ifade ettikleri gibi duamız: “Vahşet bitsin, insanlık birleşsin, dehşet son bulsun! Çocuklar yaşasın, katiller kahrolsun!"dur.

Buradan haykırıyorum..!

Ey bebek katilleri!

Bebeğin katli masumiyetin ölümüdür.

Masumiyetin ölümü insanlığın kıyametidir!

Sanmayın ki,

Zulmünüz yanınıza kalır.

Haksızlığınız, hukuksuzluğunuz bu dünyada kalır.

Sanmayın ki,

Yıktığınız yuva yıkanın yuvası olur.

İşgal ettiğiniz toprak size vatan olur.

Ey Siyonistler ve terörden beslenen Batı,

Kendi insanının refahı için her daim zulme sessiz kaldın.

Bilesin ki zulümle abad olunmaz.

Ey zalimler!

Yaptıklarınız yarına kalabilir.

Lakin asla yanınıza kalmaz.

Elbette hesabı sorulur.

Bekle!..