Zilletin yalan, talan, yıkım, ihanet siyasetini biz yazmaktan yorulduk, onlar yapmaktan ne yoruluyorlar, ne vazgeçiyorlar, ne de utanıyorlar. Azmış şekilde saldırıyorlar. TÜRGÜN Gazetesi olarak bunların gerçek yüzlerini neredeyse her gün manşet haberlerle ortaya koyuyoruz. Türk milleti bunları iyi tanımalıdır. Zira, bunlara bırakın devleti, bir mahallenin bile teslim edilemeyeceğini ibret verecek biçimde görüyoruz. Ele geçirdikleri belediyeler kelimenin tam anlamıyla talana uğramaktadır ve bunu artık gizleyemedikleri gibi, kendileri itiraf ediyorlar.

CHP GEÇMİŞİNİ İNKÂR EDİYOR

Artık net olarak anlaşılmıştır ki, zilleti oluşturanların ülke, millet, devlet, bayrak, ezan, beka diye bir meselesi yoktur. Onlar emir aldıkları yerlerin taleplerini yerine getirmekle görevlidirler. Bunun karşılığında da kendi varlıklarını sürdürürken, özel hesaplarını ve kirli menfaatlerini hayata geçirmenin peşindedirler. Nitekim, bu ülke ve milletle bağını koparanların, geleceklerini ve devalarını zillette aradıklarını vahim şekilde görüyoruz. CHP geçmişini, varlığını ve siyasetteki geleceğini bir kenara bırakmıştır. Kemal Kılıçdaoğlu ile birlikte yönsüz, kıblesiz, ilkesiz bir şekilde zillete kılavuzluk etmektedir. CHP’nin bir siyasi çizgisi olmadığını, duruma göre vaziyet aldığını Kılıçdaroğlu’nun kendisi söylüyor. Bunu artık parti tabanı, teşkilatları ve milletvekilleri de görmüş ve anlamıştır. Parti hızla kan kaybetmekte, küçülmekte, bölünme ve dağılma sancıları yaşamaktadır.

İP, CHP’NİN ALTINI OYUYOR

Zilletin diğer ortağı İP, bir taraftan ittifak ettiği CHP’nin altını oyuyor, diğer taraftan siyasette biraz daha fazla kalabilmek için bütün değerleri feda ediyor. Kendi perişan hallerini bir kenara bıraktılar, CHP’nin derdine düştüler. İP’in başı ilkesizliğin, kuralsızlığın, savrulmanın, teslim olmanın, söyledikleri ile yaptıkları arasındaki uçurumun hesabını kendi milletvekillerine, kendi teşkilatlarına veremedi. Partinin neredeyse yarısı, gördüklerine, yaşadıklarına dayanamayarak ağır ithamlarla istifa edip, yolunu ayırdı. İP’in başı her şeye rağmen kaldığı yerden devam ediyor. Kendi partisindeki vahameti bir kenara bıraktı, bir taraftan PKK uzantısı HDP’ye sahip çıkıp kravatlı terörist Selahattin Demirtaş’la kahvaltı programı yaparken, diğer taraftan da CHP’nin istifa eden milletvekillerin derdine düştü. İstifalara Kemal Kılıçdaroğlu’dan daha çok üzüldüğünü gizleyemiyor.

SEROK OLMAK BÖYLE BİR ŞEY

Zilletin merkezinde yer alan HDP için zaten fazla söze gerek yok. Nereden geldikleri belli, nereye gittikleri, neye ve kime hizmet ettikleri ortada. Bu parti görünümlü terör odağının siyasette kaldığı her gün, bu millete bir zulümdür. Nitekim, zilletin ortakları yeni partnerleriyle birlikte bir taraftan da bu parti görünümlü terör yuvasının kapatılmasının telaşına düşmüşlerdir. Özellikle zillette gelecek arayan Serok Ahmet’in farklı bir görev üstlendiğini görüyoruz.

Siyasi hayatında bu ülkenin hayrına olacak tek bir icraat bulunmadığı gibi, her yaptığı ile Türk milletine ağır bedeller ödettiğini inkar etmesi yetmiyormuş gibi, bir de yalanın zirvelerinde dolaşıp MHP’ye saldırıyor. Milli olan her şeyden rahatsız oluyor, milliyetçiliği en büyük sorun görüyor. İşe gücü MHP’ye çamur atmak, Milliyetçi ve Ülkücüleri karalamak. Milliyetçiliğin karşısına çıkmak, kale kapılarını düşmana açmak demektir. Serok olmak da tam olarak böyle bir şeydir.

TERÖR UZANTILARINA NERELERİ TESLİM ETTİNİZ?

Zillet güruhunun bu ülkeyle ve milletle hiçbir işinin olmadığını, yalanla yetinmeyip aralarında paslaşarak talana yöneldiklerini ortaya koyan yeni itiraflarla karşılaşıyoruz. Malum, son mahalli seçimlerde önemli sayıda belediyeleri ele geçirdiler. Biz daha o gün, bu belediyelerin akıbetinin hiç de iyi olmayacağını, özellikle HDP’ye diyet ödeneceğini söylemiştik. Geçen zaman bizi haklı çıkardı. Ellerindeki belediyelerin neye ve kime hizmet ettiğini, verilen bütün sözlerin, edilen bütün yeminlerin nasıl unutulduğunu ibretle izliyoruz. Belediye kadrolarını aralarında pay etmişler. Ne bir kural var, ne bir ahlakı, hukuki veya insanı ölçü mevcut. Emeği ile çalışan, çoluk çocuğuna ekmek götürme derdinde olan 13 binden fazla insan sorgusuz sualsiz kapının önüne konulurken, bütün kadroları kendi yandaşları ile doldurmuşlar. Bir sorun çıkmasın diye de, aralarında oran belirlemiş ve ona göre pay etmişler.

CHP’yi, İP’i anladık da, şu HDP’ye yani PKK’ya verilenleri de bir söyleseniz de bilsek. Hangi kadroları bağışladınız, bu terör uzantılarının nerelere getirilip, neleri teslim ettiniz? Nasıl olsa, bir gün ortaya çıkar.

HAYAT HAKKI BİLE TANIMAZLAR

Bu hallerine bakmadan ve hiç utanıp sıkılmadan, neredeyse her gün Cumhur ittifakını kadrolaşmakla suçlayıp, liyakatten, ehliyetten, ahlaktan, kanundan, hukuktan, demokrasiden bahsediyorlar.

Hükümetin yaptığı her atamaya bir kulp takıp, üzerinde tepiniyorlar. Kendilerinden olmayan herkesi militan ilan ediyor. Meğer kendi yaptıklarını, kendi marifetlerini anlatıyorlarmış.

Daha önce, “bunların eline imkan geçsin, bırakın kendilerinden olmayana iş vermeyi ellerinden gelse hayat hakkı bile tanımazlar” diye defalarca yazdım. İşte ispatı. Bunlara devletin teslim edildiğini düşünebiliyor musunuz?