İnce ipin koparılması kolay olur; inceler kalın olursa, kopartması ve bölmesi zor olur”

*Dünya üzerinde üç yüz milyon Türk var. Tarih, Türk varlığını asırlara sığdıramıyor.

Ama biz etki ile oluşan tepkilere, günün modernizmine ve Anadolu’ya sığdırıyoruz Türk’ü …  Oysa ki Türk uygarlığı, kitabelerde apaçık anlatılıyor. Dünya ilkel yönetimleri zorbalıkla sergilerken Türk, sosyal devlet modelini uyguluyordu…  Avrupa, yaptığı zorba yönetiminin karşısında çıkan isyanlara karşı, sosyal devlet modeli ile tanışmak zorunda kaldı, insanlık-insancıllık kavramını öğrendi… Sonra alladı pulladı, kendi icadıymışçasına dünyaya sattı. Türk tarih yazarken; bunlar kendilerini cilalıyordu. En basit, modern sömürgeci iş birliği olan Avrupa Birliği’nin; söylemleri, sunumları, vaatleri ve amacı, uygulaması çok farklı… Nitekim İngiltere de AB'den ayrıldı, ne için..? Çünkü ‘her şey çıkar için, çıkara göre emperyalistçe’ ilkesi etrafında hareket ediyorlar… Yani Avrupa, Batı refah dağıtmıyor, akıl karıştırarak kendini cilalıyor ve sömürüyor. “Uygarlığın en üst seviyesi Batı'dır, Batı kültürüne uymadan, bu eşikten geçmeden gelişemezsiniz” diyor; kültürleri değerleri hiçe sayıyor. Dünyayı ve insanlığı gelişim sloganıyla yıkıcı bir dönüşüme itiyor. Dünya da modernizm dayatmaları ile benliklerine veda ediyor…

Batı'nın bu uygarlık iddiasının en büyük düşmanı elbette ki Türkler.  Tarihi acılarını heybelerine doldurup Türk tarihini yeniden yazıyorlar, Türk topraklarını parçalıyorlar, Türk’e ad biçip ayrıştırıyorlar… Bugün Türkistan bölgesinin “Orta Asya” olarak işaretlenmesi, bir ortalık Asya durumudur…  Türkistan’ın ortaya alınmasıdır, bu Orta Doğu tarzında bir işaretleme adlandırmasıdır. Rus işgali sırasında yapılan kimlik ve kültür yıkımı ardından Türkistan’ın beş ülkeye bölünerek ayrılması; Kazak, Kırgız, Özbek, Azeri.. diye adlandırılması ancak Türk denilememesi, bir yok ediş senaryosunun ilanıdır. Türki cumhuriyetler ifadesi, “Türk değil de Türk’e benzer bir şey bunlar” demektir…  Türk diyememektir, Türk demekten dahi korkmaktır.

Bugün özgürlüklerin annesi olduğunu ilan eden, demokrasinin mucidi olan Batı'nın; bir Bozkurt işaretinden ürkmesi, kinini kusması, tarihi acısını anımsaması, gelecek kaygısı duymasıdır.  İşte bunların asıl niyeti tam olarak burada saklı.. Özgürlük tanımları, demokrasileri, modernizm dayatmaları tam anlamıyla kendi iktidarlarını dünya üzerine kurma çabası. Bakınız, sömürgecilik Batı icadıdır, bugün modernize edilen emperyalizm de Batı icadıdır. Bunların attığı adımın yaslandığı her fikir, bu ilkel sömürgeci arzularına dayanır.  Bu arzularının karşısında irkildikleri tek varlık da Türk uygarlığıdır. Ancak Türk kendi olmaktan geçerse, Batı'ya kapılırsa, Batı'nın dayattığı kavramları konuşma diline yerleştirirse; Batı emellerine ulaşırken yolunda olan büyük taşı kolayca kaldırır… Biz dünya üzerinde bilinen itibarı ile üç yüz milyon olan Türk’ün varlığını Anadolu toprağına sıkıştırır, tarihimizden ve varlığımızdan bir haber olur isek, söyleneni tekrarlar isek çok şeye maruz kalırız elbet.. Bugün bayrağımız yırtılıyor, tarihinde asalet olmayan yancı bir millet tarafından, bugün Bozkurt yaptı diye insanımız dışlanıyor… Bunların tek sebebi diğerlerinin alçaklığı mı, yoksa bu alçaklığa biz mi izin veriyoruz..? Kim, dünyayı yedi koldan saran, tarihi dönüm noktalarına sokan bir millete karşı bu cesareti gösterebilir ki; o millet, tarihini ve varlığını bildikten sonra… Yayınladığımız sosyal medya mesajları, tehditler, bayrak paylaşımları bunların hiçbir etkisi yok, özümüzü bilip, gerçeğiyle yaşamadıktan sonra.

Emperyalizmin pençesine takılan, parçalanan, toprağıyla, şuuruyla, değerleriyle erozyona maruz kalan Türkistan’ı tüm travmalarıyla sarıp biz Türk'üz, diyemedikten sonra; dünyadaki varlığımızın kudretine sığınamadıktan sonra; üretilen yapay toplumların karşımızda ahkâm kesişine seyirci kalırız ancak… Bayrak yırtıldıktan, göğe doğrultulan Bozkurt indirtildikten sonra yapılanlar hükümsüzdür… Mesele bu cürete taviz verecek tavrı göstermemekte, mesele milli şuurunda… Verdiğimiz tepkilerle, ettiğimiz küfürlerle değil; sahip çıktıklarımızla, şuurumuzla bir cevap oluruz dünyaya.. Ki o cevabı dünya çok iyi biliyor ve o cevabı duymaktan korkan Batı, bugün cihanı saran bu aziz uygarlığı basite indirgiyor, bu cüreti de biz veriyoruz… 

**Orta Asya değil, Türkistan! Türki  değil, Türk! Sincan Uygur Özerk Bölgesi değil, Doğu Türkistan! Azeri, Kazak, Kırgız, … değil, Türk! … Unutmayalım ki tarihe dayanıp üç yüz milyon Türk’e sarılırsak sesimiz gökkubbede yankılanır ve tüm hadsiz sedaları bastırır, bayrağımız gökte kimsenin el uzatamayacağı bir ahenkle cihanı sararak dalgalanır, Bozkurt selamımız soydaşlarımıza güven ile ulaşır…

Bizim yükselen cüretkârlığı yerle bir edeceğimiz tek cevap; Türk atağıdır.