UEFA Kupası adıyla oynanırken Kupa 2’yi müzesine götüren Galatasaray, devler ligi yolunda elendikten sonra yeniden, ‘belki burada yine bir şey yaparım’ havasıyla başladı. Toplam iki gol atıp, iki galibiyet, bir beraberlik aldı üç maçta.

Deplasmanda yendiği Lokomotiv Moskova’yı konuk etti dördüncü maçta, Galatasaray. Hedef kazanmaktı. Kazanırsa, Lazio ile Marsilya arasındaki maçın sonucuna göre gruptan çıkmayı da liderliği de garantileyecekti.

Fatih Terim, bu amaçla tribüne koşan 50 bin taraftarının önünde çıkartacağı kadroyu ve kafasındaki düşünceyi bir gün öncesinden açıkladı. Ligdeki Gaziantep FK maçında iki taktik deneyen Terim, ilk yarıdaki genç-baskın hızlı takımı değil, ikinci yarıdaki daha oturaklı, geriden oyun kuran, rakip savunmanın arkasında boşluk arayan taktikle başladı. Amaç set oynamak, ayakları yere basan bir tarzla oynamaktı.

Rakip birkaç önemli oyuncusundan yoksundu. Onların da yola devam etmesi için kazanması gerekiyordu. Baştaki baskıyı savuşturduktan sonra, etkili şekilde öne çıktı konuk. Bu tam da Terim’in taktik hedefinin yansımasıydı. Arka taraf boşaldı. Rakibin risk üretmeye başlamıştı, ama, savunmaya kadar gelen Halil’in başlattığı akın, Feghouli’nin ayağından gole dönüştü. Terim, savunma ağırlıklı taktiğinden vaz geçmedi, ikinci yarıda. Öne çıkışlarda goller kaçınca, rakibin direnci ve artan baskısı gole kadar uzandı. Sonrasında tüm riskleri aldı Terim. Oyun koptu. Top bir o kalede, bir bu kalede. Muslera kurtardı, Guilherme kurtardı. Golcüleri becerikli olan kazanacaktı. O da olmayınca lider Galatasaray işini son iki maça bıraktı.