Yok, yok... Olmuyor, olmayacak... Biz yazmaktan sıkıldık, Cocu’lu Fenerbahçe, kısır, etkisiz, heyecansız oynamaktan bıkmadı. Kafalar uymuyor, paslar tutmuyor, gözler anlaşamıyor. Ne saha içerisinde, ne de saha dışında uyum var. Zorla nikah masasına oturtulmuş çiftler gibiler. Bu evlilik yürümez, boşuna çabalamayın. “Benzia gelsin” dedik, “Slimani dönsün” dedik, “En azından takım mücadele ediyor” dedik. Nafile..

Boşa nefes tüketiyoruz. Bu takımdan amiyane tabiriyle hiç ‘cacık’ olmaz. Bir ara baktık, rakip korner bayrağının oradaki top, üç pasta, taaa Harun’a kadar gitti. Çünkü pozisyon yaratacak ayaklar kilitli, çalım atacak, orta yapacak futbolcu yok! Pas hataları almış başını gidiyor. Topu ayağına alan ya ‘dan-dun’ ileri vuruyor, ya da topu rakibe teslim edip, kontra yiyiyor. Nerede o eski Fenerbahçe? Nerede o 300-500’lere ulaşan pas trafiği ?

Sanki bütün futbolcular ilk kez topla buluşuyor, kimsenin kimseye güveni, yardımlaşması yok !” Top benden gitsin” de, ne olursa olsun zihniyeti. Saha içerisinde futbolcuların durumu buyken, kenardaki yakışıklı (!) Cocu ne yapıyor ? Seyrediyor !

Onun da çabası yok, o da sanki ilk deneyimini yaşıyor Fenerbahçe’de... Stajını tamamlıyor gibi... Deneme tahtasına çevirmiş durumda Sarı Lacivertli takımı... Bir maç 4-3-3, diğerinde 4-4-2, sonrasında 3-5-2... “Değiştir babam, değiştir...”

Geliştiriyor kendisini, “Kedinin fareyle oynadığı gibi” oynuyor takımla... Belli ki, bir süre sonra kaçacak, gönderilmezse eğer !

Dünkü maçta 2-0’dan dönüş varsa, bu oyun planından, organizasyondan değil. Biri rakibin hatasından, diğeri de Hasan Ali’nin kişisel gayretinden. Görünen şu ki, bu Fenerbahçe’nin çok çalışmaya ihtiyacı var, bu Fenerbahçe’nin, en basit anlatımla pas alışkanlığı için 5’e 2’lere ihtiyacı var, bu Fenerbahçe’nin futbolculara göre oturtulması gereken sisteme ihtiyacı var, bu Fenerbahçe’nin tüm bunları yaptıracak, uygulatacak bir hocaya ihtiyacı var. En önemlisi de... Bu takımın, Comoli’den, Cocu’ya kadar “Fenerbahçelilik ruhuna” ihtiyacı var.