Türkçe Düşün
İstanbul
HAFİF YAĞMUR
27°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Türkgün Galeriler Gündem Depremde kızı ve torununa ulaşılamayan dededen acı dolu sözler: 'En azından bir parmağı çıksın, ona bile razıyız'

Depremde kızı ve torununa ulaşılamayan dededen acı dolu sözler: 'En azından bir parmağı çıksın, ona bile razıyız'

Hatay’ın Antakya ilçesinde yüzlerce kişinin hayatını kaybettiği, 250 daireden oluşan Rönesans Rezidans'ta yaşayan öğretmen Biray Beşerikli  ile kızı Nazende Dila Açıkgöz’den deprem gününden beri haber alınamıyor. 17 gün boyunca enkaz başında bekleyen ve kızı ile torununun bulunması için DNA testi veren Mehmet Beşerikli depremden sonra sığındığı Bursa’da, kilometrelerce öteden gelecek haberi gözyaşları içerisinde bekliyor.

Kahramanmaraş merkezli depremlerin vurduğu Hatay'da, Antakya ilçesi Ekinci Mahallesi'nde 2013'te tamamlanıp, 'Cennetten bir köşe' sloganıyla daireleri satılan, 12 katlı Rönesans Rezidans da yerle bir oldu.
Toplam 250 daireden oluşan rezidansta yüzlerce kişi hayatını kaybetti. 5 yıl önce eşinden ayrılan sınıf öğretmeni Biray Beşerikli de 4 yıl önce taşındığı bahçe katındaki dairede, kızı Nazende Dila Açıkgöz ile birlikte yaşıyordu.
Biray Beşerikli ile kızı Nazende Dila Açıkgöz, enkaz kaldırma çalışmalarının 17’nci günde tamamlandığı Rönesans Rezidans’taki kayıp onlarca kişi arasında yer aldı.
Biray Beşerikli ile kızından depremin meydana geldiği 6 Şubat’tan bu yana haber alınamadı.
Biray Beşerikli’nin annesi Nuray ile babası Mehmet Beşerikli de depreme 75’inci Yıl Bulvarı’ndaki 7 katlı Yüksel-2 Apartmanı’nın 2’nci katındaki dairelerinde yakalandı.
Depremde evleri ağır hasar gören Mehmet Beşerikli, o anları şu sözlerle anlattı: “Eşim, ‘Mehmet, kalk deprem oluyor’ dedi. Ben kalktığımda hafif şöyle bir sallandık. Sallantı devam etmeye başladı. Akabinde durmak bilmeyen bir gürültüyle birlikte bir şeyler yıkılıyor, dökülüyor.
Dedik, ‘Tamam artık bitti, her şey bitti’. O kadar korkunç sesler geliyor ki. Yani bir şeyler dökülüyor, kırılıyor. Çaresiziz o an için. Anlatılacak gibi değil. O korkunçluğu anlatamıyorum.
O azameti, o heybeti anlatamıyorum. Allah'ım diyorum. Ya bitsin ya biz bitelim. Duvarlar falan patladı. Duvar falan, bir şey kalmadı. Yani bizim evden komşuyu görüyoruz.
Dışarıya çıktık. Herkes dışarıda. Haykırıyor herkes. Dışarıdan sesler geliyor ama kimse göremiyorsunuz. Yağmur, soğuk ve depremin o şoku.”
‘YIKILACAĞINI HİÇ TAHMİN ETMEDİM’ Eşiyle birlikte evden çıktıktan sonra, hemen kızı ve torununun yaşadığı Rönesans Rezidans’a gittiğini ve gördüğü manzara karşısında şok olduğunu söyleyen Mehmet Beşerikli, “Rönesans Rezidans ile aramız 500-600 metre. Yolda giderken de Biray, Biray diye bağırıyorum.
Her tarafı yıkık dökük ama ben Rönesans’ın yıkılacağını hiç tahmin etmedim. Yani Rönesans heybetli ve sağlam diye duruyordu.
Ben o şeyi görünce ne uğradığımı şaşırdım. Kızım benim bahçe katındaydı. Altında otopark, onun altında eksi bir otopark vardı. Otopark yok. O giriş otopark yok, ev çökmüş vaziyette oraya.
12 kat tamamen ön tarafa doğru yatmış vaziyette. ‘Niye tek geldin?’ dedi bana eşim. Dedim, ‘Her taraf yıkık dökük. Virane her taraf, ortalık mahşer alanı gibi, herkes birbirine yardım bekliyor. Gidemedim oraya kadar’ dedim. Söyleyemedim ki” dedi.
'MAALESEF ÇIKMADI' Enkaz başından bir dakika bile ayrılmadığını söyleyen Mehmet Beşerikli, şunları söyledi:
“Biz enkaz başından ayrılamadık. Hayatımız orada, zaten ev gitmiş. Ev diye bir şey yok. Daha doğrusu Antakya'da ev yok, iş yeri yok. 17 gün enkazın başında bekledik, bugün çıkar, yarın çıkar, şu olur, bu olur derken maalesef çıkmadı.
Bir tankerin arkasına, duvarla tanker arasına ceset torbaları geldi oraya konmaya başladı. Asker dedi ki, ‘Gelin, herkes cesedini teşhis etsin’. Giriyoruz yok, her girişimiz çıkışımız umutsuz. Biz çocuklarımızı bulamadık. Dışarı çıkarken, diğer bekleyenlere, ‘Benimki değil, inşallah seninkidir’ diyorum. O geçiyor buluyor, bana diyor ki, ‘Darısı başına’. Düğünlerde söylediğimizi cenaze başında söylemeye başladık.”
‘DNA TESTİMİ VERELİ 35 GÜN OLDU HALA HABER YOK’ Hastaneleri, mezarlıkları aradığını, onlarca cesede teşhis için baktığını söyleyen Beşerikli, “Ben mezarlık kompleksine gittim, hastaneye gittim. DNA testimi verdim. Slayt gösterisinden her gömdükleri cenazenin parmak izini almışlar, DNA'sını almışlar. Ağızdan sürüntü alıyorlar. Aynısını verdik. O slaytta bin küsur kişi vardı. Yok. Çıkmadı. Akabinde eşim benden bir hafta sonra DNA testi verdi. Ben DNA'ya testimi vereli 30-35 gün oldu. Hala bir haber yok. Hem Biray’dan hem Nazende’den hem de Rönesans Rezidanstaki yaklaşık yüze yakın insandan haber yok. Kayıp, yoklar. Bu çok çok kötü bir şey. Kayıp böyle bir şey, çok zor. Koskoca devasa yer 15-16’ncı gün temizlendi. 17’nci gün avucumun içi gibi oldu. 17’nci günün sonunda ayrıldım. 17’nci gün akşam üstü ayrıldık oradan” diye konuştu.
‘BOŞ MEZARLARI DURUYOR’ Depremden 17 gün sonra eşi ile birlikte önce Reyhanlı’daki yakınlarının yanına, oradan Ankara’ya en son da Bursa’ya gelerek, Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü Türkiye Olimpiyat Hazırlık Merkezi Sporcu Kamp Eğitim Merkezi'nde kalmaya başlayan Beşerikli, her gün kızı ve torunundan gelecek bir haberin umuduyla yaşadığını, ancak yaşadıklarına dair bir umudu kalmadığını söyledi.
Gözyaşları içinde, kızı ve torununun mezar yerini hazırlattığını belirten Beşerikli, “Umudum yok. Neden yok? Şimdi kayıp olsa nereye gidecek? Bir hastaneye gidecek. Hastaneler arandı, tarandı. E-Devlet'e resimlerini yükledik, bir sayfa açılmış, hastanelerle alakalı. Oraya resimler yükleniyor. Olabilir ki ismini hatırlamıyor çocuk. Ama en azından resimler var. Resimler taranıyor? Aradan 45-46 gün geçti. Oradan da bir şey yok, haber yok. Dışarıda olsa zaten her türlü bize ulaşır. Benim çocuklarımın şu an mezarı açık ve yoklar. Ellerimle açtırdım çocuklarımın mezarını. Hatta kepçeci , ‘Ağabey iki kişi, ikisi bir gömülür anne-kız madem’ diyerek mezarını biraz geniş açtı. Bundan 6 ay önce kayınvalidem vefat etti. Onun yanında, orayı açtırdım. Boş mezar duruyor şu an. En azından bir mezar olsun. Biz cenazelerini istiyorduk, cenaze olmadı, çıkmadı. Dedik ki en azından bir kolu, bacağı, bir parmağı çıksın. Ona bile razıyız. Bana diyorlar ki, ‘Bundan sonra ne yapacaksın?’ Ne yapabilirim? Bir şey düşünemiyorum ki. Nerede bunlar? Bunlar nereye gitti? Hastanede yoklar. Kimsesizler mezarında yoklar. Mahşer yaşadık biz orada ya. Oradaki her insan mahşerin provasını yaşadı. Derler ya düşmanın başına vermesin. İnanın öyle bir afeti yaşadık” dedi. Kaynak: DHA
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *
Doğadaki en güçlü mikrop öldürücü oymuş! Tokat'a akın edin, orada yetişiyor!

Doğadaki en güçlü mikrop öldürücü oymuş! Tokat'a akın edin, orada yetişiyor!