İsmail Kartal çok cesaretli bir kadroyla çıktı sahaya. İrfan Can, Cengiz, Tadic, Szymanski ve Dzeko ile daha ilk dakikalardan itibaren baskı kurmayı düşündü ezeli rakibine. Sert başladı maç, hakem Arda Kardeşler de kararları ile daha ilk anlarda maça damga vurdu. Gerilimi yüksek maçta her iki takım da beklenilen, istenilen futbolu ortaya koyamadı. Pozisyon yok, ciddi atak yok, didişme, kavga çok ! İlk yarıda 19 faul var. Yani her 2.42 dakikada bir oyun durmuş. 46 dakikalık sürede topun oyunda kalma süresi 22.10 dakika. Çekilen şut sayısı sadece üç, evet yanlış okumadınız, üç. Üstelik Kerem Demirbay’ın şutu dışında, ikisinde isabet yok. Sonuçta tribünleri dolduran yaklaşık 50 bin kişi futbolsuz bir “gerilim filmi” izledi, ilk yarıda.

İkinci yarıda İsmail Kartal, “Cengiz Ünder lüksünden” vazgeçti, orta sahaya İsmail’i aldı, en azından topla oynama oranını artırdı. İrfan Can Kahveci yerine geçti, sarı lacivertli takıma hareket geldi. Galatasaray da direnişini, kadro kalitesi ile sürdürdü. En azından iki takım da futbol adına bir şeyler ortaya koyarak, oyuna biraz renk getirdiler. Hatta en tehlikeli fırsatı 60. dakikada Fenerbahçe, Szymanski ile yakaladı, olmadı. 77’de bu kez Galatasaray, Abdülkerim ile şans buldu, Livakovic kurtardı.

Sonuçta futbolu sadece ikinci yarının belli bölümlerinde bulabildiğimiz dev derbide, “dağ fare doğurdu”, düğüm çözülemedi.