CHP’nin mevcut Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Kazanmadık ama ağır yenilgi de almadık” diyerek koltuğunu korumaya çalışıyor.

Parayı basanın düdüğünü çalan anketçilerin “kazanıyoruz” sözleriyle kulak zarlarını deldiklerini söylüyor. Rakamların kendisini kandırdığını, hesap uzmanı da olsa masadaki hesabın sandığa uymadığını itiraf ediyor. Muharrem İnce’yi çırak çıkarma hesaplarının tutmaması da ciğerini dağlıyor.

Konu ne zaman “değişim” taleplerine gelse kulak zarlarının tahrip olduğundan dert yanıyor, kendisi dışında herkesin değişmesi gerektiğini düşünüyor. Önceliği de yardımcısı olarak görevlendirdiği başarısız iki belediye başkanına veriyor ve “yerel seçim kapıda, görüşürüz” mesajı veriyor. Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’a “ya başarısızlığa ortak olun ya da değişim değişim diyerek baş ağrısı yapmayın” diyor.

CHP, yenilgilerin amiral partisi olarak bayrağı kimseye kaptırmıyor. Yüksek Seçim Kurulu’nun da üst üste yenilen parti unvanını taşıması sebebiyle CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na “yılın çetesi” ödülü vermesi gerekiyor.

Hak etmedi mi?

Anasının ak sütü kadar…

Seçim sonucundan CHP tabanı ne kadar muzdarip ise Kılıçdaroğlu’da o bir o kadar memnun. “Hafif yenilgi”, “yerel seçim rövanşı”, “ilk defa ikinci tura bıraktık” gibi amiyane sözlerle detoks yapıyor.

Korkusundan seçmenlerin içine karışamıyor. Gerçeklerin yüzüne çarpmasından tedirgin oluyor, kendi dünyasında kurduğu “zafer” düşlerinin patlamasından çekiniyor.

Şöyle bir Çankaya’ya, Kadıköy’e inse, CHP’li seçmenlerle bir araya gelse 28 Mayıs’ın yarattığı silindir etkisini anında fark edecek.

CHP’lilerin partilerinden ve kendisinden umudu kalmadığını hemen sezecek.

Şevk namına zerre bırakmadığını görecek.

 İsterse tabi…

 İstemez de ne kendisi bu gerçekleri görebilecek ne de yanındakiler izah edecek.

Seçim sonuçlarını kabul etmek ayrı; sonuçların ağırlığının farkında olmamak ayrı…

Sonuçlardan ders çıkarmak ayrı; yenilgiyi başkasına fatura etmek ayrı…

Sonuçlardan küçük hesaplarla kurtulmaya çalışmak ayrı; sonuçlarla yüzleşerek somut adımlar atmak ayrı…

Kemal Kılıçdaroğlu’nun bu ayrımı yapamaması seçmeni çileden çıkarıyor.  CHP’li ve CHP’ye yakın gazetecileri deli ediyor. Onları aptal yerine koyması siniri bozuyor.

2023 seçimleriyle;

Parlamenter Sisteme dönüş hikayesi dramla bitmiş.

 CHP’nin yüzde 25 olan oyu dört partinin de eklenmesiyle yüzde 25,4’e yükselmiş.

2018 seçimlerinde CHP’nin 146 olan milletvekili sayısı 131’e düşmüş.

 CHP’nin oylarına yüzde 0,4 katkısı olan 4 partiye 38 milletvekili verilmiş.

“Son çıkış” olarak tarif ettikleri 2023 seçimlerinde ittifakın toplam milletvekili sayısı 300’ü aşamamış.

Kemal Kılıçdaroğlu, “ilk turda kazanıyorum” demesine rağmen Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ilk turunda yüzde 5, ikinci turunda yüzde 4 fark yemiş.

Kılıçdaroğlu da dahil olmak üzere masadaki diğer partilerin Genel Başkanları meclise milletvekili olarak girememiş.

Fermuar ve tek liste formülü tutmamış.

Cumhuriyetin 100. yılına CHP değil, Cumhur ittifakı damga vurmuş. Bu tarihi dilimi yönetmek Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan ve MHP Lideri Sayın Bahçeli’ye nasip olmuş.

Bu sonuçlar buz dağının sadece görünen kısmındakiler…

Daha bunun arka yüzü var.

Bu seçimin sonucu Kılıçdaroğlu için bundan öncekilere göre daha “ağır” ve niteliklidir.

Kılıçdaroğlu yataktan kalkamaz halde, yönetimindeki CHP ise bitkisel hayattadır.

CHP seçmeni Atatürk’ün emanetini kurtarmak için ya milli bir dokunuşla öze dönüşü sağlayacak ya da fişi çekecektir.

Pamuk mu ağır yoksa demir mi hafif o zaman anlaşılır...