Önceki akşam İzlanda karşısında aldığımız mağlubiyet sonrası görüyoruz ki, felaket habercilerinin önü açıldı. Cumartesi akşamı gururla izlediğimiz, ayakta alkışladığımız takımımızı ve hocamız Şenol Güneş’i yere göre sığdıramayanlar, salı gecesinden beri yerin dibine sokmaya çalışıyorlar.Tabii ki Fransa galibiyetinden sonra İzlanda karşısında böyle bir sonuç almamız hepimizi üzdü. Üstelik rakibimizin dişe dokunur bir oyun üstünlüğü yoktu, sadece fiziksel üstünlükleri vardı. Bizim de özellikle ilk 30 dakika beklenen oyundan uzak olmamız neticesinde, Fransa gibi Dünya Şampiyonu bir devin karşısında aldığımız galibiyetten hemen 3 gün sonra olması nedeniyle kabul etmekte zorlandığımız bir skorla karşı karşıya kaldık. Başta Şenol Güneş hocamız olmak üzere milli takım kurmay heyeti bu mağlubiyetin nedenleri üzerinde detaylı bir çalışma yapıp bundan sonraki maçlar için hazırlıklara hemen başlayacaklardır. Burada dikkat edilmesi gereken önemli bir konu var bence... İzlandalıların pasaport kontrolü esnasında yaptıkları çağdışı muamelenin bize etkisi nasıl oldu? Bu olayların gündemde üst sıraya taşınması maç konsantrasyonumuzu negatif etkiledi mi? Belkide takımı hazırlarken sadece saha içi değil, saha dışında da karşılaşılabilecek taktik varyasyonlara karşıda tedbir alma ve etkilenmeme konularına da maç hazırlık planında daha geniş yer verilmeli. Sonuç olarak İzlanda maçını kaybettik, ama geçen hafta şu iki maçı oynamadan önce “2 maçta 3 puana razı mısınız?” diye bir soru sorsalar herhalde birçoğumuz bunun bir başarı olacağı cevabını verirdik. Hatta 2 puana razı olanların sayısı da az değildi. O halde kaybedilmiş bir şey yok demektir. Bundan sonraki maçlarımıza umutla bakıp alacağımız sonuçlarla hedefe ulaşmada önümüz açık olsun diyelim.

Salı akşamı oynadığımız İzlanda maçı ile yeşil sahalarda tatil başladı. Şimdi gündemde kulüplerimizin önümüzdeki yıl kadroları için yapacağı transfer çalışmaları, ama bu çalışmaları yaparken öncelikle Demokles’in kılıcı gibi UEFA’nın Finansal Fair Play kuralları var. Bu dönemde her sene olduğu gibi aslı astarı olmayan birçok transfer yalanı da yazılacak çizilecek.

Hakem camiası da sessiz ve heyecanlı bir bekleyiş içerisinde yarın yapılacak TFF Yönetim Kurulu toplantısından sonra hakemlerin yeni dönem yöneticileri, yani yeni MHK belli olacak. Sayın Nihat Özdemir başkanlığında oluşturulan yönetim kurulunun toplantıdaki ilk gündem maddesi, federasyon yönetiminin kendi içerisinde yapacağı görev bölümü olacak. Tahkim Kurulu, Temsilciler Kurulu, Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu da gündemin diğer önemli maddeleri. Yeni dönemde profesyonel kadrolarda da önemli değişiklikler yapacağı konuşuluyor. Alınacak kararlar ve atanacak kurullar futbolumuza hayırlı uğurlu olsun diyelim.

Liglerimizin tamamlanmasıyla birçok medya kuruluşu hakemlerimizin aldıkları paralarla ilgili çeşitli haberler yaptılar. Falan şu kadar kazandı, filan köşeyi döndü gibi başlıklar atılarak futbol sektöründe dönen rakamlar içerisinde aslında çok küçük bir yer kaplayan hakem ücretlerini gündeme taşıyan sayfalarla karşılaştık. Bu haberleri yapanlar hakemlerin en son ne zaman para aldıklarını biliyorlar mı acaba? Türkiye’de mayıs ayı başından bu yana yaklaşık 45 gündür hiçbir hakem ve gözlemcinin maç ücreti ödenmedi. Amatörlerde ise durum daha da kötü, en son Mart ayında çıktıkları maçların parasını aldı amatör hakemlerimiz. Dünyanın hiçbir yerinde 3 ay para ödemediğiniz futbolcuyu sahaya çıkartamazsınız ama ülkemizin her yöresinde amatör maçlar halen aksamadan oynanıyor. Hiçbir hakemimiz ben maça çıkmam demiyor, demez de zaten. Çünkü hakem camiasının daha hakemlik kursunun ilk günlerinden aldığı terbiye bunu gerektiriyor. Tabi ki, Sayın Başkan Nihat Özdemir’in bu durumdan kesinlikle haberi yoktur. Öğrendiği ilk anda da, derhal gerekli talimatı verecektir.