İP Başkanı Meral Akşener’in yerel seçimler üzerinden yaptığı “seçimlere ayrı ayrı girelim” blöfü kısa bir zamanda “ittifak yapabiliriz” noktasına geldi. Akşener’in 2-6 Mart tarihleri arasında yaptığı dönüşün ikinci perdesi 26-29 Ağustos tarihleri arasında tekrar yaşandı.

“Dik durduk” diyen Meral Akşener’in dik durmaya karşı bir alerjisinin olduğu da ikinci kez ispatlandı… Ne kadar uğraşsa da dik duramadı, bağımlısı olduğu kumar masasından bir türlü kopamadı.

26 Ağustos tarihinden sonra parti içinden her kafadan ayrı bir sesin çıkması bile Akşener’in aslında niyetinin ne olduğunu partisinin bile anlamadığını ortaya koydu. Peki, Akşener ne dediğinin farkında mıydı?

İP içinden Ankara, İstanbul ve İzmir için birkaç ismin fısıldandığı ve birkaç Büyükşehir Belediyesinin İP’e verilmesi halinde anlaşmaya varılacağı yönündeki haberler de İP’in basit bir pazarlık içine girdiğini gösterdi.

Hatta İP’li Erhan Usta “meydan okuyoruz” diyerek el yükseltmeye çalıştı. CHP’nin 2018 seçimleri öncesi 15 milletvekili vererek meclise soktuğu, 2023 seçimlerinde de ittifak yaptığı için meclise girmesine olanak tanıdığı İP, meydan okuyordu.

Trajikomik değil mi?

Sanki 2023 seçimlerinden zaferle çıkmışlar gibi bir de meydan okuma cesareti gösteriyorlardı. Ancak çok geçmeden cesaret hapı yuttukları alınan kan örneği neticesinde ortaya çıktı.

CHP ve İP’in kan uyuşmazlığı şüphesiyle yapılan test sonucunda tam bir uyum gözlendi ancak bünyeye zarar veren bazı maddelerin kullanıldığı belirlendi. İP’in reçetesiz ilaç kullandığı ve bunun ani söylem değişikliklerine neden olduğu tespit edildi.

İP’in yuttuğu hap CHP’nin boğazına takıldı.

İstanbul Büyükşehir Belediyesini bir daha rüyalarında bile göremeyecekleri, Ankara Büyükşehir Belediyesinde de şimdiden odaların toplandığı psikolojik bir süreç başladı.

Halka hizmeti bırakıp kariyer planı yapanların iki hesabı da tutmadı. Ne kazandıkları belediyelerin hakkını verebildiler ne de arzu ettikleri makamlara gelebildiler.

Ekrem İmamoğlu adayım diyemediği için “ben yola çıktım” dedi. Mansur Yavaş ise bir gazeteye yaptığı açıklamada “rozetsiz başkanlığa” devam etmek istediğini söyledi. CHP Genel Merkezinden gelen talimatla açıklama yapan bu iki belediye başkanı İP’in pervasız meydan okumasına yarım ağızla cevap verdi.

İstanbul’a hizmetsizlikleriyle tarihe geçen Ekrem İmamoğlu bir daha belediye başkanı seçilemeyeceğini bilmiyor mu?

Algı belediyeciliğinden başka bir mahareti olmadığı ayyuka çıkan Mansur Yavaş ağzıyla kuş tutsa yeniden seçilemeyeceğinin farkında değil mi?

Onun için birisi “yola çıktım” diğeri “rozetim yok” dedi.

HDP’nin oylarıyla seçilen bu iki belediye başkanı yakasındaki HDP rozetini ve bileklerindeki Kandil kelepçesini neden gizlemek istedi?

Yürüdükleri yolda Demirtaş’ın çizgisini model alanların Türkiye’ye sadece zillet getirdiğini herkes öğrendi.

Yerel seçimlere gidilen süreçte CHP ve İP’in sergiledikleri orta oyunu artık izleyici bulmuyor, ciddiye alınmıyor, yarın bir gün çark edip birbirilerini yalanlayacakları çok rahat tahmin edilebiliyor.

Bu muhalefete belediye teslim etmek ikinci kez “Çiftlik Bank” tuzağına düşmek değil mi?