Ligimiz başladığından beri hakemle başlıyor, hakemle bitiyor, bütün spor programları. Sene başında Merkez Hakem Kurulu ilan etti, “Biz atamaları bilgisayarla yapacağız” diye. Beyler siz bu bilgisayar programını yazdığınızda VAR yoktu. Programı güncellemediniz. VAR’ı programınıza adapte edemediniz. Etmiş olsaydınız, Mete Kalkavan’ı dinlendirdiğiniz gibi, Mustafa Öğretmenoğlu’nu da dinlendirirdiniz. Eğer Fenerbahçe maçında kaleci Altay’ın ihlali olmasaydı, belki de yakalanmayacaktınız, hakemcamiası veyakındantakipedenler olayın farkına varacak ancak onlar da sizden çekindikleri için seslerini çıkartamayacaklardı. “Allah’ın sopası yok” derler ama bazen “ilahi adalet” devreye girer, foyalar da ortaya çıkıverir.

Bu ve buna benzer atamalar 13 haftadan beri çok sık görülüyor. Sayın Zekeriya Alp bunların hangisinin farkında acaba? Hele alt liglerde keyfi olarak aranıp da, notunu değiştirmesi istenen gözlemcilerin, herhangi bir yazışma olmadan, direkt olarak MHK üyesi tarafından telefonla aranması ne kadar doğru? Sayın Alp, sizin ofisinizde bir denetleme sistemi vardır herhalde. Açın bir bakın, kaç gözlemciden rapor değiştirmesi istenmiş? Bu not değişiklikleri resmi kayıtlara girmiş mi? Kurul üyeniz gözlemciye telefon açıp direkt olarak mı istemiş? Resmi kanallar kullanılmış mı? Ne sebeple not değiştirilmiş? Birileri sizin bilginiz olmadan Ocak ayındaki klasman terfi ve tenzilleri için ayar mı yapmaya çalışıyor?

Bu hafta Fenerbahçe maçında yaşanan “gol iptali ve penaltı tekrarı” kararı trajik bir olay. Bunun bir benzeri 2017 yılında Hollanda Kupası finalinde Feyenoord-Vitesse maçında yaşandı. Feyenord 2-0 öne geçmeyi beklediği anda VAR devreye girdi, gol iptal edildi, Vitesse penaltı attı maç 1-1 oldu. Hakem de dünyanın VAR’daki önde gelen isimlerinden Danny Makkeile idi. Bu maçta yaklaşık 3 dakika süren bu inceleme esnasında seyircilerin, teknik adamların ve oyuncuların, sanki bir tiyatro oyununun final sahnesini bekler gibi, merakla, heyecanla ve sükünetle durumu izlemeleri de, bizim için önemli bir ders olmalı.

Var hakemlerinin olaya müdahalesindeki zamanlamada son derece önemli. VAR Protokolü gollük bir atak haricinde VAR’ın oyunu durdurma konusunda hakeme uyarı yapmasına müsaade ediyor. Cumartesi günü kaleci Altay’ın öne çıkıp topu tuttuğu anda, bariz bir şekilde ihlal yaptığı belli idi. Eğer VAR’dan o anda müdahale gelseydi, Fenerbahçe sayılmayan golünü atamayacak, itirazlar olmayacak, sarı kartlar gösterilmeyecekti.

Aslında önemli bir hata da, bu kararın verilmesi aşamasındaki prosedürde yaşandı. UEFA eğitimlerinde, penaltı atışlarındaki kaleci ihlalleri için, yoruma açık olmayan ofsaytlarda olduğu gibi, hakemlerden monitöre gitmeleri istenmiyor. VAR hakeminin tespit ve ifadesine göre karar vermeleri isteniyor. Abdülkadir Bitigen’in monitöre çağırılması, gidip incelemesi de hata idi, vakit kaybına, sinirlerin gerilmesine, itirazların yoğunlaşmasına yol açtı. Bu maçın ertesi günü oynanan Norwich City-Arsenal, Premier Lig maçında, Arsenal’in kullandığı penaltı atışında yapılan ihlali tespit eden VAR, kulaklıkla hakeme durumu izah etti, hakem monitöre gitme- den atışın tekrarına karar verdi ve Arsenal beraberlik golünü böylelikle kazandı.

Kalecinin bir ayağının çizgide olması ifadesi oyun kuralları kitabına yeni kondu. Birileri, bazı çok bilen yorumcularımız, “kaleciye 15-20 santim müsamaha gösterilir” gibi yorumlar yapıyor. Kural kitabında bu toleranstan hiç bahsedilmiyor.
Kitapta geçen metin aynen şöyle:

“Topa vurulduğu anda savunma yapan kalecinin bir ayağının en azından bir kısmı kale çizgisine temas etmelidir ya da kale çizgisi ile aynı hizada (havadan) olmalıdır.”

Bu metinden aynı zamanda şu anlam çıkıyor. Kaleciler çizgi hizasında kalmak kaydıyla atış öncesinde oldukları yerde zıplayabilirler.
Çok bilenlere duyurulur, önemli olan çizgiye basmak değil, kalecilerin çizgi hizasında kalmasıdır.

Bilmem anlatabildim mi!